Balık baştan kokarmış
Bu sözü küçüklüğümde beri hep duyarım ve merak ederdim, acaba balık neden baştan kokar diye. Ama büyüyüp, düşünüp araştırmaya ve gözlemlemeye başlayınca neden baştan koktuğunu anladım.
Örneğin bir sınıfta öğretmen öğrencilerinin karşısında düzgün bir lisanla konuşuyorsa, hayata pozitif bakıyorsa ve ufku açıksa, öğrencilerin de büyük çoğunluğu bundan etkilenerek aynı davranış tarzına yöneliyor.
Zira evde anne baba da çocuğuna nasihat vermek yerine düzgün davranarak örnek olursa çocuk da düzgün bir adam oluyor.
Son zamanlarda bizi yöneten bazı insanlara bakıyorum. Yanlarında iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, namuslu ile namussuzun, ahlaklı ile ahlaksızın, mafya ile düzgün vatandaşın hiçbir farkı yok. Maşallah, hepsine aynı mesafedeler ve bunu bir meziyetmiş gibi göstererek, bize de hazmettirmeye çalışıyorlar.
Halbuki, devlet adamı vasfına sahip olan insanın, doğrudan, dürüstten, ahlaklıdan taraf olması gerekmez mi?
O, olumlu yönde tavır gösterip, duruş sergileyecek ki toplumda “Haaa demek doğrusu böyle oluyormuş” diyecek.
Ama ne gezeerrrr, vasıfsız insanları getirip bir takım makamlara oturtursanız, o da vasıfsız bir insanın sergileyeceği davranışı sergiler değil mi?
Bir tavır ve duruş sergileyebilmek, adamlık ister. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmek sağlam bir kaburga ister.
Yoksa gelir bir yerde görev sürenizi doldurur gidersiniz, gittiğiniz anda da adınız hafızalardan silinir gider.
Hak ettiğiniz de budur.
Bilmiyorum, bu baştaki balıkların kokması beni çok rahatsız ediyor.