30 AĞUSTOS ZAFERİ BİR ULUSUN YAZGISINI NASIL DEĞİŞTİRDİ
1922 yılının Haziran ayında, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, uzun hazırlıklar sonunda Yunan ordusuna karşı taarruza geçme kararını aldı. Bu kararı sadece üç silah arkadaşına söyledi:: Cephe Komutan İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Millî Savunma Bakanı Kâzım Paşa. Asıl amacı; başarılı bir muharebenin ardından, düşmanın savaşma azim ve iradesini tamamen ortadan kaldırmaktı. Başardı. Büyük Taarruz ve bu taarruzu taçlandıran Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın son safhasını ve tüm ulusları kendisine hayran bırakan zirvesini oluşturdu.
Bu zafere ulaşmak asla kolay olmadı. Tarihçilerin hem fikir oldukları konu:” Böyle bir zafere, maddi ve manevi gücü tükenmiş bir halk ve orduyla ancak Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dahi ulaşabilir. Tarihte bu koşullarda bu zaferin tekrarı mümkün görünmemektedir” şeklindedir.
Gerçekten de Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanılmıştı, ama Yunan orduları hem sayıca hem de silah donanımı bakımından Türk Ordusundan çok güçlüydü. Türk ordusunun saldırı için çok eksikleri vardı. Halktan da alınan destekle, bütün kaynaklar sonuna kadar zorlandı. Subaylar ve askerler taarruz için eğitilmeye başlandı. Ülkenin tüm kaynakları ordunun emrine verildi. İstanbul'da kurtuluş mücadelesine destek veren dernekler savaştığımız devletlerin silah depolarından çaldıkları mühimmatı Ankara'ya gönderdiler. Yüzlerce gizli kahraman gözlerini budaktan esirgemeden gece gündüz çalıştılar. Türk ordusu taarruza geçebilmek için sayıca Yunan ordusundan fazla olmak, hiç olmasa eşit olmak zorundaydı. Resmi kayıtlara göre Anadolu'da bu dönemde 200.000 Yunan askeri vardı. Yapılan bir yıllık hazırlık sonucunda Türk ordusunun asker sayısı 186.000'e ulaştı. Hala eksiğimiz vardı. Üstelik Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra halk ve milletvekilleri artık saldırıya geçilmesini istiyordu. Mustafa Kemal Paşa, 6 Mart 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gizli bir toplantısında tarihi bir konuşma yaptı: "Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür."
Mustafa Kemal Paşa, zafere giden yol için yaptığı ince planı ,3 yıl 4 ay süren zorlu bir dönemde sabırla ve azimle uygulayarak 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabaha karşı, silah arkadaşları İsmet İnönü ve Fevzi Paşa ile birlikte Kocatepe’de taarruzu başlattı. Buradan sonrasını mutlaka tarih kitaplarından okumanızı öneririm. Satranç oyunu gibi ince ince hesaplanmış hamleler ve manevralarla ulaşılan zaferin detaylarını öğrenmek size de çok iyi gelecek .
Okuduklarımın arasında beni en çok hayrete düşüren iki konuyu sizle paylaşmak istiyorum:
Birincisi tüm o yoksulluk ve yoksunluk içinde tutulmuş raporlardaki net rakamlar. Taarruzun başından sonuna harcanan top mermisi, mermi, bomba sayısı, muharebede kullanılan piyade tüfeği, ağır makineli tüfek, top sayısı, kaçının kullanılamaz halde olduğu, ele geçirilen malzemenin tek tek raporlanması gerçekten hayranlık verici. Bugünlerde, tüm teknolojiye rağmen bir türlü ulaşamadığımız rakamları, 100 yıl önce müthiş bir şeffaflıkla görmek beni çok şaşırttı.
İkincisi Yunan ordusunda esir düşen 20826 askerle kurulan 23 inşaat taburu. Asıl şaşkınlığım bu askerlere kendilerinin savaşta yıktıkları demiryollarının ve karayollarının yaptırılması.
Yirmi sene önce bu iki konuya bu kadar şaşırmazdım ama günümüzde her türlü teknolojiye rağmen hem rakamlar net değil, inanılmaz bir cehaletle birçok konuda değil raporlama yapmak, doğru sayıları bile tespit etmek mümkün olamıyor. Kişisel kazanımlar peşinde koşmak yerine düşmana harap ettikleri yolları tamir ettirmek gibi ulusun çıkarını önceleyen devletçi anlayışı da unutuyor muyuz acaba diye düşündüm.
30 Ağustos 1922 Çarşamba günü, şanlı tarihimize Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla geçecek bu muhteşem zafer, Türkiye Cumhuriyeti’nin sarsılmaz temellerini oluşturdu. Çalköy'de yıkık bir evin avlusunda Fevzi Paşa ve İsmet Paşa’yla buluşan Mustafa Kemal Paşa, "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" dedi.
9 Eylül'de Türk birlikleri İzmir'e girdi. Yunan işgalinden kurtulan Anadolu zaferi coşkuyla kutladı. Bu destansı savaş,24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona erdi. Tüm dünya Türkiyr’nin bağımsızlığını saygı ve hayranlıkla kabul etti.
Ulu önder , değişmez ve tek komutan Mustafa Kemal Atatürk Zafertepe’de 30 Ağustos 1924 tarihinde şunları tarihe not düştü. "... Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk Devleti'nin, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri burada atıldı. Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır..."
Bu sözler de Tarihçi Isaiah Friedman’a ait: "Yunan ordusunu bekleyen bozgun, Armageddon savaşı boyutlarında idi. Dört gün içinde bütün Yunan Küçük Asya Ordusu ya yok edildi ya da denize döküldü."[19]
Bugün, tüm bu beceriksizliklere rağmen hala ayaktaysak bunu elbette Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına borçluyuz. Nice 30 Ağustos kutlamalarına, onurla, gururla, özgür ve dimdik…