SORUŞTURMANIN GİZLİLİĞİ İLKESİ SÜREKLİ OLARAK İHLAL EDİLİYOR

YAYINLAMA: 27 Aralık 2022 / 20.50 | GÜNCELLEME: 27 Aralık 2022 / 20.50

Bireylerin kötü alışkanlıklar edinebildiğini hepimiz biliyoruz. Alkol, sigara, uyuşturucu, kumar gibi bağımlılıkların yanında, bireylerin rutine binmiş bütün kötü huylarının temelinde bir alışkanlığın yattığını söylersek yanlış olmayacağı kanaatindeyim. Peki ama birey bazında gördüğümüz bu kötü alışkanlıkların yanında, toplumların da kötü alışkanlıkları olduğunu söylesem ne derdiniz?

Bugün sizlere say desem kolaylıkla sayabileceğiniz bireysel kötü alışkanlıklardan değil de, toplumsal kötü bir alışkanlıktan bahsedeceğim. Televizyon izleyen biri değilim ama, tesadüfen bir yerde kulak misafiri olarak duyduğum ‘’haberler’’ bir hukukçu olarak kayıtsız kalamayacağım vehamette olduğundan değinmeden edemeyeceğim.

TOPLUMUMUZUN EN İLERİ DÜZEYDEKİ BAĞIMLILIKLARINDAN BİRİSİ OLARAK, ÖZELLİKLE MEDYA TARAFINDAN USUL HUKUKU POPÜLİZME KURBAN EDİLİYOR.

Son günlerde 6 yaşında gelinlik giydirilip ‘’evlendirilen’’ kız çocuğunun hayat hikayesine hepimiz yakından şahit olduk. Kim kiminle kimin onayını alarak nasıl evlenmiş… İşte yaşanan olayın içeriği haricinde bütün problem burada başlıyor. Her  ne yaşandıysa bütün detaylarıyla toplumun gözüne sokuluyor. İşin cezai ve hukuki boyutuna mahkemeler karar verecektir elbette. Davadaki taraflardan birisinin vekili veya müdafii olmadığım için, haklılıkla haksızlıkla ilgili bir yorumda bulunmak dışarıdan gözlemleyen kişiler olarak bize düşmez. Burada olayın tarafı olmayan bir hukukçu için yegane sorun işin usul hukuku yönü olmalıdır.

Nasıl oluyor da, hakkında mahkeme tarafından kesinleşmiş bir mahkumiyet olmayan kişiler hakkında detaylı bir şekilde isim, soyisim, fotoğraf ve kişisel bilgi namına ne ararsanız bu  kadar kolay bir şekilde medyada servis ediliyor? Masumiyet karinesi, soruşturmanın gizliliği ilkesi bu kadar açık bir şekilde ihlal edilirken, bu ihlali gerçekleştirenler daha sonra kendileri bir haksızlığa uğradıklarında ‘’hukuk devleti’’ naraları attıklarında ne kadar inandırıcı olur?

Bir yorumdan ziyade, kısaca mevzuattan dem vurmak gerekirse ‘’Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır .(TCK m.285/1).’’ Yani özetle, suç işlediğini düşündüğünüz bir kişi ile ilgili soruşturma aşamasındaki bir olayı medyaya servis ettiğiniz bilgilerle, aslında TCK’ya göre bir suç işlemiş oluyorsunuz. Birçok kişinin yanıldığı bir husus var ki; kural olarak ceza dosyaları soruşturma evresinde iken zaten gizlidir. Yani sanılanın aksine ayrı bir gizlilik kararı gerekmez. Soruşturma zaten doğası gereği gizlidir. Bu işi takip etmesi gerekenlerin de kamu adına savcılar olduğunu belirtelim. Bir avukat görevi gereği bir soruşturma dosyasını incelemek istediğinde kırk takla attıran savcılar ve hatta katipleri, nedense masumiyet karinesi ve soruşturmanın gizliliği ilkesinin canına okuyan medya söz konusu olduğunda bu kadar hassas davranmıyor.

Ne malum ki, medya tarafından toplumun önüne linç malzemesi olarak kurban edilen bir şüphelinin, yıllar süren bir davanın sonucunda beraat etmeyeceği? Peki o beraat kararı çıktığında, ‘’Şüphelinin cezası ihkakı hakkı çok seven toplumumuz tarafından çoktan infaz edilmiş olursa’’ bunun hesabını kim verecek?

Hukukçuların çok kullandığı bir söz vardır ki ben de çok severim: ‘’Usul esastan önce gelir.’’ Bunun anlamı aslında kaba tabirle şudur; Sen kanuna uygun davran, doğrusunu yanlışını şu anki bakış açınla çok düşünme. Bu kanunu zamanında çıkartan bilirkişilerin, profesörlerin, kanun koyucunun vardır bir bildiği.

Bu nedenle, nefret etseniz de, içinizdeki popülist duygulara zor gelse de, o an böyle kanun mu olur deseniz de, kanun herkes için vardır… Hukuk herkes için vardır… Soruşturmanın gizliliği ilkesi herkes için  vardır. Masumiyet karinesi herkes için vardır. Ceza hukukunun en temel ilkelerinin canına okuma bağımlılığından toplumumuzun bir an önce kurtulması temennisiyle…

SORUŞTURMANIN GİZLİLİĞİ İLKESİ SÜREKLİ OLARAK İHLAL EDİLİYOR