ANASAYFA arrow right 40 Yıl Önce

Taşarcılar Dinçerciler’e büyük kızgınlık duyuyorlar

Taşarcılar Dinçerciler’e büyük kızgınlık duyuyorlar
YAYINLAMA: 13 Ağustos 2024 / 16.07
GÜNCELLEME: 13 Ağustos 2024 / 16.07

Bilet meselesini açıklıyoruz

Taşarcılar Dinçerciler’e büyük kızgınlık duyuyorlar

Konuşan: Nazan Hıdıroğlu

Anlatan: Osman Tuzcu

Hıdıroğlu: Efendim, Gaziantep’te belediyecilik hizmetlerinin iyi görülmediğine dair SABAH'ın yayınları, Belediye başkanı Ömer Arpacıoğlu’nu beğenenler ve tutanlar tarafından art niyetli olarak nitelenmekte ve bu yayınımız «Otobüs bileti basımına» bağlanmaktadır. Bu konuda gerçek durumun kamuoyuna açıklanmasında fayda umduğum için, mahzur yoksa sizinle bir konuşma yapmak istedim. Münasip görürseniz sorularıma başlayayım...

TUZCU: Evet kızım... Benim de kulağıma geliyor. Hatta bir dostumuz geçen gün şöyle söyledi: «Şu bilet meselesini noktası virgülüne kadar anlatsanız... Hem dostlarınız hem de halk bu işin içyüzünü öğrense...» dedi. Ben de eğer bu haksızlık, bu kanunsuzluk başkasına yapılsa, bir kaç gün manşetten inmezdi bu haber... Fakat, haksız tutum bizim müessesemize yapıldığı için, gazeteyi kullanmak istemedim. Olayı mahkemeye aksettirdim. Kimin haklı, kimin haksız olduğuna mahkeme karar versin istedim.» diye konuşunca, dostumuzun cevabı şöyle oldu; «İyi ama, dedi kodu öylesine yaygın ki, SABAH'ın inanılırlığı ve saygınlığı bakımından bu açıklamayı yapmalısınız… » Dostumuzun bu ikazını teşekkürle karşılıyorum. Şimdi istediğiniz soruları sora bilirsiniz. 

SORU: Otobüs biletleri Gaziyurt matbaasında basılıyordu. Bu iş, Gaziyurt matbaasından alınınca, SABAH gazetesinin belediyeyi tenkit etmeye başladığı söyleniyor. Bu işin aslı nedir, anlatır mısınız?...

CEVAP: SABAH, Gaziyurt Matbaacılık ve Gazetecilik Kollektif şirketine ait bir kuruluştur. SABAH'ı basan matbaada Gaziyurt Matbaasıdır. SABAH'ın yayınları meydandadır. Şimdiye kadar kendi çıkarlarımız için tek bir yayın yapıldığı gösterilemez. Bilet basımı Gaziyurt matbaasının elinden alındığı için tenkide başlamamıştır. Tam aksine, SABAH'ın tenkitleri nedeni ile bilet basımı elinden alınmıştır. Hem de büyük bir haksızlık yapılarak, kanuni haklan çiğnenerek sözleşme iptal edilmiştir.

SORU: Nasıl bir haksızlık yapıldı ve kanuni haklar nasıl çiğnendi açıklar mısınız?...

CEVAP: Bizim bastığımız biletler oldukça ağır ve külfetli bir basım işidir. Ofset baskıdır. Bir buçuk santim eninde kesilmelidir. Onar, onar paket halinde dikilmelidir. Yani, emeği gayet çok ve her matbaanın yapamayacağı kadar eziyetli bir basım işidir. Biz bu işi daha önce ihale ile aldık. Sözleşmeye göre, iki taraf memnun oldukça mukavele süresi birer yıl uzatıldı, Beş senedir bu işi yapıyoruz. Belediye ile aramızda her hangi bir sürtüşme olmadı. Ancak her yıl, sözleşme yenilenirken kağıt ve işçilik fiyatlarının artması nispetinde bilet fiyatlarına da zam yapıldı. Taklit edilmemesi için yatırımlar yaptık son olarak, Ömer Arpacıoğlu belediye başkanı seçilmezden önce süremiz bitti. Belediye, normal olarak bir yıl uzatmak istedi. Biz de bu işin daha süratli yapılması ve basılan biletlerin kolayca taklit edilememesi için bazı yatırımlar yapmamız gerektiğini ileri sürerek 3 yıllık mukavele yapalım, dedik. Fiyat artırmama şartı ile 3 yıllık sözleşme o zamanki belediye başkanı sayın Ahmet Turan Ertuğ gerekçelerimizi haklı buldu. «Peki, 3 senelik sözleşme yaparım ama, bu 3 sene içinde her hangi bir fiyat yükselmesi olmamak şartı ile...» diye karşı bir şart koştu. Biz de, matbaamıza sürekli bir iş temini bakımından razı olduk ve 3 yıllık sözleşme imzaladık, Ertuğla...

