Kültürel etkinlikler yönünden çok zayıfladık
Hemen hemen her gün gerek dünyada gerekse ülkede farklı bir iç karartıcı olayla karşılaşıyoruz. Bu artık o kadar sık oluyor ki alışılmadık bir durumla karşılaştığımızda bile şaşırmıyor, olabilir gibi geliyor. Bundan az da olsa sıyrılıp uzaklaşmanın yolu ise kültürel ve sanatsal faaliyetlere daha çok ağırlık vermekten geçiyor.
Bizler, günlük hayatın yoğun stres ve koşuşturmacasından kültürel ve sanatsal etkinliklere çok az, hatta neredeyse hiç zaman ayıramıyoruz. Toplum olarak en zayıf yönlerimizden biri de bu maalesef. Oysa hayatımızda bu tarz faaliyetlere biraz yer açmamız, bizleri bu günlük rutin stresimizden az da olsa uzaklaştırır ve hayatımızı daha anlamlı kılar.
Bu günlerde sık duyduğum ve üzerinde durulması gerekli konulardan biri de çocuk ve gençlerin ruh sağlığının bozulmasındaki artışlar oluyor. Yapılan araştırmalara dayandırılarak çoğunlukla sosyal medyada geçirilen zamana bağlanıyor bu artış. Özellikle bazı sosyal medya uygulamaları büyük bir etken olarak gösteriliyor buna. Ama bu alanlara neden bu kadar yöneliş var asıl bunun üzerinde durulmalı. Teknoloji çağında büyüyen bir nesil elbette teknoloji ile daha çok haşır neşir olur. Bu önlenemez, önlenmemeli de. Yapmamız gereken şey, hayatımıza farklı etkinlikler dahil ederek sosyal medyada geçirilecek gereksiz ve aşırı bir zaman kaybının oluşmasını engellemek olmalı.
Sürekli kitap okuma oranı düşüyor diyor ve buna sitem ediyoruz. Ama bu oranın yükselmesi için de bir şey yapmıyoruz. İstediği bir kitabı okumak için parası olması gerekmesin insanların mesela. Bunun için her ilden yerel yönetimler sadece kitapçılarda geçerli olacak kartlar dağıtsa değişik ve çok anlamlı bir uygulama olmaz mıydı? Eminim bu sayede okuma oranı beklenenin de çok üzerine çıkacaktır. Sinema, müze, konser veya tiyatro için kullanılabilen bir kart da olabilir bu. Böylelikle rutin stresten uzak ve daha çok kültürel etkinliklerin gölgesinde bir neslin yetişmesini de sağlamış oluruz.
İyi yönde değişime, gelişime katkı sağlayıp ileriye doğru adım atmayı ancak yararlı ve güzel şeyleri hayatımıza dahil ederek başarabiliriz. Ruhumuzun da bedenimizin de asıl ihtiyaç duyduğu bu.