Osman Tuzcu
Başlığa aldığım bu yakışıksız sözler, bir trafik polisinin Gazianteplilere layık gördüğü hitap şeklidir. Vatandaş başı sıkışınca kime başvuracak?... Kendisine «lan» diye hitap eden, kendisini hakir gören bu polise mi?...
Bir insan hakaret gördüğü kimseden yardım isteyebilir mi?.. Ve o insan «Lan... Lan...» kelimesinden başka bir şey bilmeyen bir güvenlik mensubuna saygı duyabilir mi?... Geçenlerde gazetemizde, bir trafik otosunun yolu tıkadığını bir okuyucu mektubuna dayanarak yazmıştık. Tıkalı yolu açması gereken trafik polisinin, tam aksine açık yolu kapatmasından şikayet ediyordu okurumuz... Yolu tıkayan malum trafik polisi bir vatandaşa dert yanmış: «Şu SABAH gazetesinin işi gücü trafikçilerle uğraşmak... Yahu otoyu bırakıp dişçiye gitmiştim Bir saniye bile sürmedi, hemen geldim... Bunu yazacak ne varmış. . .» Ve arkasından ekliyor: «Allah kerim... Bir elimize düşerse.» Gazeteler halkın dili, halkın kulağı olduğu müddetçe itibar görür ve yaşar... Halkla diyalogu olmayan gazetelerin yaşamı uzun boylu olamaz SABAH, bütün kuvvetini halka yakınlığından, halka hizmetinden alır. Halkın şikayetlerini çekinmeden yazar... Trafik polisi SABAH'a hınç besleyeceğine ağzındaki şu fena kelimeyi, vatandaşa saygısızlık ifade eden kelimeyi, vatandaşın onurunu kıran bu yavan sözleri bıraksa, kendisini yüceltecek, saygıya layık görülecek kelimeler kullansa daha iyi olmaz mı?...
Biz, bu «lan... lan...» diyen trafik polisine «Sayın Trafikçi* diye hitap ediyor ve lütfen ağzınızdan bu çirkin kelimeleri çıkarıp atınız, diyoruz... Zira, Gazianteplilerin hakarete tahammülleri olmadığını hatırdan çıkarmamak gerektiğini söylemekte yarar görüyoruz...