Belki de hakkımıza ’beylesi heyirli’!..
Ortadoğulu’ların mistik, teslimiyetçi ve kaderci zihniyetleri bütün dünya tarafından bilinir.
“Her işte bir hayır vardır” bu zihniyetin en bilinen dışa vurumudur.
Referandumdan sonar bazı ılımlı ‘Hayır’cılar bu zihniyete sarılırken, düşünen, us sahibi bazı insanlar da hakaramak uğruna mücadele ediyor.
İsviçre’de önemli bir kurumun CEO’su olan sınıf arkadaşım, sık sık İsviçre-İstanbul arasında uçtuğu için bir keresinde başına gelen ilginç bir olayı benimle paylaştı.
Virgülüne dokunmadan bana yazdıklarını köşeme alıyorum.
Seyahatimden bir gün önce İsviçre Havayolları’nın Genel Müdürü beni telefonla aradı, “Mr. Erken, çok özür dileyerek önemli bir güvenlik konusu nedeniyle sizi 1A’dan alarak 4A’ya oturtmamız için izninizi rica ediyoruz. Şirketimiz için son derece önemli bir konu. Anlayışınıza sığınıyoruz” dedi. Uzatmadan kabul ettim.
Uçağa bindiğimde konunun ne olduğunu merak etmekten neredeyse çatlayacağım. Bütün yolcular bindi. Binecek kimse kalmadı. Kapılar kapanmak üzere. Önden, Uzakdoğulu ve güvenlik görevlisi oldukları belli olan üç kişi bindi.Hemen 3’üncü sıraya oturdular ve kafalarını eğerek yere bakar durumda hazırola geçtiler.
Doktor olduğunu sonradan anladığım bir kadın geldi ve tek başına 2’nci sıraya oturup, diğerleri gibi kafasını yere eğerek o da hazırola geçti.
Sonra parlak ipek giysiler içerisinde ince yüzlü, dişlek mi dişlek, çirkin mi çirkin, 45’lerinde bir kadın ve hemen arkasında, daha sonra nedime olduğunu anladığım yere bakarak yürüyen bir başka kadın geldi. 1’inci sıranın sağ tarafında benim oturacağım yerin pencere kenarına (Daha sonra kral ölünce, inceleyip kim olduğunu bulduğum, BhumibolAdilyadej’in* kızlarından) Prenses ChulabhornWalailak oturdu. Sol tarafın koridoruna da nedime...
Uçak havadayken ve yemek yenirken bütün kafalar daima yere bakıyor. Bir ara Prenses nedimesine seslendi. Nedime iki dizi ve iki avucuyla emekleyerek sağ tarafa geçti. Kafası hep aşağıda, dinledi ve geri geri emekledi. Orta koridora gelip,uçağın kuyruk kısmına bakarken ayağa kalktı.
Doktor olduğunu anladığım kişiye birşeyler söyledi. Güvenlik görevlilerine de birşeyler söyledi. Sonra yerine geri döndü.
Güvenlik görevlilerinden bir tanesi pilot ve Business Class servis alanına emekleyerek gitti, orada Prensesi göremediği noktada ayağa kalktı. Diğer güvenlik görevlisi benim oturduğum koltukla arada boş bırakılan koltuğun olduğu bölümde uçağın arka kısmına bakarak ayakta durdu.
Üçüncüsü, zannederim, diğerlerinin başına birşey gelirse görevi üstlenebilmek amacıyla yerinde kaldı.
Bunları takiben, doktor emekleyerek 1’inci sıranın sağ tarafına doğru gitti. Başını hiç kaldırmadan ve sağ koltuğunun altından geriye, nedimeye doğru bakarak bir şeyler söyledi. Anladığıma göre Prenses’e uzanabilmek için izin istedi. Sonrasında da Prenses’in ayağındaki bir sorun ile ilgilenip, ilaç ve bandaj kullandı. Ayağında diyorum, çünkü Prenses oturduğu pencere koltuğundan ayağını koridor yönüne uzattı.
Hür insanlar ülkesinde Kraliyet Ailesi Kutsal. Dokunmak yasak. Yüzüne bakmak yasak. İzin verilirse, annemin dediği kelimelerle “Dört ayağının üzerinde emekleyerek“ yaklaşabiliyorsun!
* Merhum Kral Bhumibol Adulyadej’e gelince:
XX. Yüzyılda göreve gelip de en uzun süre hükümranlığı devam eden devlet adamı idi. 1927 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde doğmuştu. 1933 yılından itibaren İsviçre’de yaşadı ve eğitim gördü. Hukuk ve Sosyal Bilimler tahsilini de İsviçre’de tamamladı. 1948 yılında İsviçre’de geçirdiği trafik kazasında bir gözünü kaybetti ve bütün hayatını cam bir göz ve yüz felci ile sürdürdü. 2008 yılındaForbes Dergisi 35 Milyar Dolarlık serveti ile dünyanın en zengini olduğunu açıkladı.
Yukarıdaki iletiyi merakla okudum. Bu durumu az çok biliyordum, ama bu kadar katı olduğunu doğrusu bilmiyordum.
Ben de ona, “Tecrüben çok ilginç, soluksuz okudum. Neden durup dururken bunu yazdın, anlamadım” diye cevap verdim.
Kısa bir süre sonra iletime yanıt verdi:
“Oğlum, halinize şükredin, oturun oturduğunuz yerde. Öyle iddialı, radikal laflar etmeyin. Bakın dünyada neler var! Belki de hakkınıza böylesi hayırlı oldu!..”
Düşündüm ne cevap vereyim diye...
Verdim.