BUGÜN KEMAL SUNAL’IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ

Bugün 3 Temmuz. Çok başarılı bir sinema sanatçısı olmanın ötesinde, çok sevilen bir halk kahramanı özelliğiyle Türk toplumunun gönlüne taht kurmuş olan çok değerli bir aktörü; Kemal Sunal’ı 25 yıl önce bugün kaybettik.
Kemal Sunal’ı biz gerçekten çok sevdik. Hiç onu neden bu kadar sevdiğimizi düşündünüz mü? O; beyazperdede bizden biriydi. Aldatılan, küçümsenen, eğitimsiz bırakılan, yoksul, kimsesiz, yapılan tüm haksızlıklara önce çaresizce katlanan ama sonunda mutlaka kötülerden intikam alan kocaman yüreklimizdi. Hababam sınıfında biraz zor kavrayan ve hayta bir öğrenci, Zübük’te kurnaz ve sinsi bir politikacı, bazen köşe dönmeye çalışırken entrikaların içinde boğulan ama her zaman sonunda mutlaka birçok dersler çıkaracağımız güzel filmlerin baş rolüydü. Türk sinemasının en sevilen, en tanınan ve kuşaklar boyunca en çok izlenen aktörlerinden biri olan Kemal Sunal, sadece bir oyuncu değil; aynı zamanda halkın içinden gelen, onların dertlerini, umutlarını ve kahkahalarını perdeye taşıyan gerçek bir halk kahramanıydı. Kemal Sunal’ı, ruhunu katarak oynadığı karakterlerde, genellikle Anadolu’dan İstanbul’a gelmiş, saf, dürüst, iyi kalpli ama ezilmiş insanları temsil ettiği için kendi aile bireyimiz, komşumuz gibi benimsedik. Gerek güldürürken düşündüren filmleriyle gerekse yaşamı boyunca gösterdiği onurlu duruşla milyonların kalbinde taht kurdu. Halkın dertlerini kendi derdi bilen, sahici bir oyuncu olması onu halkın kahramanı yaptı. Bu sahicilik, samimiyet, dürüstlükle halkla hiç kopmayacak bir gönül bağı kurdu.
Kemal Sunal, 11 Kasım 1944 tarihinde İstanbul’un Küçükpazar semtinde dünyaya geldi. Orta halli bir ailede büyüyen Sunal, eğitimine Vefa Lisesi’nde başladı. Tiyatroya olan ilgisi bu yıllarda filizlendi. Araya giren tiyatro ve film çalışmaları sebebiyle, yüksek öğrenimini bir süre tamamlayamadı. Yıllar sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon bölümünü, oyunculuk kariyerinin zirvesindeyken, tamamladı.
Sunal'ın profesyonel oyunculuk kariyeri, Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda başladı. 28 yaşında, sinemaya Atıf Yılmaz’ın yönettiği Tatlı Dillim filmiyle adım attı. Fakat onu halkın sevgilisi yapan ilk rol, 1975 yapımı Hababam Sınıfı serisindeki İnek Şaban karakteri. Bu karakter zamanla “Şaban” adıyla özdeşleşti ve Kemal Sunal’ın imzası hâline geldi.
Tiyatroda, bir oyun sırasında, seyirciler arasında göz göze geldiği güzel kadınla tanışıp evlendi, çocukları oldu. Onların eğitimini de her şeyden çok önemsedi.
Filmlerinde sık sık bürokrasiyle, çıkar çevreleriyle, toplumu aldatarak köşe dönenlerle ya da toplumdaki adaletsizliklerle alay eden roller üstlenen Sunal, halkın sessiz çığlığını hem görünür hale getirdi hem de tepki vermeye korkanları yüreklendirdi. Çöpçüler Kralı, Kapıcılar Kralı, Zübük, Kibar Feyzo, Korkusuz Korkak, Gurbetçi Şaban, Köyden İndim Şehire, Şark Bülbülü, Propaganda gibi filmler; bir yandan sınıfsal çatışmalara, yozlaşmış sistemlere dikkat çekerken bir yandan da izleyiciyi kahkahalara boğdu. Sadece aktör olarak değil, yapımcılık ve senaristlik özellikleriyle de Türk sinema tarihinde iz bıraktı. Başrollerinde yer aldığı Yüz Numaralı Adam, İnek Şaban, Dokunmayın Şabanıma ve Bekçiler Kralı filmlerinin yapımcılığını üstlendi. Çarıklı Milyoner ve Sosyete Şaban filmlerinin senaryosunu yazdı. Filmlerin yanı sıra dört televizyon dizisinde de oynadı.
Kapıcılar Kralı'nda canlandırdığı Kapıcı Seyyit rolüyle 1977 yılında “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü”'nü aldı. Bir komedi filminde oynayarak kazanılan ilk “En iyi oyuncu ödülü” olması açısından da bu durum çok özellik taşıyor.
Kemal Sunal’ın mizahı yalnızca belli bir döneme ya da sınıfa hitap etmedi. Saf ve evrensel bir güldürü anlayışına sahipti. Mimikleri, duruşu, şaşkın bakışları ve kelime oyunlarıyla herkesin anlayabileceği bir mizaha hayat verdi, bu sayede yediden yetmişe herkesin sevgilisi oldu.
Oyunculuk kariyeri boyunca rol aldığı seksen iki filmin de konularının güncel ve evrensel oluşu, günümüzde sıkça rastlanan argo, küfür ya da cinselliğe dayalı mizah yerine, gerçek hayattan, içtenlikle sergilenen sorunlara pencere açması, Sunal’ın filmlerinin ailece izlenebilir niteliğe kavuşmasına sebep oldu. Yakın tarihimize bir iz düşümü ve kültürel mirasımız niteliğindeki filmleri servet değerini buldu. Filmleri bayramlarda, aile toplantılarında, okul etkinliklerinde tekrar tekrar izlenebiliyor ve ilginç bir şekilde, kuşaktan kuşağa tazeliğini koruyarak aktarılıyor.
İş arkadaşları, Kemal Sunal’ın, kamera arkasında da dürüstlüğüyle, tevazusuyla ve halktan kopmayan yaşam tarzıyla örnek bir kişilik olduğunu anlatıyorlar.
Yaşamı boyunca uçaklardan çok korktu. Bundan tam 25 yıl önce, 3 Temmuz 2000 tarihinde Necati karakterini oynayacağı “Balalayka” adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta, kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonunda bizlere veda etti.
Çok ünlü olmasına rağmen güç zehirlenmesi yaşamaması, özel hayatına gösterdiği ve gösterilmesini istediği saygı, onun halk gözünde güvenilirliğini artırdı. Adı sokaklara, okullara, kültürel etkinliklere verilerek yaşatılıyor.
Kemal Sunal’ın yaşamından, filmlerinden, halkta bulduğu karşılıktan baştaki siyasilerin çıkaracağı çok dersler olmalı. Mal kadıya mülk değil. Bu cihanda baki kalan güzellik, doğruluk, içtenlik.
Nurlarda uyusun Biz onu gönlümüzün en güzel yerinde yaşatıyoruz.
