VE SOFRAMIZDAKİ YERİ ÖKÜZÜMÜZDEN SONRA GELEN KADINLAR

YAYINLAMA: 07 Mart 2023 / 21.18 | GÜNCELLEME: 07 Mart 2023 / 21.18

Türkiye’de kadın sorunları dediğimiz zaman akla, önce ”Demokrasinin sorunları”nın gelmesi gerekir. Çünkü biliyoruz ki demokrasi geliştikçe birey hakları genişleyecek ve böylece demokrasi temel ilkelerine oturup kurumsallaşacaktır. Yani somut olarak demokrasi ile birey ve kadın haklarının iç içe olduğunu görmek ve kabullenmek gerekir. Kadın sorunlarını toplum sorunlarının içinde kavramak önemlidir. Kadın sorunları birey sorunlarından ayrı değildir. Ancak kadınlar toplumumuzun yarısını oluşturmaktadır. Diğer yarısını da dünyaya getiren ve onlara ilk eğitimi, öğrenimi, hayata dair dersi öğreten varlıklar da kadınlardır.

Ancak; ünlü şair kadına bakışımızı ne güzel, ne tarafsız anlatmıştır:

“… Ve kadınlar;
bizim kadınlarımız: anamız, avradımız, yarimiz 

ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen 

ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen…” 

Bu bakış açısıyla sorunları tespit etmeye kalkıştığımız da ülkemizde kadın hareketinin çağdaş ölçütlere göre, olması gereken yerde bulunmadığı açık bir gerçektir.

Gaziantep de Türkiye’nin altıncı büyük kenti olarak bu çarpıklıktan payını almaktadır…

Kadın sorunlarında en büyük kabahati yine kadında bulan bir insanım. Kadınların son derece zeki, dayanıklı ve becerikli olduğu konusunda hiçbir zaman şüphe duymadım. Bazı kadınların kurnaz ve kolaycı olduklarına da yürekten inanıyorum. Kendini zora sokmak istemeyen, direnmekten bunalan kadınlar, inanılmaz bir kabullenişle “Yazgı” diye adlandırdıkları oyunun tereddütsüz parçası oluveriyorlar.

Şunu asla unutmamak gerekiyor: Emek vermeden, bedel ödemeden ne yazık ki istediklerimiz altın tepside bize sunulmayacak.

Sevgili hemcinslerim, Atatürk’ün kırmaya ve önlemeye özel önem verdiği, kadına yüklenmiş bulunan pasif konumun, bugün bir kısım güçler tarafından sürekli istismara konu edilmesini fark etmiyor olamazsınız.

Kadını dört duvar arasında, hatta kara çarşaf içinde tutmak isteyen bir çarpık  düşüncenin  laiklik ve demokrasiye zarar verdiğini fark etmiyor olamazsınız.

Taleplerimiz, yüzyıllarca zayıf bırakılmış ve hakları verilmemiş kadınların gereksinimleri ve toplum içinde şu ya da bu nedenle dışlanmalarından çıkardığımız gerçekçi çözümlerdir.

Yaşadığımız deprem felaketinde kadınların tüm olanaksızlıklara rağmen aileyi korumak için nasıl çırpındığını, çözümler ürettiğini, annelerini kaybeden ailelerin nasıl paramparça olduklarını gözlerimizle gördük.

“Kadınlar olmaksızın hiçbir gerçek kitle hareketi olamaz” gerçeğini hiç unutmamalıyız.

Bu yıl bize her şeyden çok görev düşüyor. Bizi aydınlığa taşıyacak yolda hızla yürümek ve çocuklarımıza çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti bırakmak için bize dayatılan gericiliğe, hurafelere, anlamsız dayatmalara, bilim dışı uygulamalara en yüksek sesle itiraz etmeliyiz. Yüzyıllardır cansiperane savaşan emekçi kadınların hakkını ancak böyle öderiz. Kendinize güvenin ve tüm heybetinizle ayağa kalkın artık…

VE SOFRAMIZDAKİ YERİ ÖKÜZÜMÜZDEN SONRA GELEN KADINLAR