Müspet siyaset, menfi siyaset
İnsan sosyal bir varlık olduğu için toplu yaşamak zorundadır. Toplu yaşadığınız zaman bir sisteme göre davranmanız gerekir. Belli kurallar, kanunlar, yasalar, gelenekler çerçevesinde topluma yön verilir.
İnsanlık var olduğundan beri siyaset de var olmuştur. Dünyayı cennet haline getiren de siyasettir. Cehenneme dönüştüren de siyasettir.
Ben siyaseti ikiye ayırıyorum. Ve buna müspet siyaset diyorum. Müspet siyasetin temelinde adalet vardır. Kişiler liyakatlerine göre görevlendirilirler.
Menfi siyaset ise menfaate, çıkara dayalı siyasettir. İnsanlık tarihi boyunca binlerce savaş yaşandı. Bunun tek sebebi menfi siyasettir.
Cengiz Han yaklaşık 50 milyon insanı öldürmüş. Siyasetinin temeli kan ve gözyaşı… Hitler menfi siyaseti takip eden kişilerden… Menfi siyaseti takip eden insanlar genelde narsist, egoist insanlardır.
Bakın Arap ülkelerine, bakın Ortadoğu’ya, bakın Afrika’ya adalete dayalı müspet siyaseti bulamazsınız. İslam tarihinde müspet siyasetin uygulandığı Raşit halifeler dönemini görüyoruz.
Müspet siyasette, eğri kılıcına yaslanan bir bedevi, köylü, Hz. Ömer’e “Ey müminlerin emiri, eğer adil davranmazsan, eğrilirsen seni şu eğri kılıcımla doğrulturum” diyebiliyor. Ve 30 Türkiye büyüklüğündeki bir ülkeyi yöneten Hz. Ömer bu adama saygı duyar, onu takdir eder. Müspet siyasette devlet başkanı olan Hz. Ebubekir devletten maaş almayıp başkalarının koyunlarını sağarak nafakasını kazanır.
Fatihin torunları iyi okuyun. Fatih bir cami yaptıracaktır. Mermer sütunlar gelir. Fatih bu sütunların aynı şekilde inşaatta kullanılmasını ister. Ama Rum Mimar bu sütunları keser, kısaltır inşaatta kullanır. Bunu öğrenen Fatih Mimarın elini kestirir. Mimar gider Osmanlı kadısına… Fatih ve Mimar, Kadı Efendi’nin karşısında… Kadı kısas uygulanmasına karar verir. Fatih’in elinin kesilmesine hükmedilir. Tam el kesilecekken mimar davasından vaz geçer. Fatih’in eli kesilmekten kurtulur. Gelmiş geçmiş kaç lider vardır kul hakkına riayet eden?
“Ey Ömer giydiğin gömleğin hesabını ver?” diyebilir misiniz bir İslam ülkesindeki lidere. Sadece İslam kisvesi, elbisesi giymiş Firavunlar, Nemrutlar, Hülagular yönetiyor maalesef müslümanları.
“Adalet mülkün temeli” demiş Hz. Ömer. Ben de “adalet siyasetin vicdanı olmalı” diyorum. Vicdanı olmayan bir siyaset her türlü zulmü yapar. İnsanlığın başına ne geldiyse menfi siyasetten geldi. Bediüzzaman’ın “Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım” sözünü menfi siyaset için söylediğini düşünüyorum.
Menfi siyaset kardeşi kardeşe düşman eder. Sizin partiye oy vermeyen melek dahi olsa ona şeytan nazarı ile bakarsınız. Sizin partinize oy veren şeytan olsa onu da melek gibi görürsünüz.
Menfi siyaseti kendine araç edinen kişilerin en büyük özellikleri yalan söylemeleridir. Çok yalan söylerler. Dün yeşil dediğine ertesi gün sarı der. Müthiş bir egoları vardır. Kendilerini “Allah’ın lütfu” olarak görürler. Her şeyin en iyisini, en doğrusunu kendilerinin bildiğini düşünürler. Kendileri özeldirler. Öylesine narsistirler ki kendi kendilerine aşıktırlar. Alkışlar, tezahüratlar çok hoşlarına gider. Onlar hükmedecek kimseyi bulamadıklarında yaşayamazlar. Onun için koltuğa yapıştıklarında onu bırakmak ölüm gibi gelir. Koltuk o kadar rahattır ki tabuta gireceklerini hiç düşünmezler. Yine bu yolun yolcuları vefasızdır. En yakın arkadaşlarını yolda bırakırlar. Müthiş bir hırsları vardır. Kendi ülkesi yetmez, dünyaya hükmetmek isterler. Müthiş bir hitabetleri ve ikna güçleri vardır. İnsanları hipnoz ederler. Çok iyi organizasyonlar yaparlar. Evlatlarına dünyalık bırakmayı, malı, mülkü, hazineleri çok severler. Birçok kralın hazinesi kendisi ile beraber gömülmüştür.
Dünyanın en büyük imparatorluğunu kuran Cengiz’i başka türlü nasıl açıklayacaksınız? Sırf “büyük” desinler diye Hindistan’a kadar giden Büyük İskender’i nasıl tanımlayacaksınız? Aslında bu insanlar büyük filan değiller. Bunlar katil yahu. Milyonlarca masum cana kıymış insanlar. İnsanlığa ne acılar yaşatmışlar? Dönüp onlara baktığımızda “Bunlar insanlığa ne kazandırdı?” diye sorun. Sahi kan ve gözyaşından başka ne kazandırdılar?