ANASAYFA arrow right Güncel

Cezasızlık politikaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdi

Cezasızlık politikaları, toplumsal  cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdi
YAYINLAMA: 13 Ekim 2024 / 17.37
GÜNCELLEME: 13 Ekim 2024 / 17.37

Yeşilsu’da bir araya gelen KESK Gaziantep Kadın Meclisi, ‘’Erkek adalet değil gerçek adalet sağlanana kadar hiçbirimiz güvende değiliz’’ dedi

Büro Emekçileri Sendikası Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Miyeser Karatay, ‘’Kadınlara aile dışında bir yer tanımlanmaması ve beraberinde gelen kadını, çocuğu değil aileyi koruma anlayışı, peşi sıra gelen boşanmanın zorlaştırılmasına yönelik düzenlemeler, nafaka hakkı tartışmaları, yine bunlardan bağımsız olmayan cezasızlık politikaları toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiriyor. Bu haliyle halihazırdaki politikaların her biri, tüm kurumsal yapılar kadının varlığına tehdit’’ ifadelerini kullandı.

Erkekler ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddet uygulamayı kendinde hak görüyor

Adalete erişemediklerini şiddete uğradıkların yapılan başvuruların dikkate alınmadığını söyleyen Karatay, ‘’Erkekler patriyarkanın kendilerine tanıdığı bu ayrıcalıklarla, kadınlara ve çocuklara psikolojik, ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddet uygulamayı hak görüyor. Kadınlar yanlış erkeği seçtiği için öldürülmüyor, kadınlar yanlış zamanda yanlış yerde oldukları için öldürülmüyor, eşitlik istedikleri için, boşanmak istedikleri için öldürülüyor. Bazen de sadece eril şiddete muktedir olduğunu test etmek için erkeklik provası yapanlarca öldürülüyor. Erkek şiddet bu kadar açıkken ve kadın cinayetleri ve çocuk istismarı vakaları bu kadar yaygınken asıl sorular sorulmasın, asıl sorun gözlerden uzak tutulsun, asıl sorumlulardan hesap sorulmasın diye de ilgi başka yerlere çekilmeye çalışan AKP-MHP iktidarıysa eril şiddete son verme iradesi göstermiyor’’ açıklamasını yaptı.

Hükümete sorumluluğunu hatırlatmak istiyoruz

Karatay, ‘’Kız çocuklarının karşılaştığı toplumsal cinsiyet eşitsizliği, eğitim, sağlık ve sosyal haklara erişim sorunları ve kız çocuklarını güçlendirmeye yönelik tedbirler alarak yoksulluk, şiddet, dışlanma ve ayrımcılığın önüne geçilmesi gerektiğini daha çok vurgulayalım isterdik, oysa siyasal iktidardan en temel hakkımızı teminat almasını istemek için bir aradayız. Hayatlarımızın herhangi bir dönemini bir erkeğin şiddetine, şiddete maruz kalmadan yaşayabilmemizi sağlamakla yükümlü olan hükümete sorumluluğunu hatırlatmak istiyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Kadınlığı dini referanslarla tanımlama politikası

AKP-MHP iktidarının millilik ve yerlilik çerçevesinde dini referanslarla tanımladığı Türkiye yüzyılında kadınlığa, kendine benzemeyen ve hizmet etmeyen dışında, yerli ve milli olmayan dışında kimseye yaşam hakkı tanımadığını sözlerine ekleyen Karatay, ‘’Kadın demeye dahi korkan iktidar fıtrat tartışmalarını ileri taşıyarak kadının yerine kutsal aileyi ikame ediyor. Bu ‘Makbullüğün’ çerçevesi de anneliği reddetmeme, doğurmak için sezaryanı yöntem seçmeme, iş hayatına katılsa da bakım emeği ve ev-içi yeniden üretim emeğini üstlenmeye rıza göstermek zorunda olduğunun ilamı olan asli görevlerini de aksatmamayla tanımlanıyor’’ şeklinde konuştu.

ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesine taraf olunsun diyoruz

Karatay, ‘’66284 Sayılı Kanun kadın mücadelesinin bir kazanımıdır etkin uygulansın. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, 6284’te yaptığınız her değişiklik kadınların, çocukların hayatına mal oluyor oluyor. Öldürülen kadınların hemen hepsi daha önce şikâyette bulunmuş oluyor, 6284’ü uygulasaydınız, kadının beyanı esas alınsaydı bunca kadın ölmeyecekti diyoruz. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi Yaşatır şiarını yükseltiyoruz. Dedik ya güvende değiliz. İşyerlerimizde de güvende değiliz, sadece kadın olduğumuz için baskıya, mobbinge ve tacize maruz kalıyoruz. İşyerimizde güvende olmak için ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesine taraf olunsun diyoruz’’ çağrısında bulundu. 

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *