Üfürükten tayyare…
Akıllı hesap!..
Dünya basını ile bazı Gaziantep matbuatı bazen ters düşüyor!
Dünya basını “zirvedeki” iş insanlarını yazar.
Bizim matbuat, işadamlarını zirveye tırmandırır!
İkisi çok farklıdır!
Hesap kitap meselesi!..
Yukarıdaki yazıma çoğu olumlu yorumlar geldi.
‘Gazeteci’ ile ‘tahsildar’ı ayırt edemeyenlerin benim yanımda hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Yalnız bizim yasalarımızda değil, bütün dünyada, ‘çalanla-çalıntı malı alan’ aynı derecede suçludur.
Yargıya, polise gerek yok, ben soruyorum:
“Neden veriyorsun arkadaşım?”
Demek ki ham bir yanın var, duyulmasından korkuyorsun ve ‘vererek’ bu kutsal mesleğin içine ediyorsun!
‘Veriyorsun!’ Haramzadeliği kabul ediyorsun! Daha da beteri, yarattığın ‘tahsildar’ canavara dönüşüyor, başkalarına da musallat oluyor ve ortada ‘gazetecilik’ diye bir şey kalmıyor.
Kalk ayağa ‘sen’!
Asıl suçlu, toplumu kemiren canavarları yaratan ‘sen’!
Aslında hiç umrumda değilsin, Allah senin müstehakını versin!
Beni üzen, ‘vermek’le yalnız suç işlemiyorsun, bozduğun düzen ve ahlak çocuklarını, torunlarını hedef alıyor be ahmak, farkında değil misin?
Yukarıda alıntı yaptığım yazımı yorumlamak için gönderilen maniler, şiirler, atasözleri de var. İşte bunlardan biri…
Üfürükten* tayyare
Selam sööle o yare…
Bunu bana gönderen okuruma teşekkür ediyorum.
Evet, mesele bu!
‘Selam’ gönderiyorum ama alan yok ki…
Yazdığımı, yaptığımı iyi değerlendirmişsin: Üfürükten* tayyare!..
*Kelimenin aslı bu değil tabii!
Abbas yolcu!..
Biliyorum, hakemlik müessesesi çok zor.
Türkiye’de nasıl futbolcu yetişmiyorsa, hakem de yetişmiyor!
Birkaçı hariç gerisi yeteneksiz şair Darjanton misali, bu işi beceremiyorlar. Vermeyince Mamut, neylesin Mahmut!
Kaleci yumurtluyor, gol yiyor. Santrafor iki adımdan topu kaleye dürdükleyemiyor, gol kaçıyor…
Bu ikisinin de telafisi var. Ancak, Bursa karşısında hakem mafyasının çaldığı 3 puanımızın telafisi yok! Belki de bu puan kaybı yüzünden küme düşeceğiz!
Bursa’nın cezası nedeniyle Bursaspor ile seyircisiz oynadığımız maçta Barış Şimşek 90+4’te aleyhimize penaltı çaldı.
Bütün gazetelerin hakem yorumcuları pozisyonun penaltı ile uzaktan yakından alakasının olmadığını söyledi.
Yalnız bu mu?
Attıkları ilk gol de ofsayttı.
Ulusal gazetelerde bizi savunacak kalem yok. Maçlarımızın sonucunu veriyorlar, o kadar.
BeIN Sports’da Şansal Büyüka, vicdanı rahatsız oldu ki, İbrahim Kızıl’a ekranda uzun denebilecek bir süre söz hakkı tanıdı.
Kızıl, ekranda konuşmasını beceremiyor. Ağız yapısı da müsait değil. Aynı şeyi tam 7 kez tekrar etti, ama ne söylediği doğru dürüst anlaşılmadı.
Gaziantepspor’un işi artık çok zor.
Bizim rakiplerimiz Adana ve Çaykur Rize değil.
Kayseri, Alanya ve Gençlerbirliği.
Aramızda en az 9 puan var.
12 maçımız kaldı, onlar durmadan puan kaybedecek, biz sürekli kazanacağız!
İyi oynayıp kazanacağın maç olsa bile bu kez de karşına hakem mafyası çıkıyor.
İpin ucu kaçtı. Bu saatten sonra olmaz!
Küme düşersek TFF 1. Lig, Süper Lig’den daha beter!
Tekrar çıkmak, UEFA kupasını kazanmak gibi bir şey!
Gaziantespor, bir zamanlar (Kızıl Öncesi veya Milattan Önce!) Gaziantep’in en değerli varlığı idi. Bütün bir hafta onu konuşurduk. Gaziantep’in tanıtımı Gaziantepspor’un başarılarıyla yapılırdı.
Kızıl geldikten sonra seyirci takıma küstü. Şimdi maçları birkaç yüz kişi izliyor. Herkes öfkeli!
Bir ara Kızıl’la anlaşma oldu, 13 milyon 500 bin lira verilip Gaziantepspor gerçek sahibine teslim ediliyor diye laf çıktı.
Ama olmadı. Kızıl, iddiaya göre avans olarak aldığı 3 milyon 500 bin lirayı iade etmeden sözünden caymış!
Hatta ünlü bir işadamının 500 bin lirası gümbürtüye gitti, Kızıl, o parayı Kırmızı-Siyahlılara yardım olarak (!) değerlendirdi, dendi!..
Neyse, TFF 1. Ligşimdiden hayırlı olsun.
Her işte bir hayır vardır, derler ya, Kızıl’dan kurtulabilirsek, hayır, odur işte!