MAGNA CARTA

YAYINLAMA: 19 Mayıs 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 18 Mayıs 2025 / 17.16

Yıllar önce memleketin birinde, birileri ortaya çıkmış ve bir konuda bütün ülkelerin aynı düşüncede birleşmesine vesile olmaya çalışmış. İnsan yaşamına yönelik bir konuda, fikirbirliği oluşturmuşlar. Bu müşterek düşünceyi kaleme almışlar ve madde madde insan haklarını kalemle satırlara dökmüşler. 

İlk maddesinde insanın yaşama hürriyeti yer almış. Bu uzun metnin adına da Büyük Karne gibi bir anlama gelecek ‘BÜYÜK SÖZLEŞME’ gibi bir isim bulmuşlar: MAGNA CARTA LİBERTATUM. Siz de hatırladınız değil mi? 

İnsanın yaşama hürriyeti ile başlayan bir büyük taahhütname. Tarih 15 Haziran 1215, yer İngiltere. 

Kral John, özgür adamlarına verdiği bazı hakları içeren bir sözleşme metnine, istemeyerekte olsa, Lordların baskısı ile imza koymuş. Bu sözleşmede ilk defa yargılanma hakkı çerçevesinde Krallığı bağlayıcı şu kararı yasalaştırmıştır: 

Madde 39: ‘Özgür Hiç Bir Kimse, Kendi Benzerleri Tarafından Ülke Yasalarına Göre Yasal Bir Şekilde Yargılanıp Hüküm Giymeden; Tutuklanmayacak, Hapsedilmeyecek, Mal ve Mülkünden Yoksun Bırakılmayacak, Yasa Dışı İlan Edilmeyecek, Sürgün Edilmeyecek ve Herhangi Bir Şekilde Zarara Uğratılmayacaktır.’

Bakar mısınız? 810 sene evvel insanlık neleri düşünmüş ve kayıt altına almış.  

Bu sözleşme yıllar içinde İngiltere’de revizyona tabi tutulmuş, Kralın yetkilerine bazı kısıtlama getirilmiş. Sınırsız olan yetkilerinin bazılarına sınırlar konmuş. ‘63’ maddeden oluşan bu mutabakat sözleşmesinde, bazı maddeler insan yaşamı için çok önemlidir. Bunlardan bazılarını bilmekte yarar var. 

Madde 2Adalet satılamaz, geciktirilemez, hiçbir hür yurttaş ondan yoksun bırakılamaz.

Memalik-i Osmaniye’de Temmuz 1808 tarihinde sadrazam Alemdar Mustafa Paşa, Sultan II Mahmut döneminde, MAGNA CARTA benzeri bir sözleşmenin, 29 Eylül 1808’de imzalanmasını sağladı. 

SENED-İ İTTİFAK’ adı ile anılan bu mütabakat, padişahın yetkilerini kısıtlayan ilk belge olarak bilinir. Merkezi otorite ile ayanlar arasında yapılan bu mukavelede, otoriter rejimin bir kalıba sokulma girişimi olarak tanımlanır. 

AYAN olarak bilinen bu kişiler, taşranın kodamanları, eski idareciler veya toplumda sözü geçen insanlar olarak tarif edilir. 

Universal Declaration of Human Rights’ olarak bilinen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası şöyle söyler:

1.Everyone has the right to freedom of movement and residence within the borders of each state. 

2.Everyone has the right to leave any country including his own, and return to his country.

Her iki maddede de insanların istedikleri yerde yaşama hürriyeti verilmiş, doğduğu ülkesini terk etmeyi ve tekrar geri dönmeyi de kabul ettiğini söylemekte. 

Bilindiği gibi Evrensel İnsan Hakları MAGNA KARTA’nın prensipleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ana kaynağını teşkil eder. 

Bir de madde 19’da belirtilen husus vardır ki düşünce ve ifadede bütün ortamlarda ifade etme hürriyeti sağlamakta:

Madde 19: Everyone has the right to freedom of opinion and expression; this right includes freedom to hold opinions without interference and to seek, receive and impart information and ideas though any media and regardless of frontiers.  

Beyannamede imzası bulunan bütün ülkelerin yöneticilerinin, insan haklarına saygı göstemesi gerekir. Bu da düşünce özgürlüğüne ve ifade özgürlüğüne dayanmaktadır.

Bu önemli kuralın altında imzası bulunan ülkeler kayıtsız şartsız bu beyannameyi kabul ederler.

Dün bir vize başvurusu için Ankara’da vize bürosuna gittim. İçerisi mahşer yerini andırmakta idi. Bankodaki kıza sordum, ‘Günde kaç kişi geliyor bu başvuruya?’ Yaklaşık 600 Türk vatandaşı başvurmaktaymış. Başvuru için 32 Euro ödenmekte, vize için yatırılan ücret ise 3800.00 TL. Vize bir başka ülkeye seyahat etmek için istenilen müsade. 

Hani nerede Magna Karta?

Hani nerede ‘İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi?’

Günlük gelir 2.314.000.- TL. Aylık 69 milyon TL’sı ülkemin varlığı, İnsan Haklarına boşa harcanmakta.  

Belki hala Osmanlı’nın Avrupa’da bıraktığı kötü izlerin vebalini çekmekteyiz. Hani Osmanlı döneminde, Fransa, İngiltere ve Almanya’dan gelen elçilere, Vezirler muhatap kılınırmış, bedelini ise şimdi bizler çekmekteyiz diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına. 

MAGNA CARTA
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *