Yalnızlığa Terk Edilmiş Köyler: Kıllıt ve Kiwex Kıllıt (Dereiçi) / Savur- Mardin
Diyarbakır’dan Hakkari’ye yaptığım gezide bölgenin kadim halklarının terk edilmiş köylerini de ziyaret ettim. Bölge, yüzyıllardır buralarda yaşayan Süryani, Ezidi, Keldani, Ermeniler ve Kürtlerin yaşadığı topraklardan oluşmaktadır.
Mardin’in ilçesi Savur ilçesinden Midyat ilçesine doğru yola çıktıktan 8 kilometre sonra, Süryani inancındaki bir yerleşim yeri, Süryani inancındaki Kıllıt Köyü, günümüzde değiştirilmiş adıyla Dereiçi Köyü önümüze çıkmaktadır. Dereiçi (Kıllıt) Köyü, Savur ilçesiyle Midyat ilçesi karayolu arasından yer almaktadır. Köy halkı, Süryanilerden oluşmaktadır.
Gerçek ismi Kıllıt olan köyün ismi, bölgedeki birçok yerleşim yeri gibi adı değiştirilmiştir. Kıllıt ismi, Dereiçi olmuştur.
Bölgenin birçok yerleşim yeri 1990’lardaki çatışmalardan dolayı boşaltılmış, terk edilmiştir. Terk edilmeye zorlanmıştır. Terk edilen pek çok yerleşim yerlerine “başkaları” yerleşmesine karşın, onlarca köylerde kaderlerine terk edilmiştir.
Kıllıt, Dereiçi de bu köylerden biridir. Köy taş yapılarıyla dikkat çekmektedir. Köy boşaltılmadan önce cemaatlere ait üç kilise ve üç manastırı bulunmaktadır. Mor Yuhanon Kilisesi’nin geçmişi 7. yüzyıla gitmektedir. Köyde yeniden yaşamaya başlayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.
Süryaniler, geçmişi 5000 yıl öncesine dayanan Mezopotamya kültürüne ait bir toplumdur. Süryanilerin kökenine ilişkin farklı görüşler bulunmaktadır. Aramiler, Asurlar veya tüm eski Mezopotamya halklarına dayandığı gibi. Aslında Aramiler ve Asurlar aynı halktır. İnanç olarak Hristiyan’dır. Bu toplum Türkiye ve Suriye’de “Süryani” olarak bilinirken, İran ve Irak’ta “Asur” olarak adlandırılmaktadır.
Süryani adının kökeni hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte birçok varsayım ileri sürülmektedir. Varsayımlar ortak özelliği; bu ismin Mezopotamya’daki bir şehir ya da bölgede hüküm sürmüş bir kralın adından kaynaklandığıdır. Süryanilerin konuştuğu dil yeryüzünün en eski dillerinden olan Aramca (Süryanice)’dır.
1970’lere kadar bir Süryani yerleşim yeri olan Midyat, 1980’ler yoğunlaşan göç nedeniyle değişmiş geçirmiştir. Midyat, geçmişten günümüze gelen bu değişim sonucu bu özelliğinin tümden kaybetmiştir.
Kiwex (Mağaraköy) İdil-Şırnak
Dereiçi (Kıllıt)’dan sonra 45 kilometre Midyat ve 30 kilometre sonra, Ezidi inancındaki yerleşim yeri önümüze çıkmaktadır.
Asıl ismi olan Kiwex olan köyün ismi, diğer yerleşim yerleri gibi adı değiştirilmiştir. Kiwex ismi, Mağaraköy olmuştur. Rivayete göre, köyün geçmişi bin 200 yıl öncesine gitmektedir. Köy tümden boşaltılmış olmasına karşın; yurtdışında yaşayan köy sakinleri cenazelerini mezarlığa gömmeye devam etmektedirler. Köyün tersine mezarlık her daim bakımlı bir görüntü sergilemektedir.
