Suçlu kim? (1)
Mahkûm kadınlar af bekliyor
Nurgün Balcıoğlu
14 yaşında bir kız çocuğu, yedi kardeşine bakmak için lokumcu dükkanında çalışıyor. Babası çalışmıyor. Küçük F..A. akşam arkadaşıyla birlikte evine dönerken bir kapının önünde bir çift eski ayakkabı görüyor. O bir çift ayakkabıya sahip olmak istiyor ve alıyor. Eski olması bile ilgilendirmiyor onu. Küçük E.A. yakalanıyor. Kapı önünden aldığı ayakkabılar eline tutuşturularak resim çekiliyor ve E.A. gazete sütunlarına hırsız olarak geçiyor. Sonuç mu?
Küçük E.A. şimdi Gaziantep E Tipi Cezaevinin en küçük tutuklusu.
Görüş günlerinde gelen anası “İnşallah buradan ölün çıkar” diyor da başka bir şey demiyor.
Şimdi sormak istiyorum: Gerçek suçlu kimler?
Suç işleyip ceza çekenler mi, yoksa onları suç işlemeye yönelten toplum yapısı mı?
E Tipi cezaevine giderken asıl üzerinde durmak istediğim konu buydu. Olayların cinayet, kaçakçılık, hırsızlık, zina olmasını ikinci planda yer alması gereken olgular olarak düşündüm. Bu amaçla tutuklu ve hükümlü kadınlarla konuşmak için E Tipi cezaevine gittim. Oradaki konuşmaları sırayla sütunlarımıza yansıtacağız.
E tipi cezaevinde önce hükümlü ve tutuklu kadınlar daha sonra da çocuklarla görüştüm. Önce kadınların bulunduğu bütün kısımları cezaevi müdürü ve iki gardiyan hanımla gezdik. Etraf gerçekten temiz. Yalnız küçük olan koğuştan biraz koku duyuluyor. Burada yaşlı hanımların kaldığını söylüyorlar.
Daha sonra yemekhaneye geçiyoruz. 27 tutuklu ve hükümlü kadın bizi bekliyor. Cezaevi müdürünü görünce hep birlikte ayağa kalkıyorlar. Müdür kim olduğumu, ne amaçla geldiğimi açıklıyor ve biraz sonra ayrılıyor.
Genç hanımlar daha yakın ve samimi davranarak, beni yanlarına buyur ediyorlar. Etrafımdaki genç hanımların çoğunu duruşmalarından hatırlıyorum.
Onlara, kendilerini suça iten nedenleri öğrenmek istediğimi istemedikleri şeyleri yazmayacağımı açıklıyorum. Sözlerimin memnunluk yarattığını izliyorum.
Konuşmaya başladığımız andan itibaren aramızda bir yakınlaşma doğmaya başlıyor.
ANASI KÜÇÜK E.A. YA “İNŞALLAH BURADAN ÖLÜN ÇIKAR” DİYOR
Koğuşları gezerken yatakların üzerinde oturan dokuz on yaşlarındaki kız çocuğu dikkatimi çekmişti. Hanımlarla tek tek tanışırken de işte bu en küçük tutuklu diyerek E.A.’yı gösterdiler.
Sıranın ilerisinde oturan E.A.’yı yakına çağırıyorum. Utangaç başı öne eğik, tedirgin olduğu her halinden belli. Kadınlar İlk geldiğinde E.A.’nın panik içinde olduğunu söylüyorlar. Karakolda yaşadığı olayları unutamadığı için, her gün sayım yapılırken titrediği ve bir yere yaslanma ihtiyacı duyduğu ifade ediliyor. E.A.’nın suçu önce fakir doğmak. Sonra da yaşıtları yılda birkaç çift ayakkabı eskitirken, onun suçu kapı önünde duran bir çift eski ayakkabıya sahip olmak istemesi.
GENÇ KADINLARIN HEMEN HEPSİNİN SUÇU CİNAYET
Görücü usulüyle yapılan evlilikler, aile baskısı, işlenen cinayetler, cezaevine düşen anneler ve dışarda kimsesiz, umutsuz kalan çocuklar...
H.B. 22 yıl altı aya mahkûm olmuş. Cezaevinde sekiz yılını doldurmuş. Tam sekiz yıldan bu yana iki çocuğunu görememiş. Şu anda 10-11 yaşlarındaki iki çocuğuna kayınpederinin baktığını söylüyor. Suçu: Kocasını öldüren kişilerden birini tabancayla öldürmek. Arkasından çocuklarından uzak, gençliğinin en güzel yıllarını harcadığı cezaevi yılları.
Çocuklarını görmek için herhangi bir girişimin olmadı mı? diye soruyorum.
-Gelmelerini istemiyorum. Yıllardır beni görmediler. Biz seni tanımıyoruz derlerse yıkılırım.
Diyor, Olaydan sonra çok pişman olduğunu, söylüyor.
-Çocuklarımdan ayrı olacağımı, yakınlarımın sahip çıkamayacağını bir an düşünemedim. Diyor.
Gözlerine biriken yaşlara artık engel olamıyor.
8 yıl boyunca yavrularının hasretiyle yanan bir ana yüreğini teselli edebilmek çok zor. Sürecek