SABAH, yayınları ile Anavatan partisini destekliyor

SORU: Peki efendim, nasıl bir kanuni haksızlık yapıldı, onu anlatmadınız...

CEVAP: Biz bu mukaveleyi yapma sırasında seçim propagandaları başlamıştı. SABAH, yayınları ile Anavatan partisini destekliyordu. Belediye başkan adaylarından birisine ispiyonculuk yapan belediyedeki bir iki şube müdürü SABAH'ın bu yayınından ziyadesiyle tedirgindiler. Adeta SABAH'a diş biliyorlardı. Seçimi Anavatan adayı Ömer Arpacıoğlu kazanınca, bu şube müdürleri daha da kızgın oldular. Arpacıoğlu ile SABAH'ı karşı karşıya getirmek bunlar için bir vazife olmuştu. Ömer Arpacıoğlu ’da, nedense gazete okumaz. Gazetelerin yazdıklarını kulaktan dinlemeyi tercih eder. Bu ispiyoncu şube müdürleri, zaman geçtikçe, belediye başkanına iyice nüfuz etmeye başladılar. Bu arada, durmadan SABAH'ın neşriyatı abartılarak ve biraz da maksatlarına uygun şekilde belediye başkanına anlatılmaya başlandı. Dinçerler'ciler - Tasarcılar derken, Anavatan partili encümen üyeleri ile Belediye başkanının arası açıldı. Encümen üyeleri bu vazifelerinden istifa ettiler. Bu haber, günü gününe SABAH gazetesinde en detaylı bir şekilde yayınlanıyordu. Ama haberler istifa edenlerden alınıyordu. Haberleri yazan arkadaşımıza Belediye başkanı ile de konuşmalarını da söyledim. Arkadaşımız ne kadar çaba gösterdi ise, belediye başkanı ile bu konular da konuşmak mümkün olmadı. Belediye başkanı devamlı kaçıyordu. Anavatan il başkanı ile konuşmak istenildi, o da hiçbir şey söylememeyi tercih ediyordu. Böylece haberler bir tarafın verdiği bilgilere kalıyordu. Anavatan partililer ikiye ayrıldı. «Dinçerler'ciler ve Taşar'cılar» diye nitelenmeye başlandı. Parti başkanı ile Belediye başkanı Taşarcı, istifa eden encümen üyeleri de Dinçerler'ciler diye anılıyorlardı. Belediye başkanı ve parti il başkanı gazetecilerle konuşmuyorlardı. İstifa eden belediye encümen üyeleri ise durmadan konuşuyorlar, hatta yazılı bildiriler dağıtarak devamlı basında yer alıyorlardı. İşte böylece ispiyoncuların eline büyük bir fırsat geçti. SABAH, Dinçerler tarafı gösterildi ve adeta rakip durumuna getirildi. Rakibin ezilmesi lazımdı. Ne yapılabilir diye müzakereler devam ediyordu. İspiyoncular büyük gayret gösteriyorlardı. Gayet kurnazca laflar ediyor, SABAH'la belediye başkanını çarpıştırmak onlar için bir başarı olacaktı. Düşünüldü, taşınıldı, neticede SABAH'a bir darbe vurularak bilet işinin Gaziyurt matbaasının elinden alınmasına karar verildi. Öfkeye kılıf hazırlanıyor. Ama buna bir kılıf uydurmak lazımdı. Hemen dış matbaalarla temasa geçilmek üzere adamlar gönderildi. Adana'ya, Ankara’ya, İstanbul’a ikişer üçer kişilik heyetler gönderildi. Fiyatlar alındı. Tabii bu arada gidenlere bol bol harcırahlar da verildi. Bizim 19 kuruşa yaptığımız biletin 9 kuruşa yaptırılabileceği haberi getirildi. Eh... kılıf bulunmuştu. Belediyenin büyük bir tasarrufu olacaktı. Böylece biletler sipariş verildi. Basım başladı. Sonra da bizim 3 yıllık sözleşmenin iptaline karar verildi. İşte haksızlık ve kanunsuzluk böylece yürürlüğe konuldu. Dinçerler’ci diye nitelenmenin bedeli...

SORU: Yani efendim, sözleşmenin günü bitmeden iptal edilmesi sizce haksızlık ve kanunsuzluk mu?...

