Bakan Ağbal ve Nabioğlu
Gaziantep Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Mehmet Nabioğlu, son yapılandırma yürürlüğe konduğunda ağır bir demeç vermiş, hatırladığım kadarı ile aşağı yukarı şöyle demişti:
“Biz ödüyoruz, siz niye ödemiyorsunuz? Yapılandırmalar adil değil, haksızlıktır, ayırımcılıktır” demişti. (İsterse Sabah’ın arşivinde kendi demecini okuyabilir!)
O zaman Nabioğlu’nunbu yanlış ve sert değerlendirmesine üzülmüştüm. Saygın bir uzman olduğu için cevap vermeyi yersiz bulmuştum!
Şimdi aynı Nabioğlu konuya olgun, doğru ve akılcı yaklaşıyor. Sabah’ın manşetinde şöyle diyor:
“Borçların yapılandırmasına karşı değiliz, ama yapılandırmaların nedeninin araştırılması gerekiyor. Demek ki yapılandırmaya lüzum hissediliyor. O zaman lüzum hissedilen olayı araştırmak lazım. Esnafın borcunun neden ödeyemediğinin araştırılması lazım. Demek ki, az kazanandan az, çok kazanandan çok ilkesi tam uygulanmıyor. Uygulanmadığı içinde sürekli yapılandırmaya gidiliyor. Bankacılık sisteminin de yeniden ele alınması gerekiyor...”
Başkan Nabioğlu’nun konuya bu şekilde bir bilim adamı gibi yaklaşması, tecrübesini ve titizliğini yansıtıyor.
“İnsanların borcunu neden ödeyemediği araştırılmalı” yorumuyla da Bakan Ağbal’ın demeci ile örtüşüyor.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, yasaları kolaylaştırdıklarını ve yeniden yapılandırmaya ihtiyaç olmayacak halde düzenlediklerini belirterek,“Bunu net söyleyebilirim, bundan sonra artık kimse bir yeniden yapılandırma kanunu beklemesin” diyor.
Bu düzenleme, Bakanlığın bu konuda Nabioğlu gibi düşündüğünü gösteriyor.
3 litre su içme gerçeği…
Elinde su şişesi ile dolaşan o kadar çok insan görüyorum ki…
Günde 3 litre su içmek lazımmış. Çay, kahve su sayılmıyor. Epey önce yazdığım bir yazıda çay ve kahvenin 3 litreye dahil olduğunu söylediğimde, yanıldığımı iddia eden bir sürü insan oldu.
İnsanlar genelde acıkmadıklarında yemezler. Uykuları gelmeyince uyumazlar. Kaşınmadıklarında kaşınmazlar.
Ama susamadıkları halde su içerler…
Bunun nedeni, susamadığı halde su içmenin sağlığa faydalı olduğu inancıdır.
Bu inanç neye dayanıyor?
Yazılarını severek okuduğum Metin Münir, bu konuyu internette araştırmış. Çoğu kuruluş, ‘The Institute of Medicine’ isimli ABD kurumunu kaynak göstererek yetişkin bir erkeğin günde 3 litre, yetişkin bir kadının ise 2,2 litre su içmesini sağlık açısından elzem görüyormuş. Hatta dünyaca ünlü Mayo Clinic bile bu kurumu kaynak göstererek aynı tavsiyede bulunmuş.
Ancak sorun şu ki, ‘The Institute of Medicine’ diye bir kurum veya kuruluş yok!
Münir’in bulduğu bazı saygın konu ile ilgili kuruluşlar, tuz ve potasyum konusunda çok sayıda araştırma olmasına rağmen ne kadar su içilmesi gerektiğine dair yeterli araştırma olmadığını belirtiyorlarmış. Ancak bilimsel temeli olmayan genel bir tavsiyede bulunuyorlarmış:
Kadınlar için 2,7 litre, erkekler için 3,7 litrenin “yeterli bir miktar,” teşkil ettiğidir. Ama bu toplam, şişeden içilmesi gereken su değildir. Tüketilen bütün içecekler ve yiyeceklerdeki su, bu miktara dahildir. (Örneğin, meyve, meyve suyu, çay kahve, yemekteki su.)
Sağlıklı kişilerin neredeyse tamamı susadıklarında su içerek su ihtiyaçlarını yeterli bir biçimde karşılar.
Elinde şişeyle dolaşanların bilmesi gereken bir bilimsel gerçek de var:
Normal koşullar altında vücut, sıvı dengesini kendiliğinden mükemmelen korur. Terleyerek su kaybederseniz vücudunuz size susama duygusu verir. Su içersiniz. Eğer susadığınızdan fazla su içerseniz vücudunuz bunu idrar yoluyla dışarı atar. Vücudun dışarı atma yeteneğini aşan miktardan fazla su alınması halinde kandaki sodyum oranı seyrelir. Hücreler kandaki suyu çekmeye başlar ve bu da hücrelerin kabarmasına neden olur. Bu, Hyponatremia denen ve ender hallerde öldürücü olabilecek bir rahatsızlığa neden olabilir.
Karar sizin, iyi düşünün!