“Tanrı ruhu bedensiz olarak yarattı. Günün birinde Melek Tavus’a bir avuç dolusu toprak verip ruhlar için bedenler yaratmasını buyurdu. Melek Tavus bu tozdan iki beden meydana getirdi: Adem ile Havva. Cennette yaşıyorlardı. Tanrı Adem’i görüp çok beğendi ve Melek Tavus’a onun önünde eğilip tapınmasını emretti. Melek Tavus yanaşmadı buna, Tanrı’ya dedi ki: ‘Nasıl olur da tapınırım Adem’e? Onu Senin bana verdiğin tozdan kendim yarattım; ve Sen de beni kendi ışığından yaratmıştın. Gerçi Adem’in tozunu bizim ışığımızla yoğurdum, ama bu, onunda önünde eğilmem için bir neden olamaz. Tanrım benim, Yaratıcım, benim önümde eğildiğini tasavvur bile edemem.’ Ama Tanrı buyruğunda diretti, Melek Tavus’u cennetten kovdu, cehenneme gönderdi cezasını çeksin diye.
“Tanrı daha sonra düşündüğünde, Melek Tavus Adem’e secde etseydi, bunun haksızlık olacağına karar verdi. Onu geri çağırıp itibarını iade etti. Yeniden meleklerin en büyüğü ve dünyanın koruyucusu oldu Melek Tavus. Tanrı aslında onun dünyayı yönetecek yetenek ve kararlılığa sahip olup olmadığını sınamak istemiş, kendisine karşı çıkabilmesinden guru duymuştu. Melek Tavus da yedi bin yıl süren cezasını çekerken, üzüntüsünü içine döktüğü gözyaşlarıyla cehennem ateşini söndürmüştü zaten.” (Yalkut, Sabiha Banu, Melek Tavus’un Halkı Yezidiler, İstanbul, Eylül 2002, s.44-45 )
Bu öyküden de anlaşıldığına göre, Melek Tavus Ezidiler için çok önemlidir. Bu inancın simgesidir. Ezidiler için tanrı yarattıklarından itaat, kayıtsız şartsız itaat beklemez. İnsanın iyi ya da kötü davranışlarının karşılığını bu dünyada almaktadırlar. Cehennem yoktur. Günlük ibadetleri bireysel olarak uygulanmaktadır. Cami ya da kilise gibi birlikte ibadet edilen bir mekanları bulunmamaktadır. Güneşin doğuşu ve batışında olmak üzere günde iki kez dua edilmektedir. Dua edilirken yüzleri güneşe dönüktür. Güneş, Ezidiler için kutsaldır. Dualarını Kürtçe etmektedirler.
Ezidiler için önemli olan Toplanma Bayramı her yıl Ekim ayında, Irak’ın kuzeyinde, Musul’a 60 kilometre mesafede bulunana Laliş’te kutlanmaktadır.
Ezidiler Müslümanlara göre, “mundar” (kirli, pis) görülmektedir. Ezidi kelimesi diğer bir kullanış biçimi Yezidi’dir. Alevilerin küfür olarak kullandıkları (Hz Ali’nin oğlu İmam Hüseyin’in katili) Muaviye’nin oğlu Emevi Halifesi 1. Yezid ile Yezidi (Ezidi) sadece ve sadece isim benzerliğidir. Bu inanca sahip insanlar kendilerini Ezidi ya da Ezidiyan olarak tanımlamaktadırlar.
Yüzlerce yıldan bugüne uğradıkları eziyetlere, yok sayılmaya ve kırımlara rağmen inanç ve kimliklerinden vazgeçmeyen tüm halklar gibi Süryani ve Ezidilerin, kadim topraklarında dillerini, inançlarını ve kimliklerini özgürce yaşamalarını diliyorum.
Kiwex
Kıwex
Kıwex
Kıwex
Kıllıt (Dereiçi)
Kıllıt
Kıllıt
Kıllıt
Kıllıt
Kiwex(Mağaraköy)