Ateşsiz tandır.. Camsız pencere.. Açlıktan bitkin düşmüş yüzler ve yaşlı gözler... işte Mehmet Tekerlek isimli hayırsever, insancıl hemşerimiz ev ev dolaşarak bu insanlara yardım topluyor ve bunlara götürüyor..
Nurgün Balcıoğlu
Şehrimizde Mehmet Tekerlek isminde hayırsever bir vatandaşımız var. İsmini ve yaptığı işleri bir toplantı da duyduk. Daha sonra yaptığımız araştırma sırasında Mehmet Tekerlek isminin pek çok kimse tarafından bilindiğini öğrendik.
Geçtiğimiz günlerde Mehmet Tekerlekle birlikte dolaştık. Gördüğümüz manzarayı kelimelerle ifade edebilmek son derece güç, Bazı olaylar vardır, ancak görüp yaşayarak anlaşılır.
Açılan kapıların arkası sefalet, açlık ve perişanlık doluydu. Kapıları açanlar Mehmet Tekerlek'i görünce gözleri sevinçle parlıyor.
Sıcacık sobaların başında, kaloriferli dairelerde yağan karı izlerken ne kadar mutlu oluruz. Kaç kişi o anda küçücük yoksul bir odada titreyen aç insanları, çocukları düşünür?
Gördüğümüz insanların hali, insanı insan olmaktan utandırıyor. Birazcık odun kömür, bir ekmek parası diye sızlanan BİZİM insanlarımız karşısında gerçekten çaresizliğimizden utandık.
Dışardan kırık dökük bir ev. Kapı açıldığında eski bir mağara. Dışarı rutubetli pis bir koku yayılıyor. Odaya girebilmek için iki büklüm olmak gerekiyor. Eski bir çulun üzerinde bir tandır kurulu, ama kömür yok. Şehrin ortasında bir ev, ama gündüz bile gaz lambasıyla aydınlanıyor. Duvarlar ve tavan çöktü çökecek. Pencere olan evlerin camları yok. Çaresiz, açlıktan bitkin düşmüş soluk yüzler ve yaşlı gözler bir ekmek parası diye kıvranıyor. Mehmet Tekerlek'in eline uzatılan gaz bidonları. Biraz kömür diye sızlaşan insanlar.
Dışardan görüpte burada bir insanın yaşamasına ihtimal vermediğiniz viranelerde üzülerek 5-6 çocuklu bir ailenin yaşadığını görüyorsunuz.
Hastalar, dul kadınlar, yaşlılar ve çaresizler Mehmet Tekerlek'in yardım zincirinin halkaları. Tekerlek bir yandan ziyaret ediyor, eksikleri, acil ihtiyaçları öğreniyor, bir yandan da varlıklı insanlarımızdan yakınıyor. Şehrimizde ölüler, evlenenler ve doğanlar için yaptırılan çelenklerin, futbol için harcanan paraların, insanlarımız böyle sürünerek yaşarken ne kadar gereksiz olduğunu anlatıp duruyor.
Gerçekten Mehmet Tekerlek'in sözlerine hak vermemek imkansız. Yaşlı bir kadın ağrılarım için bir ilaç diye arkamızdan bağırırken, küçücük bir çocuk Mehmet amca benim ayakkabım yok, bana da ayakkabı getirir mi sin derken, 3 çocuğuyla tabanı çökmüş dört duvar arasında yaşayan bir kadın ekmek parası ve kömür diye sızlanırken Mehmet Tekerlek'in çelenkzedeler ve futbolzedeler sözüne katılmamak imkânsız.
Gördüklerimiz bir masal ya da hayal değil gerçeğin ta kendisiydi. Sürünen insanlar bizim insanlarımız. Yüzlerce liralık çiçekler yaptırırken, futbola milyonlar harcarken vicdanlarımızın rahat olmaması gerekir. Bunlar çağdaş olmanın simgesidir diyenlere: tüm insanlarımızın önce insan gibi yaşayabilmeleri gerekir diyoruz.