İdam edenler ve idam edilenler (2)
İdam kararları, olayı izleyen şahısları değişik yönde etkiliyor. Bazıları hiçbir şey hissetmediğini ifade ederken, bazıları olayın etkisinden günlerce kurtulamadıklarını söylüyorlar.
Ahmet Kerse’nin idam edilişini izleyen bir görevli olayı şöyle anlatıyor: Gayet metindi. İdam kararını veren mahkeme heyetinde bulunan albay suçluya gözükmedi. Kendisine bir şey söyler, ya da saldırır falan diye herhalde. Üzerinde eşofman vardı. Anne ve babası birkaç ev ilerde misafirliğe gittikleri için bulunamamıştı. Onlara iki sayfa mektup yazdı. Bu yarım saat kadar sürdü. Onu izlemek gerçekten çok zordu. Mektubun sonlarına doğru eli titremeye başladı. Bu süre içinde dar ağacını görmüyordu. Cezaevi personeli adına cezaevi müdürü ve gardiyanla vedalaştı. Sehpaya doğru ilerlerken üsteğmen koluna girmek istedi «Kendim yürürüm» diye kabul etmedi. Sehpaya çıktı. Omuzları geniş olduğu için dar ağacına güçlükle sığdı. İpin boğazına geçirilmesi için başım eğdi. 5 dakikaya yakın “Allah kimseyi benim durumuma düşürmesin” falan diye iyi şeyler söyledi. Sonra albayın emriyle ayakları, altındaki sandalye çekildi. İpin boğazına oturuş sesi işitildi. İp boynuna oturunca bir defa döndü. Fazla çırpınmadı. 10-12 dakika sonra doktor öldüğünü bildirdi.
-O anda neler hissettiniz?
-İdam kararı verenlerin o sahneyi görmelerini isterim. Ben günlerce olayın etkisinden kurtulamadım. Bunu söylerken idam cezaları devam etsin, suçlular asılsın diyorum.
Darağacını gören Veysel Güney'in dizleri kırılmış gibi büküldü. Yanında bulunan üsteğmen koluna girerek kaldırdı ve sehpaya götürdü.
Alleben mahallesinde bir evdeki baskın sırasında, üsteğmen Şahin Akkaya'yı öldüren sol eylemci Veysel Güney evin banyosunda yaralı olarak ele geçiriliyordu. Daha sonra 6. Kolordu Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesinde yargılanan Veysel Güney idam cezasına çarptırılmıştı.
Veysel Güney'in cezası 10 haziran 1981 tarihinde sabah saat 02.40 ta E Tipi Cezaevinde infaz edildi. İnfaz sahnesini bir görevliden dinleyelim:
-24-25 yaşlarında bir gençti. Saat 03.00 sularında askeri cezaevinden E Tipi cezaevine getirildi. Nizamiyede anne ve babasıyla görüştürüldü. 03.10 sularında infaz avlusuna çıkmadan koridora oturtuldu. “Son sözün nedir” diye sordular. Mektup yazmak istediğini söyledi. Siyasal içerikli, slogan şeklinde bir mektup yazdı.
Dini telkin istemedi. Orada ilginç bir laf etti “Dine saygım var ama, böyle din adamlarına saygım yok, bunlar dini saptırıyorlar” dedi.
İdam sehpasına götürülürken elleri arkadan kelepçelendi. Bir takım sloganlar attı. Darağacını görünce dizleri kırılır gibi oldu. Herhalde korktu. Yanında bulunan üsteğmen koluna girdi. Sandalyeyi bir çingene çekti. 2-3 dakika sonra doktor muayene etti ve öldüğünü bildirdi.
-O anda neler hissettiniz?
-Ben hiçbir şey hissetmedim. Ancak etkilenen ve bakamayanlar oldu. Öldürdüğü üsteğmenin otopsisinde de bulunmuştum. Cesedin olduğu yerde dört parmak kalınlığında kan vardı.
-İdam cezaları konusunda ne düşünüyorsunuz?
-Çok yerinde bir karar. Ben idam cezalarına karşı değilim. Yarın idam cezaları konusunda hukukçuların görüşlerine yer vereceğiz.