Suudiler dünyayı istikrarsızlaştırıyorlar
Bugün antep fıstığının hazing hikayesini yazacaktım.
Ama Boston Globe’da, bence dünyanın en iyi yazarların dan biri olan Stephen Kinzer’in yazısını okuyunca çok beğendim, fikir değiştirdim.
Her gün konuştuğumuz konuya daha geniş ve vizyoner açıdan yaklaşıyor. Size geniş bir özetini sunuyorum.
Yazısının başlığı: “Suudiler dünyayı istikrarsızlaştırıyorlar.”
Amerikan Başkanları bize Suudi Arabistan'ın dostumuz olduğunu ve bize hep iyi dileklerle yaklaştığını söyleyip durdular.
Ne zamanki11 Eylül oldu, Usame bin Ladin dahil19 katilin 4’ü hariç gerisinin Suudi vatandaşı olduğu anlaşıldı, kaygılar başladı!
Ayrıca, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın sekiz yıl once diplomatic kanaldan yazdıkları kaygıları daha da artırdı:
“Dünyadaki sünni terrorist grupların en önemli bağışçıları Suudiler’dir.”
Suudilere pey bir süredir dünyanın en çok müslüman barındıran ülkesi Endonezya’yı radikalleştirmeye çalışıyorlardı. Başarılı olma yolunda epey mesafe kaydettiler.
Endonezya, Jakarta’da kurdukları kısa adı LIPIA Üniversitesi’nde öğrencilere Vahabiliği öğretiyor, üstün gördüğü öğrencileri Suudi Arabistan’a getirip iyice radikalleştirdikten sonar dünyanın bir yerinde, Afganistan, Pakistan, Bosna’da kullanıyor.
250’den fazla yatılı yurtta ve camide cinsiyetler ayrı tutularak, katı kıyafet kuralları uygulanıyor. Müzik, televizyon ve gülmenin yasak olduğu bu beyin yıkama faaliyetlerinde öğrencilere, hırsızlık yapınca el kesmeyi, zina yapınca taş atmayı, aynı cinsiyetteki ilişkileri ve kafirleri ölümle cezandırmayı öğretiyorlar.
Suudiler, çoğunu bizden kazandıkları para ile bizi vuruyor ve global terörü besliyor.
Küresel İslam'I radikalleştirmek için yapılan Suudi kampanyası, dünyayı kana bulayan ve tedirgin eden olayları yavaş ama derinden yürütüyor.
Basın güncel olaylara odaklandığı için çoğu zaman daha önemli ve derin hikayeleri atlıyor!
Gazete tarihçileri bazen İkinci Dünya Savaşı'ndan sonar Afrikalı-Amerikalıların kuzeye doğru "büyük göç"ünü, günlük haber olayından ziyade yavaş bir süreç olduğu için fark etmeyen epic bir hikaye olarak gösteriyor.
Şimdi aynı şey Suudi Arabistan'ın 1.8 milyar Müslümanı 7.yüzyıla çekme yönündeki uzun kampanyası için de geçerlidir. Bunu farkettik ama her gün Mumbai'den Manchester'a kadar etkilerini hissediyoruz.