NAKIŞ İŞLENMİŞ MAVİ VEYA KIRMIZI ÖNLÜKLER

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Antep işi nakışının gerçek hikayesi:

NAKIŞ İŞLENMİŞ MAVİ VEYA KIRMIZI ÖNLÜKLER

Antep işi nakışı nerede nasıl doğdu? Bu konuda birkaç yerde aşırı milliyetçi söylemle yazılmış, herhangi bir belgeye dayanmayan yazılar okudum. Aslında okudukça görüyorum ki, bizim tarih dersi olarak aldığımız bilgiler tamamen yanlış. İşte Antep işi nakışının hikayesi de onlardan birisi...
Burada yazdığım bilgileri Kevork Sarafian’ın “Antep Ermenileri Tarihi” kitabının ikinci cildinden aldım. Ermenice’den İngilizceye Armen Aroyan tercüme etti. Kevork Sarafian’ın kitabının her bölümü o konuyu çok iyi bilen kişiler tarafından yazılmış. Antep işi nakışı konusunu da Hovagim Bakkalyan yazmış. İlerde okuyacaksınız, Bakkalyan, Merkezi Türkiye Koleji mezunu çok kabiliyetli bir genç adam, Antep işi nakışı için çok sayıda desen geliştirmiş ve Londra’da büro açarak nakışları pazarlamış.
1895 yıllarındaki olaylardan sonra (Balta Harbi) Antep’te çok sayıda Ermeni kadın dul, çocuklar öksüz kaldı. Antep, o zaman bile Osmanlı İmparatorluğundaki en iyi ekonomik koşullara sahip kentlerden biri olmasına rağmen işsizlik hatta açlık tarif edilemeyecek boyutlardaydı. Dr. Shepard ve karısı Dr. Fanny Shepard Ermenileri ve inanmış Hristiyanları çok sever, ekmeklerini onlarla bölüşürlerdi. Amerikalı arkadaşlarından fakirler için para toplar, elbise ve hatta ilaç toplayarak Ermenilere yardım ederlerdi.
Doğal olarak dışardan gelen yardım, sürekli olmayabilirdi, o nedenle yerli insanlara yaşamlarını sürdürecek, ekmeklerini kazanacak bir iş alanı yaratmak gerekti. O yıllarda Antep’te manusa dokuması çok yaygındı. Antep manusası tüm Anadolu’da beğenilir ve toptan satılırdı. Antepli ev kadınları bir kadının da para kazanması gerektiği konusunda bilgi sahibi değillerdi. Genellikle eşlerine sadıktılar ve onlara meslekleki işlerinde yardım ederlerdi. Ancak, 1895 olaylarında hem talana uğradılar hem de mesleklerini kaybettiler. Tüccarların tüm ticari ilişkileri ve nakliye koşulları tamamen hasar görmüştü. İşsizlik her bireyi derinden etkiliyordu. İşte bu kritik günlerde Mrs. Shepard dul ve yetimlere para kazandıracak bir meslek peşindeydi. Ancak bu şekilde açlıktan kurtulabilirlerdi. Ancak, bu iş nasıl bir iş olmalıydı? Hem kadın eline yakışmalı hem de onları geçinecek para kazandırmalıydı. Çinli ve Japon kadınların işledikleri nakış, ucuz olması ve Amerikan zevkini okşaması nedeniyle Amerikan piyasasını tamamen doldurmuştu. Benzer bir işi Antepli kadınlar yapamaz mıydı? Neden olmasın? Bu düşünce Mrs. Shepard’ın uzun süreli planladığı rüyası oldu. Bu proje üzerinde çalışmaya başladı. Başetmesi gereken çeşitli zorluklarla karşılaşacağını biliyordu. Birinci zorluk, bu iş için gerekli parayı bulmaktı. Ve bulacağı para az olmamalıydı. Zira başlangıçta iş vereceği kadınlar hemen para kazanamayacaklardı. İlk başta, ucuz ve zevkli Çin ve Japon nakışları ile rekabet edemeyebilirlerdi. Ancak, Mrs. Shepard Ermeni kadınların Amerikan piyasasında müşteri bulabilecek gayet kaliteli ürünler çıkaracaklarını biliyordu. Kadınlar gerçekten yetenekliydiler. Eğer, gerekli kapital bulunabilirse, kaliteli ürün üretebilirlerdi. Ancak, gereki kapitali kim sağlıyacaktı? İlk başta, atölyede çalışan kadınlara yiyecek verip, açlıklarını gidermek gerekti. Nakış işlemek bilebildikleri tek para kazanma yöntemiydi. Kumaş ve iplik almanın yanısıra onlara yeni motifler konusunda fikirler verebilecek öğretmenlere ihtiyaçları vardı.

 
Mrs. Shepard’ın kız kardeşi Ms L.K. Andrews çok zarif, kibar bir kadındı. Fazla zengin değildi ama refah içinde yaşıyordu. Kız kardeşi Fanny rüyasını gerçekleştirsin diye, yüklü miktarda parayı, geri alamayacağını bile bile kız kardeşine verdi. Dr. Shepard, çevrede çok bilindiği ve tanındığı için karısı Fanny de o insanları tanıyordu. Dr. Shepard o kadar meşhurdu ki uzak mesafelerden bile hasta gelirdi. Ermeni köy kadınları elbiselerinin üzerine önlük takarlardı. -2013 yılında Yunus Emre Kültür Merkezinde yer alan “Eski Ermeni elbiseleri” defilesinde, gerçekten tüm yörelerdeki Ermeni kadınların elbiselerinin üzerine önlük taktıklarını ve üzerlerindeki nakışları gördüm.- Aynı zamanda çok çalışkan olan Ermeni köy kadınları Antep yöresinde elbiselerinin üzerine kırmızı veya mavi önlük takarlardı. Köy kadınları boş vakitlerinde önlüklerinin üzerine renkli iş işlerlerdi. Oldukça kaba iple işlenen bu nakışların desenleri tamamen köylü kadının zevki ve buluşuydu. Tabii önlüklerine nakış işleyen kadınlar bunları satmıyorlardı. Mrs. Shepard, bu işleri görüp, “acaba daha ince iplik, hatta ipekle daha zarif bir iş çıkarılamaz mı? diye düşündü. Mrs. Shepard, bu kadınların aynı emeği sarf ederek daha iyi desenler çıkarabildiklerini biliyordu. Mrs. Shepard, baştan örnek olmak üzere beyaz bir kumaş parçasına basit çiçek ve yaprak desenleri çizdi, köylü kadınlara işlemeleri için verdi. Evet, kadınlar bu basit örnekleri pek güzel işlediler, demek ki bu kadınlar Mrs. Shepard’ın istediği desenleri daha zarif iplikle işyelebileceklerdi. Kadınlar birbirlerini taklit ederek gayet güzel iş çıkarıyorlardı. Antep işi öğrenme konusunda Müslüman kadınlar da yetenekliydi, onlar da öğrendiler. Demek ki bunlara güzel desenler verilirse başarılı olacaklardı. Bu basit işlem, sonraları gelişecek dev bir organizasyonun başlangıcı olacaktı.

NAKIŞ İŞLENMİŞ MAVİ VEYA KIRMIZI ÖNLÜKLER