CEVAP: Evet... Burada ucuzluk, sözleşmeyi bozmak için bir sebep olamaz. Bütün maksat gazeteyi susturmak... Susmayınca mali bir darbe vurmak .. Hem de kanunları çiğnemek pahasına... Yani, Dinçerim’ciler diye nitelenmenin faturası böyle çıkıyor karşımıza... Belediyenin bu hareketini hukukçulara sorduk. Kanunen 3 yıllık sözleşme, çok önemli bir şeyler olmazsa, yani sözleşme hükümlerine uyulduğu müddetçe iptal edilemez. Edilirse tazminat davası açma hakkı doğar. Nitekim biz de olayı mahkemeye intikal ettirdik ve tazminat davası açtık. Biletleri başka bir matbaa basmış olsaydı fiyat meselesi hiç kimsenin aklına gelmezdi

SORU: Yani sizce, bu fiyat meselesi değil, gazetenin belediyeyi tenkidi yüzünden çıkmış bir olaydır, öyle mi?...

CEVAP: Tabii... Bu bileti SABAH'a ait bir matbaanın değil de, başka bir matbaa basmış olsaydı, fiyat meselesi kimsenin aklına bile gelmezdi. Eski belediye zamanında yapılmış hangi sözleşme iptal edildi?  İste İstanbul'daki Gaziantep Öğrenci yurdu.. Gaziantepli gençler İstanbul'da perişan olurken, dar gelirli, sabit gelirli aile çocukları evsiz barksız sürünürken beledi ye ne yaptı?... Yurt olarak yapılan bina, bugün özel bir hastane olarak kullanılıyor. Hem de değerinden çok ucuz bir fiyatla.. Belediye bu kira mukavelesini neden feshetmiyor? ... Gaziantepli gençlerin sokakta kalmasından daha iyi bir gerekçe mi olur?... Sonra, yurt binasının içinde bulunan karyola, yatak, masa, mutfak eşyaları ve saire meydanda yok. Bunların bugünkü değeri 40-50 milyon liradır. Nerede bu eşyalar? 

Yeni biletlerin durumu?...

SORU: Dışarıda bastırılıp piyasaya sürülen biletleri gördünüz mü?...

CEVAP: Evet gördüm. Zaten 9 kuruşa yaptırdık deyince şaşırdık. Çünkü bizim maliyetimiz 15 kuruştur. Bunu belediye başkan vekili sayın Muharrem Özsöyler’e teker teker anlattık ve ispat ettik Şöyle ki, SABAH'ın adı Dinçerler'cilere çıkıp, Tasarcılar SABAH'a karşı cephe almaya başlayınca, bilet baskısının elimiz den alınacağı kulağımıza geldi. Belediyeye bir dilekçe vererek, belediye başkanının dahil olduğu bir heyet huzurunda, bilet basımı ve fiyatı hakkında bir brifing verelim dedik. Belediye başkanı ile görüşmek, konuşmak isteğimize Arpacıoğlu yanaşmadı. Telefonlarımıza çıkmadı. Nihayet kendisi hastalanıp rapor alınca, belediye reis vekili sayın Muharrem Özsöyler tek basına geldi. Diğer encümen üyelerinin işleri olduğundan gelemediklerini ifade etti. Kendisine detaylı bir şekilde biletin maliyeti hakkında bilgi verdik. Belediye reis vekili bizi oyalamak için kullanılıyor Ama sonradan anladık ki, reis vekilinin matbaaya gelmesi bizi oyalamak içinmiş .. Biletin başka yerde basımına karar verilmiş. Sipariş edilmiş. Bunlar büyük bir gizlilik içinde sürdürülmüş. Reis vekilinin bize söylediğine göre, biletin başka yerde bastırıldığından haberi yokmuş. Onun için matbaaya gelmiş, verdiğimiz izahatı dinlemiş.. Yani reis vekilinin sözüne inanmak gerekirse, o da, bir yerde Arpacıoğlu tarafından atlatılmış... Öyle ya, bilet başka yere sipariş verildiğine göre, matbaaya kadar gelip bizden bilgi almasına ne gerek vardı?... Şimdiki biletler suiistimale çok müsait ..

SORU: Sizin bastığınız biletlerle şimdiki satılan biletleri mukayese eder mi siniz?

CEVAP: İşçilik bakımından bizim bastıklarımızla şimdikinin arasında çok fark var. Bir defa şimdiki biletler yaprak halinde değil. 10 tanesi bir tabaka halindedir. Yolcular otobüse binerken bunları teker teker kesip vermelidir. Sonra numaralar 10 bilette de aynıdır. Mesela benim elimdeki biletin numarası 19207 dir. 10 bilette de aynı numara vardır. Bu gayet sakıncalıdır Suiistimale çok müsaittir. Neden böyle yaptılar?... Şimdilik anlamak mümkün değildir. Kokusu ileride çıkabilir. Piyasaya sürülen biletler her matbaada basılabilir. Böyle basit bir bilet bastıracaklarmış, neden dışarı gitmişler?... Gaziantep' teki matbaalar da bunu basabilirlerdi...

