GAZİANTEP’Lİ OLMANIN ONURU VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ

YAYINLAMA: 02 Şubat 2023 / 13.12 | GÜNCELLEME: 02 Şubat 2023 / 13.12

Rahmetli babam Op. Dr. Rauf Yılmazer, tam bir Gaziantep sevdalısıydı. Efsane bir insandı, tıpkı annem Kamuran Yılmazer gibi…
Bu sevda ve müthiş vatan aşkı, insan sevgisi, emeğe değer vermek bize bıraktıkları en onurlu mirastır. 
Yerel gazetelerde son derece akıcı bir üslupla, her okuyanın anlamasını amaçlayan bir dille, köşe yazıları yazardı. Bu yazılar bazen bir yaralıyı kurtarmanın ip uçlarını, bazen gezi notlarını, çokça da siyaseti konu edinirdi.
44 yıl önce, 17 Eylül 1979 tarihinde, Gaziantep Belediyesi adına 12 kenar semtte açtığı halk muayene odalarından birinin önünde kurulan pusuyla alçakça öldürülmeden önce gazetede yazdığı son yazılarından birini sizinle paylaşmak istedim.

                                                              

        GAZİANTEP’Lİ OLMANIN ONURU VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ

15 Haziran 1979, Haber Gazetesi Op. Dr. Rauf YILMAZER
(Bu yazımı beni Gaziantepli saymayanların da okumasını dilerim)
“Gaziantepli olmak kişiye doğuştan bazı övgüler kazandırır.
Gaziantepli kahramandır. Gaziantepli ekmeği, suyu kalmadığı zaman bile aylarca düşmanla dövüşmesini bilmiştir. Güvercin pisliğinden barut yapmış, süpürge tohumunu ve zerdali çekirdeğini ekmek yapıp yemiştir. Yedisinden yetmişine kadar tüm olanakları ile memleketini ve namusunu korumuştur.
Gaziantepli çok çalışır ve zamanı gelince de eğlenmesini bilir. Efendice rakı içmesini bilen yiğitlerin yatağıdır. İleri derecede sarhoş olsa bile, kadınla karşılaşırsa, “Belki bir hata işlerim” diye elleriyle duvarı tutarak kadına yol verir.
Senelerce Halep’in sancağı olduğu halde, kendi hars ve kültüründen hiçbir şey kaybetmemiş Araplaşmamış, lisanını ve özelliklerini korumuştur.
Gaziantepli memleketini çok sever, tahsilini yaptığı zaman başka şehirde milyonlar kazanacağını bilse bile, baba ocağına dönmeyi tercih eder. Onun için Gaziantep’e devlet eli az girmiş, her şeyi kendisi yapmıştır.
Gaziantep’in fıstığı, baklavası, çiğ köftesi, soğan kebabı, tike kebabı, bastığı, sucuğu, folkloru, türküsü, düğünü, derneği, zılgıtı vardır.
Tüm bunlar bütün Türkiye’ce bilinen Gaziantep ve Gaziantepli’ye has özelliklerdir.
Yabancı bir memlekette “Gaziantepliyim” dediğiniz zaman yukarıda sıraladığım her şeyin sahibi olan kişi olarak görülürsünüz.
Oysa bunların elde edilmesinde sizin hiçbir katkınız olmamıştır. Bunlar atalarımızdan kalan miraslardır. Hemşerilik hakkıdır.
Size bu kadar övgüye değer miras bırakan atalarınıza karşı sizin de yapmakla mükellef olduğunuz ödevler yok mudur?
1- İşinin çokluğunu bahane etmeden siyasi partilere katılıp görev almak bir memleket hizmetidir.
2- Hep almak için değil biraz da vermek için elin cebe girmesi hemşerilik görevidir.
3- Toplumu ilgilendiren konularda “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın “ felsefesiyle ağzını kapamak yerine aklının erdiği oranda uyarıda bulunmak ödevdir.
4- Bir tek Gaziantepli’nin daha fazla yetişmesi için eğitimin her dalına maddi ve manevi katkıda bulunmak olanağını aramak lazımdır.
5- Gençleri kahveden ve kötü alışkanlıklardan kurtarmak için amatör spor kulüplerine maddi ve manevi yardımcı olarak buralardan yararlanan genç sayısını arttırmak bir borç olmalıdır.
6- Antep’e Gazilik unvanını kazandıranlardan bugün hayatta olanları onurlandırmak, dertlerine maddi ve manevi yardımda bulunmak vefa borcudur.
7- Çıkar gözetmeden yerel yönetimle ilgilenmek, görev istemek ve yapmak hemşerilik gereğidir.
8- Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Verem Savaş Derneği, Yardım Severler Derneği gibi yoksul kesimin yardımcısı dernekleri güçlendirmeye çalışmak, onlara hizmet etmek hemşerilik hem de insanlık gereğidir.
9- Gaziantepli’ye işyeri sağlayacak girişimlerde bulunmak, anonim kuruluşların başarıya ulaşması ve vatandaşlara güven vermesi için katkıda bulunmak, kooperatiflerin düzenbazların elinden kurtularak başarıya ulaşması için savaşmak, küçük paraların birleşerek ekonomiye güç veren büyük tesisler oluşturacağını göstermek ve bunların öncüsü olmak aklı erenlerin ödevi olmalıdır.
10-Gaziantep’te doğmamaktan başka bir kusuru olmayan, fakat Gaziantep için çalışmaktan zevk ve onur duyan kişilerin şevkini kırmamakta bir hemşerilik borcu olmalıdır.
Yılların Gaziantep ve Gaziantepliler’e kazandırdığı haklı ün, tüm Türkiye’de geçerliliğini korumaktadır. Bundan anlaşılıyor ki Gaziantepliler atalarından aldıkları göreneği devam ettirmekte ve hemşerilik görevlerini yerine getirmektedir. Birkaç istisna olabilir. Bu da kaideyi bozmaz.”

CANLARIM BÜYÜK

GAZİANTEP’Lİ OLMANIN ONURU VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