Donald Trump daha müstehcen olamazdı!..

YAYINLAMA: 10 Ekim 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 10 Ekim 2016 / 20.00

Amerikan Başkanlık yarışında ikinci tartışma/münazara dün bizim saatle sabaha karşı yapıldı.

Önce Türkiye-İzlanda maçını seyrettim, biraz dinlendikten sonra da Hillary-Clinton kapışmasını!

İzlanda’dan yenen iki gol için yorum yapmak bile abesle iştigal sayılır.  Sinir bozucu bir maçtı, asabım bozuldu.

Neyse ki, Trump hızır gibi yetişti ve beni bayağı eğlendirdi.

 

Donald ile ilgili görüşlerimi daha önce de birkaç kez yazmıştım: Sokak çocuğu, pespaye bir adam

Programdan önce yanında 4 kadınla birlikte basın toplantısı yaptı.  Önce ne oluyor anlamadım. Çünkü bu kadar rezil bir şeye Amerikan Başkan adayının tevessül edebileceğini hiç düşünemedim.

Hadi kızlar anlatın bakalım, Bill size neler yaptı?” demez mi?

Bütün dünyanın gözü önünde o kadınlar utanmadan pornografik hikayeler anlattılar.

Ben utandım! Acaba Amerika’daki insanlar ne düşündüler, merakım münazara sonunda zail oldu.

 

Münazarayı değerlendiren CNN International ekibi ve masaya davet ettikleri Trump ile Hillary’nin sözcülerinin kapışması en az münazara kadar eğlenceliydi!

Önceki gün yayınlanan Donald Trump videosundaki şok sözleri (Kadını cinsel organından yakalayacaksın!) tekrarlayan Hillary’nin temsilcisine Trump’ın sözcüsünün verdiği yanıt herhalde tarihe geçecektir.

“Söz var, eylem yok! Yani, Donald’ın tuttuğuna dair bir kanıt yok” demez mi?

Aman Allahım! Böyle konuşmalar bizde olsa adamı buhar ederler herhalde!

 

Bir süre sonra münazarayı kimin kazandığı açıklandı.

Clinton, yüzde 57. Trump, yüzde 34!

Çok detaya giriliyor. Adaylara verilen oyların yüzde kaçı kadınlardan, kaçı erkeklerden geliyor, onun yüzdesi yayınlanıyor. Geçen münazarada verilen oylara göre aradaki farkın daha az olmasının analizi yapılıyor. Yani, işin suyunu  çıkarıyorlar!

Bu adam başkan falan olamaz. Ancak sloganı hoşuma gidiyor: Hand it to Trump/Emin ellere verin gibi tercüme edilebilir. Yani, Trump, işi bana bırakın gerisini düşünmeyin, demeye getiriyor. Bence doğru söylüyor. İş bu adama verilirse, yandı gülüm keten helva!..

 

Aklımda kalan iki konuyu yazmak istiyorum.

Birincisi, Trump'ın, ABD'nin Suriye'ye askeri müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyleyen Mike Pence'in bu görüşüne katılmadığını söylemesi. Trump'ın, kendi başkan yardımcısı adayının böylesine kritik bir konudaki fikrine katılmadığını itiraf etmesini şaşkınlıkla karşıladım. "Bu konuyu konuşmadık. Onunla aynı fikirde değilim" diyen Trump'ın bu açıklaması, bence aleyhine oldu.

 

İkincisi, Hillary Clinton, moderatörlerden Raddatz'ın "ABD başkanı olsanız, Suriye konusunda Obama'dan farklı ne yapardınız?" sorusuna, "Özellikle IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi'yi hedef alırdım ve Kürtleri silahlandırmayı değerlendirirdim. Kürtler, Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de en iyi ortaklarımız oldu. Bazı çevrelerin bu konuda oldukça endişeli olduğunu biliyorum. Ama onların ihtiyaç duydukları donanıma sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. Böylece sahadaki Kürt ve Arap savaşçılar, IŞİD'ı Irak’tan çıkardıktan sonra Rakka’yı almamızda ana unsur olurlar."

