Karilarınız Beni Eyi Tanır…

YAYINLAMA: 03 Mayıs 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 03 Mayıs 2015 / 20.00

( Yılmaz Sağlam’ın güzel anısı için…)

Mino Recepküçücük butiğinde kendi dünyasını yaşıyordu yıllardır. Baba yadiğarı tezgahının bereketiyle “karınca kararınca” geçinip gidiyordu.  Gidiyordu, ama piyasadaki durgunluk   gelip onun da kapısını çalmıştı sonunda.  İşler kesat mı, kesattı.

Mino, her zamanki gibi  o sabah da erkenden açtı  butiğinin kapısını .  Onun hesabına göre “sabah alış verişi”nin bereketi/ kutsallığı vardı. Üstelik o gün ödeyeceği borç senetlerini anımsadığında bu inancı kendisine çıkış kapısı/umut  oluyordu.Ticaret açısından bereketli/harketli bir gün bekliyordu.

Ama, öyle olmadı. Gelen, selam veren bile yoktu ortalıkta.Öğleye siftahsız ulaştığında ise canı epey sıkkındı.

                                                         *******
Mino Recep,    karamsarlığa kapılmışken; hani  “Hızır yetişti” derler ya, tam da  bu sırada posta müvezzii Nema Bank’ın  havale ihbarnamesini getirip tezgahının üzerine koymasın mı?  Gözlerine inanamadı , nutku tutuldu Mino’nun. Ne diyeceğini şaşırdı. Müvezzi tam   çıkarken;

     “ -Recep abi” dedi.  Sonra devam etti:   “Saat  17’de bankanın kasası  kapanıyor, hemen gidersen  havaleni  alırsın”, diye de uyardı.

Hiç durur mu Mino Recep, hemen butiğinin kapısını kapattı. Bir solukta Nema Bank’a koştu.  Elinde ihbarnamesi ile havale servisinin önüne geldiğinde soluk soluğa idi. Havale ihbarnamesini uzattı, servisteki memur  kimlik cüzdanı da istedi.  Her zaman üzerinde taşırdı, iç cebinden çıkarıp onu da verdi. Görevli memur;

     “ -Nereden havale gelecekti size? “ diye sordu.

     “ - Nereden mi? Şeyden, Tirebolu’dan… KırbıyıklarınSülo’nunkarısiNazife’den… Bakım set ile urba satmıştım da”, dedi Mino Recep.

Görevli bu yanıtı onaylar gibi başını “evet” anlamında salladı, sonra;  “ -Bankada bir tanıdığınız var mı?” diye sordu.

     “ -Yoook! Ne yapacasıntanimayi?  Ver parami da gideyim”, dedi.

     “ -Veremem!..”

      “-Niye ki?”

     “ -Vermem, çünkü…”   demeye kalmadı servis amiri yerinden kalkıp bankoya kadar geldi.

     “ -Bak bayım”, dedi Mino’ya. “Bize kendinizi tanıtmanız lazım ki havalenizi ödeyelim.”

Mino Recep, kimliğini verdiğini, kasabada ticaretle uğraştığını, herkesin kendisini tanıdığını anlattı uzun-uzun.Havale servisi amiri;  “ -Ama biz seni tanımıyoruz ki…”   deyince  Mino fena bozuldu. Bu kez yaptığı ticaretin özelliklerini  anlattı. Nema Bank’tan ilk kez havale aldığı için kendisini bu nedenle tanımadıklarını dilinin döndüğünce anlattı.

“Başka nasıl kendimi tanıtırım” diye düşünürken birden aklına  kasabadaki tüm bayanların kendisine “Mino abi” dediğini anımsadığında yeni bir icat bulmuş gibi beyninde şimşekler  çaktı birden. Servistekilere  dönerek biraz da yüksek sesle;

      “ -Baa bakın, siz tanımazsınuz , ama benikarilarınızeyi tanır”, deyince bankadaki bayan-erkek tüm memurların   şaşkınlıktan ağızları açık kaldı. “Ne diyor bu adam?”  diye  şaşkınlıkla  birbirlerinin yüzüne bakakaldılar bir süre…   Mino Recep ise daha inandırıcı olmak için sözlerini sürdürdü:

     “-Karilarınız her gün baagelıyı… Eve gidincabi sorun bakayım, süslenmamalzemelerıni kimden alıyler?”  Mino Recep’in bu son sözleri az önceki şaşkınlıktan doğan sessizliği birden kahkahaya dönüştürdüğünde ise O yine soruyordu:

    “ -Şimdik tanıdınız mi beni?”

Karilarınız Beni Eyi Tanır…