Bir yıllık bilet bedeli 5 milyon lira tutar

SORU: Arada 10 kuruş fark var deniliyor. Maliyet bu kadar fark eder mi? ve yıllık bilet bedeline tutuyordu?...

CEVAP: Matbaacılığın bazı kısımlarında işçilik çok tutar. Bunun kağıdı beş kuruştur, nasıl 19 kuruşa yapılır demek, doğru olmaz. Bazı işlerde emek, kağıt fiyanın 3-5 misli olur. Bizim yaptığımız biletin dikişi var. İnce ince kesilmesi var... Ve müteselsil numarası var... Biz, her bilete bir numara basardık. Bunlar 10 bilete aynı numara basmışlar. Demek ki, sadece numara işçiliğinde on misli fark vardır.

Bugün piyasada satılan biletlerin kontrolü imkansızdır.

Bu numara meselesi çok önemlidir. 10 biletin aynı numarayı taşıması calibi dikkattir. Kontrolü imkansızdır. Örneğin, bir biletin numarası farz edelim 1887 dir. Bu numaradan bir bilet daha meydana çıkarsa, hemen sahte veya fazla bilet basıldığı anlaşılır. Ama aynı numara 10 tane olursa, piyasaya sürülecek sahte biletleri ayırmak mümkün değildir. Çünkü aynı numaradan 10 taneden fazla yakalamalısın ki sahte ile asimi ayırt edebilesin... Bilet baskı bedeli ise, aşağı yukarı yıl da 5 milyon lira tutar.

Biletin taklit edilmemesi için Matbaamızda yüksek teknoloji uygulanır

Övünmek için söylemiyorum. Bir gerçeği ifade etmiş olmak için söylemem gerekiyor. Gaziyurt matbaası gayet temiz iş yapar. Matbaanın başında, Türkiye'de adetleri beşi geçmeyen bir Matbaa Mühendisi vardır Bilet isi Banknot basımı gibidir. Çok itina ister. Kolayca taklit edilmemesi gerekir. Bunun için de üst düzeyde teknik bilgi ister. Bizim bastığımız biletlerde teknik üstünlüğün hepsini sağlamıştık. Taklit edilemez duruma getirmiştik. Şimdiki biletler ise, matbaacılığın en basit türü ile basılmıştır. En ucuz cinsinden işçilik vardır. Yeni otobüs biletlerinin durumundan ne otobüs işletmesi müdürünün ne de belediye başkanının haberi vardır...

SORU: Peki, belediye sorumluları bunun farkında değiller mi?...

CEVAP: Belediye başkanı ile konuşmak bir Bakanla konuşmaktan daha güçtür. Hatta imkansızdır. Onun için bu konuyu ondan sorup öğrenmek olanak dışıdır. Otobüs işleri müdürü ile bir arkadaşımız konuştu. 10 bilette aynı numara olduğunu söyledi. Adamın verdiği cevap şöyle oldu? «Yaaaa Hiç haberim yok... Sahi 10 bilet aynı numarayı mı taşıyor?... Allah Allah...» Şu durum da gösteriyor ki, biletin pahalı oluşu önemli değildir. Kurt Kuzu hikayesidir. Maksat SABAH'a baskı yapmak, SABAH'ı susturmak... Susmazsa mali kaynaklarına el atmak..

SABAH'a iftira kampanyası açılmıştır

İsterseniz bu olayı bir kaç maddede özetleyelim:

SABAH'ın belediyeye ait tutumu her zamanki tutumudur. Bilet meselesi ile ilgisi yoktur İftira edilmektedir.

 Sözleşmemiz, fiyatı yüksek olduğu için değil, bir öfke sonucu feshedilmiştir.

Yolcuya kolaylık sağlaması ve suistimale müsait olmaması bakımından bizim yaptığımız biletle şimdikini kıyaslarsak, bizimki hiç de pahalı değildir Matbaacılıktan anlayan titiz bir sanatkar bu hakkı teslim eder. Belediye meclisinde matbaacı bir üye var. Durum ondan da sorulabilir.

Bu anlaşmayı bozmakla belediyenin maddi hiç bir kazancı olmamıştır. Çünkü kanunen haksızdır. Uğradığımız zararlığı mahkeme yolu ile alacağımızdan şüphemiz yoktur.

Taşarcıyım diyenler, Dinçerler'cilere büyük kızgınlık duymaktadırlar. Lüzumsuz yere SABAH'ı Dinçerier'ci göstermek isteyen Belediye başkanı öfke ile bu haksızlığa saptı. Ama her öfkelenen zararlı çıkar Arpacıoğlu da bu öfkesinin zararını görecektir. Beklemesini bilenler neticeyi göreceklerdir.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *