Siyasetin Seviyesi Bir Yükselse Ya!..
İnsanoğlunun içine çöreklenen “çıkar hastalığı” nedeniyle toplumun ne denli sorunlarla karşılaştığını görüyor/yaşıyoruz. Bu yetmiyormuş gibi bir de “particilik hastalığı” ortalığa bulaşınca varın gerisini siz tarif ediniz… Siyasetin özünde bulunmaması gereken bir tür ayrımcılık/particilik düşüncesi son yıllarda daha bir sırıtır oldu. Toplumsal huzuru bir kene gibi kemiren bu ayırım/particilik hastalığının önünün kesileceği konusunda pek de olumlu bir manzara/tablo yok ne yazık ki…
Yerel yönetimlerin başına -hangi partiden olursa olsun- geçen muhteremlerin siyasal bir bağı/bağlantısı bulunmasını ister misiniz?
“ - Olmasın isteriz!.. Başkanlık makamında ona oy vereni de, vermeyeni de temsil ediyor çünkü…” diyorsunuz. Doğru düşünüyor/söylüyorsunuz. Yerel yönetimlerin başı olan Belediye Başkanları ve de muhtarlar üstlendikleri görevlerden ötürü -hele de muhtarlar- her tür siyasal hareketlere “tarafsız gözlük”le bakmak durumunda ve konumunda olduklarını artık öğrenmeleri gerekiyor.
Bu olgun demokratik anlayışı - maalesef- göremiyoruz ortalıkta…
Muhterem, Belediye Başkanıdır, yapılacak milletvekili seçimi için kasabasına gelen daha önce mensubu olup seçildiği partinin adayı ile propaganda gezilerine katılıyor. Beşüş bir çehre ile seçmenlerin arasında dolaşıp, milletle öpüşme yarışı yaparak “siyasal rol” kesiyor her gün… Sorsanız; “Başkanım bu ne hal?..” diye, alacağınız yanıttan o değil, siz utanırsınız:
“-Bizim partinin adayı da!..”
Muhtarların durumu daha da kritik… Hiçbir partinin seçilmeleri için liste yapamadığı muhtarlar bulundukları konum itibariyle ve de demokrasi adına daha bilinçli olmak durumundalar.
Adam ne demiş?, “Nerede öyle enişte?..” Muhtarların köylerine/mahallelerine hizmet almak için dün de, bugün de iktidardaki partinin yanında durdurulmak istendiğini hepimiz biliyoruz. Böyle bir manzaranın tartışılır pek çok yanı var elbet. Muhtar köyde ya da mahallede devleti temsil eder ve karşılığında maaş alır.
Devletin köydeki maaşlı/aylıklı, tabancalı temsilcisi/memurudur muhtarlar başka bir ifadeyle…
Ama bu güzel rengi demokrasi tablosunda niçin göremiyoruz?
Kimi siyasetçiler yoğun seçmen topluluğuna ulaşıp mesaj verebilmek için öncelikli çıkar yolu “şirinlik muskası” takıp muhtarlara yakın durmayı yeğliyor kendilerine. Muhtar ne yapsın? Siyasetçi köyüne gelmiş, bir çay içecek, derdini anlatacak. Anlatsın anlatmasına sorundeğil de, zor pozisyondaki muhtarı da azıcık düşünse…
Geçen yerel seçimler öncesindeydi. Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından biri muhtarları yemekli toplantıya çağırdı. “-Çağırır… Ne var bunda ki?” derseniz. Ben de “Herhalde aralarında elâ gözlü birini arıyordur” desem gülersiniz elbette. Büyükşehir Belediye Başkan adayı değil de; bir Bakan, Vali, Kaymakam, devletin bir daire müdürü köye gelecek hizmetler için muhtarlarla toplantı düzenlese buna katılmakta ne beis/sakınca olur ki?..
Ama, seçim öncesi bir siyasi parti başkan adayının muhtarlarla toplantı yapmak istemesi çok “su kaldırır” dersem yanlış olmaz herhalde.
Şimdilerde de kimi siyasetçilerin muhtarlar üzerinden siyasal çıkar sağlamak istediklerine ilişkin haberleri gazetelerden okuyoruz ne yazık ki… Devletin köydeki/mahalelerdeki temsilcileri üzerinden siyaset yapmanın çirkinliğini görüyorsuuz.
“ Siyasal etik” diye bir şey kalmadı ortalıkta… Böyle olunca da siyasetin/demokrasinin seviyesi bir türlü yükselemiyor bu ülkede.