SOYADI KANUNU
Bugün soyadı kanununun ülkemizde yürürlüğe girişinin 90. yıl dönümü. 2525 Sayılı Soyadı Kanunu, her Türk vatandaşına bir soyadı taşıma yükümlülüğü getirdi. Kanun, 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edildi, 2 Temmuz 1934 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlandı ve 2 Ocak 1935′te yürürlüğe girdi.
Bu kanunun ilk bakışta; toplumda düzen ve kimlik belirleme açısından önemli olduğunu düşünürüz. Soyadı, bireylerin aile bağlarını, sosyal statülerini ve toplumsal kimliklerini belirler. Ayrıca, hukuki işlemlerde ve resmi belgelerde soyadı kullanımı, bireylerin tanınmasını ve haklarının korunmasını sağlar ancak bunun ötesinde soyadının kişiye duygusal olarak sağladığı bazı konular da var.
Soyadı, bireyler üzerinde, hiç aklınıza gelmeyecek kadar çeşitli duygusal ve psikolojik etkiler yaratıyor. Özellikle ülkemizde soyadı gerçekten çok önemseniyor. Gaziantep’te, kızını ABD’de dil eğitimine gönderen bir arkadaşım, kızına “Evladım, İngilizceyi o kadar iyi öğren ki sana kimlerden olduğunu sorsunlar” dediğinde hem çok gülmüş hem de bu konuda çok düşünmüştüm.
Soyadı, bireyin ailesine ve atalarına olan bağlantısını simgeliyor. Bu durum, kişinin ait olduğu topluluğu ve aile geçmişini hissetmesine yardımcı olan çok güçlü bir bağ elbette.
Soyadı; bireyin kimliğinin bir parçası olduğu için, kişinin toplumsal kimliğini oluşturuyor ve aidiyet duygusunu besliyor.
İnsanlar, tanınan ve bilinen bir isimle daha güvenli ve gururlu hissediyor. Böyle durumlarda birey üzerinde beklentiler ve sorumluluklar yaratılmış oluyor. Prestijli bir soyadı, sosyal bağlantılar kurmada önemli bir rol oynuyor. İnsanlar, tertemiz bir soyadına sahip kişilerle daha kolay iletişim kuruyorlar. Belli bir soyadına sahip olmak, kişinin aile geleneğini sürdürme yükümlülüğünü doğrudan etkiliyor ama bunun hiç de kötü bir şey olmadığını düşünüyorum. Her türlü hırsızlık, yalancılık, güven eksikliğinin hızla tavan yaptığı günümüzde, “soyadı”, toplumsal kontrol mekanizmalarımızdan biri olarak hala gücünü koruyor. Para ve güç için birçok yasa dışı ya da ahlak dışı yolu denemekten çekinmeyecek insanların bazıları soyadını lekelememek için bazı hatalardan vaz geçebiliyorlar.
Özellikle yaşadığımız günlerde, bu devrin insanlarının anladığı ve değer verdiği gücün en çok parayla sağlandığını düşünüp, ahlak dışı yollara kolaylıkla yönelecek bazı kişilerin, ailesinin ya da soyadının taşıdığı değer ve imajı koruma isteği, o kişileri yanlıştan döndürebiliyor.
Ne olursa olsun, yasa dışı yollara en meyilli kişi bile, toplumda saygı gören ve olumlu bir imaj çizen bir birey olmayı önemsiyor. Aile ismi, toplumdaki duruşunu etkilediği için, itibarını zedeleyecek davranışlardan kaçınmak istiyor.
Düzgün insanlar, ailelerinin ya da soyadlarının itibarını korumak adına, kimlerle arkadaşlık yapacağına, hangi çevrelerde bulunacağına dikkat ediyorlar. Valilerin gerçekten “vali” saygınlığında olduğu o güzel ve eski günlerde, valiler, fotoğraf çektirirken bile, aynı kareye girecek kişilerin kimler olması gerektiği kontrol edilir, toplumda gölgeli isimleri olduğu düşünülen kişilerin aynı fotoğrafta yer almamasına çok dikkat edilirdi. Negatif bir çevrenin, soyadının lekelenmesine yol açacağını herkes bilirdi.
İnsanlar hayatlarında, eğitim, iş, ikili ilişkiler gibi önemli kararları alırken bile soyadlarının değerini göz ardı etmeyi hiç düşünmüyorlar, hatta çoğu zaman kararları ata soyadlarından etkileniyor.
Onurlu insanların, ailelerinin soyadını taşımanın getirdiği sorumluluğun farkında olduklarını, bu ismi gururlandıracak şekilde yaşamaya çalıştıklarını gözlemlemek zor değil. Bu, sadece bireysel bir çaba değil, aynı zamanda aile geleneğini sürdürme isteğiyle de bağlantılı elbette.
Sonuç olarak, bireyin soyadını lekelememek için kendini yönetme isteği ve buna yönelik önlemler alma durumu oldukça yaygın. Bu yaklaşım hem kişisel kimliklerini hem de ailelerinin değerlerini korumaya yönelik bir anlayışın sonucu.
Ez cümle; günümüzde, cezasızlık algısı, ahlaki yozlaşma ya da çürüyen değerler sebebiyle, yasa ve ahlak dışı birçok eylemin, en etkili kontrol mekanizması olan toplum yargısıyla hala kontrol altına alınabileceği inancını kaybetmeyenlerden biriyim çünkü özünde insanların onurlu olduklarına ve toplum dışına itilmekten çok korktuklarına inanlardanım.
Herkesin kendine yakışan bir soyadıyla, onurla ve dimdik yaşayacağı güzel günler hayaliyle mutlu yıllar diliyorum.