Buhara / Özbekistan

Orta Asya’nın kalbinde, çölün suskunluğuna meydan okuyan taş duvarların arasında bir şehir yükselir: Buhara. Şehir M.Ö. 500 yılında Ark adı verilen bölgede kurulmuş ve günümüzde (140'tan fazla ortaçağ yapısı ve 700’e yakın tarihi ve kültürel miras niteliğindeki yapıtla) bir açık hava müzesi gibidir. Her köşesi bir zamanlar İpek Yolu’nun uğultusunu duymuş, her yapısı bilginlerin, dervişlerin, tüccarların ayak izlerini taşır. Buhara, sadece bir şehir değil; medeniyetin taşlara işlenmiş halidir. Buhara, sadece görülmesi gereken yerlerden ibaret değil; hissedilmesi, yaşanması, dinlenmesi gereken bir şehir. Buhara, 1993'de UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınmıştır.
Buhara’da Gezilecek Yerler
Po-i Kalyon Kompleksi
Buhara'nın siluetini belirleyen en görkemli yapılardan biri Po-i Kalyon Kompleksi’dir. Kalyan Minaresi, 1127 yılında tamamlanmış, 47 metreyi aşkın yüksekliğiyle hâlâ şehrin simgesi olma özelliği taşımaktadır. Etrafındaki cami ve medreseyle birlikte, burada zaman adeta durur. Öğle güneşi altında minarenin gölgesine sığınırken, geçmişin ayak seslerini duyabilirsiniz. Bu topluluk dört önemli anıttan oluşur: Kalyan Camii, Miri-Arab Medresesi, Kalyan Minaresi ve Amir-Allimkhan Medresesi.
Ark Kalesi
Buhara'nın merkezinde yükselen dikdörtgen planlı, 4 hektar genişliğe ve 20 metre yüksekliğe sahip Ark Kalesi, şehrin ilk kurulduğu yerdir. İçinde hanların taht salonları, zindanlar ve seyir tepesini barındıran kale, bin yıllık bir hikâyeyi duvarlarında taşır. İçine adım attığınız anda zaman bir perde gibi aralanır ve kendinizi geçmiş bir zamanın ortasında bulursunuz. Buhara Devlet Mimarlık ve Sanat Müzesi gibi birkaç müze kalenin içinde yer almaktadır.
Uluğ Bey ve Abdülaziz Han Medreseleri
Timur’un torunu Uluğ Bey, sadece bir hükümdar değil, aynı zamanda büyük bir astronom ve âlimdi. Onun adını taşıyan medrese, hemen karşısında ise, süslemeleriyle göz kamaştıran Abdülaziz Han Medresesi yer alır. Bu iki yapı, muhteşem mimarisiyle ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir..
Lyabi-Khauz Kompleksi
Adını havuzundan alan Lyabi-Khauz, yüzyıllardır Buhara halkının sosyal kalbi olmuştur. 16-17. yüzyıllarda yapılmış bu havuzun etrafında üç güzel yapı yer alır:
-1568 ve 1569 yılları arasında inşa edilen ve şehrin en büyük medresesi Kukeldash Medresesi,
-1619-1620 yılları arasında inşa edilen bir diğer mimari anıt olan Nadir Divan-Begi tekkesi ve
-1622 yılında inşa edilen Nadir Divan-Begi Medresesi
Günümüzde havuz kenarındaki çayhaneler, restoranlar öğleden sonra dinlenmek için ideal yerlerdir. Akşamları ise o atmosfere yerel müzikler eşlik eder. Ayrıca Özbekler Nasreddin Hoca’yı kendilerinin olduğunu kabul etmişlerdir. Lyabi-Khauz Kompleksi’nde eşeğine düz binmiş Nasreddin Hoca heykeli bulunmaktadır.
1807 yılında inşa edilen ve dört minareli anlamına gelen Çhor Minör Medresesi, büyük ölçüde tahrip olmuş ve günümüze az bir kısmı ulaşabilmiş. Bugün sadece medresenin ana giriş bölümü olan dört minareli kısım sağlam olarak ayakta duruyor. Günümüzde ziyarete açık olan Chor Minör Medresesi, tek odalık bölümü hediyelik eşya satılan bir yere dönüştürülmüştür.
Magoki Attari Camii
Buhara’nın en eski camilerinden biri olan Magoki Attari, İslam öncesi Zerdüşt tapınağının üzerine inşa edilmiştir. Zemin seviyesinin altında kalan bu yapı, zamanla toprağa gömülmüş ama yok olmamış. Günümüzde cami, halı müzesi olarak kullanılmaktadır.
İsmail Samani Türbesi
Samanoğuları dönemine ait olup 10. yüzyıldan kalma bu türbe, Orta Asya mimarisinin en eski mezar binası olarak bilinir. Hiçbir çivi, harç ya da süsleme olmadan sadece tuğlalarla inşa edilmiş olması, ziyaretçileri hayran bırakır.
Feyzullah Khodjaev Ev Müzesi
20. yüzyılın başlarında Buhara’nın modernleşme sürecine öncülük eden isimlerden biri Feyzullah Khodjaev’dir. Onun evi bugün bir müze olarak ziyaretçilerini ağırlar. Zengin iç dekorasyonu, dönemin yaşam tarzını yansıtan mobilyaları ve arşiv belgeleriyle bu ev, Sovyet dönemi öncesi Buhara’nın sosyal yaşamına ışık tutar.