 

İkili en başka tokalaşmadılar, ancak aradaki gerilim, adaylara yöneltilen son soruyla azaldı. Adaylardan birbirleri hakkında olumlu bir şeyler söylemeleri istendiğinde, Clinton Trump'ın çocuklarını, Trump ise Clinton'ın mücadele ruhunu övdü.

Galiba bizimkilerden tek farkı da bu oldu.

 

 

 

Mükemmel bir fırsat kaçırıldı!..

 

Hollywood yıldızı Lindsay Lohan Gaziantep’teydi.

Suriyeli mülteci kampında incelemelerde bulunduktan sonra Zeugma Mozaik Müzesi’ni gezdi.

Lohan Amerika’da çok sevilen bir yıldız. Milyonlarca takipçisi var.

Diğer yıldızlardan daha çok sevilmesinin ana nedeni, geçmişte kullandığı alkol ve uyuşturucu bağımlılığından kurtulması.

 

Amerika’da yıllar önce gösterilen bir reklam filminde, iki yarışçıdan birisi hedefe doğru koşarken düşüyor fakat yılmayıp kalkıp yarışı tamamlıyor. Tabii yarışı rakibi önde tamamlıyor. Ama düşmesine rağmen pes etmeyen ve yarışı tamamlayan, kazanmasa da herkesin kalbinde kazanan olarak yer ediyor.

Amerikan toplumu böyle, hep mağdurun ve pes etmeyenlerin yanında yer alıyor.

İşte bunun bir örneği de Lindsay Lohan.

Alkol ve uyuşturucu illetinden kurtularak normal hayata dönmesi ve oyunculuk başarısı göstermesi onu toplumun gönlünde ayrı bir yere koydu.

 

Şimdi… Bu yıldızdan öylesine faydalanabilirdik ki, bütün dünya Gaziantep’i diline dolardı.

Mozaiklerden, kutnu kumaşından etkilenmiş, dönünce herkese anlatacakmış. Tabii ki yalan söylemiyor ama anlatacaklarının pek bir öneminin olacağını tahmin etmiyorum.

Bu gibi olaylara eğer bir hikaye katmazsanız, uydurmazsanız sonuç alamazsınız.

Hikayelerin de çok basit ve frapan olması gerekiyor yoksa kimse ilgilenmiyor.

 

Örneğin şöyle bir şey olabilirdi.

Lohan, hamile kalmaya çalışıyor ama sürekli düşük yapıyor. Bu konuyu da herkes kendine dert ediniyor! İyi mi?

Esprili bir şekilde, “Mozaiklere bakmanın kadın psikolojisine olumlu katkı yaptığını, bunun da hamileliğe çok faydası olduğunu, Zeugmalı kadınların belki bu nedenle hiç düşük yapmadığını” söyleyerek Lohan’ı kahkahalarla güldürebilirdik!

Saçma olması önemli değil! Önemli olan bu esprinin bütün Lohan’ın sevenleri tarafından konuşulması, gırgıra alınması…

Bir anda Zeugma Mozaikleri bütün dünyada ünlü olabilirdi.

 

Bunu Bakan Başkan’ın düşünmesi tabii ki beklenmez. Ama danışmanları var. Onlar bu veya daha başka, daha anlamlı bir espri yaratabilirlerdi. Parasız reklam böyle yapılıyor. Akıllarında olsun, belki ileride faydası olur.

 

 

 

 

  

Türkiye-İzlanda maçından dünyaya yayılan bir tek resim var, o da bu. Avustralya’da dün en çok tıklanan resimdi. Milli takım oyuncularımız eşofmanlarının üstünü çıkarıp üşüyen çocuklara giydirmişler. Bunu İzlanda Milli Takımı yapmadı. İşte olay bu. Lohan örneğini de bu gözle okuyun.

 

 

 

 

 

Donald Trump daha müstehcen olamazdı!..