Zehir, korku, kıskançlık, öfke ve nefret
Korku, öfke, nefret gibi kelimeleri okurken bile insanın yüzündeki ifade değişir. Çünkü hiçbirimizin hoşuna gitmeyen sözcükler bunlar. Peki, hoşlanmadığımız bu sözcükler hayatımıza nasıl oldu da bu kadar dahil oldu, nasıl oldu da gün içerisinde gördüklerimiz, duyduklarımız ve davranışlarımız artık neredeyse bu sözcüklerden ibaret olmaya başladı? Aslında tek nedeni var. İçimizdeki iyi duyguları beslemek yerine daha çok kötü duyguları besleyip büyütüyoruz. Hatta bazen o kadar büyütüyoruz ki esiri oluyoruz bu kötü duyguların.
Öfke, kıskançlık, nefret ve korku gibi duygulardan hangilerinin bizde olup olmadığını tespit edip bunlara bir an önce son vermemiz gerekir. Kötü duygular, bu duyguları beslediğimiz kişilere hiçbir zaman zarar vermez. En çok kendimize ve sağlığımıza zarar veririz. Duygusal hastalıklar ise insanın enerjisini tüketir, verimliliğini azaltır, mutluluğunu engeller…
Şamana sormuşlar:
Zehir nedir?
İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir. Bu, güç olabilir veya tembellik, yiyecek, ego, hırs, kendini beğenmişlik, korku, öfke ya da herhangi bir şey...
Korku nedir?
Belirsizliği kabul etmemektir. Belirsizliği kabul edersek eğer, macera haline gelir...
Kıskançlık nedir?
Diğerlerinin iyiliğini kabul etmemektir. Eğer onların iyi durumlarını kabul edersek, ilham haline gelir...
Öfke nedir?
Kontrolümüzün dışında olan şeyleri kabul etmemektir. Kabul edersek, esneklik ve hoşgörüye dönüşür...
Nefret nedir?
İnsanları oldukları gibi kabul etmemektir. Eğer koşulsuzca kabul edersek, sevgiye dönüşür...