Aykut Tuzcu Amerika’dan yazıyor:
Bir gazete idarehanesini gezdim
Burası gazete bürosundan çok uzay merkezine benziyordu. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı garip bakışlarımı fark etmiş olacak ki “Bozma kafanı... Bırak elektronik dizgiyi... Biz gidip yemek yiyelim..."dedi.
WASHINGTON D.C.
Üç gün için gittiğimiz Baltimore’dan tekrar başkent Washington'a dönüyoruz. Gazeteciler cemiyeti başkam ile beraber yemek yiyeceğiz. Ertesi günde Amerika’nın ortalarında yer alan Iowa eyaletinin başkenti Des Moines şehrine uçacağız.
5000 gazeteyi temsil eden, çok etkili bir kimse olduğu belirtilen Mr. Street, şık giyinen, yakışıklı, mütevazı gerçek bir Amerikalı. Bize Amerika'da yayınlanan gazeteler hakkında bilgi veriyor. Sonra beraber «USA Today» gazetesine gidiyoruz. Aslında buraya bir gazete idarehanesi demek çok zor. Zira burası bir uzay merkezine benziyor. Acayip acayip aletler var. Daktilo denen nesneyi kaldırmışlar. Hep bilgisayar kullanıyorlar. Her muhabirin önünde bilgisayar monitörü (ekranı) var. Muhabir haberi bilgisayarın önüne yazıyor. Eğer imla hatası yaparsa, bilgisayar hemen muhabiri uyarıyor. Zira İngilizcedeki bütün kelimeler bilgisayarın hafızasına verilmiş. İmla hatası yapılınca makina hemen uyarıyor muhabiri. Yayın müdürleri bir düğmeye basmakla aynı haberi kendi masalarının üzerindeki monitöre (ekrana) getirebiliyorlar. Gerekli düzeltmeleri önlerindeki tuşlara basarak yapabiliyorlar. Daha sonra bir tuşa basmakla haber elektronik olarak dizilip baskıya hazır hale getiriliyor.
Gazeteciler cemiyeti Başkanı bizim garip bakışlarımızı fark etmiş olacak ki:
-Bozma kafanı! Bırak elektronik dizgiyi, uzay haberleşmesini. Biz gidip yemek yiyelim! Washington D.C. de o kadar güzel lokantalar var ki, kelimelerle anlatmak hayli zor. Yemek ısmarlama işini Street’e bırakıyoruz. Zira menüdeki yemeklerin ne olduğunu anlamak bir hayli zor. Lüks lokantaların çoğunda böyle. Her yemeğe bir isim uydurmuşlar. Amerikalılar kendileri hile anlamıyorlar. Neyse önümüze görüntüsü şahane bir şeyler geliyor. Ne olduğunu anlamıyoruz ama, tadı fena değildi! Ama tadı asıl güzel olan kremşantili taze çilek. Şubat ayında, dışarıda ısı eksi 20 derecede bu yaz meyvesini birilerinin kulaklarını çınlatarak afiyetle yiyoruz. Göz ucuyla, çaktırmadan hesaba bakmayı unutmuyoruz. Bizim paramızla 60. 000 Liracık!