Dünya nereye gidiyor? Önemli!
Yeni nesil tüketici profili için klasik ekonomi teorileri yetersiz kalacak....
ING Bank, geçen haftalarda çalışanlarının ve müşterilerinin katıldığı bir Uluslararası Ticaret Semineri organize etmiş.
Sunum yapanlardan biri de Ludovic Subran, EulerHermes’in baş ekonomisti. Sırp asıllı Monaco vatandaşı, 32 yaşında. Dahi olarak biliniyormuş piyasalarda, çok da esprili, eğlenceli basit bir dilde aktarmış sunumunu. Ekonomi açısından söyledikleri bir tarafa, şu teorisi gerçekten çok etkileyici.
Bizim de gözlemlediğimiz gelişim ve değişimlerdi bunlar ama toparlayıp bu şekilde ifade etmesi çarpıcı. Son derece kafa açıcı. Şunları söylemiş;
Artık klasik ekonomi teorileri yetersiz gelmeye başladı, çünkü dünyadaki tüketicinin profili ve davranış biçimi değişmeye başladı. (18-35 yaş arası) Alışılmışın dışında reaksiyonlar veriyorlar. O yüzden onları algılamadan ekonominin seyrini ve gidişini anlamamız zor. Bu yeni tüketicilerin özellikleri ve yaşam felsefeleri nedir?
Bir bağımlılıkları yok.
Bu yüzden milliyetçilikten uzaklar.
Dünya vatandaşı olmayı hedefliyorlar.
Dinlere ve ideolojilere karşı soğuklar. Ama hayvan haklarına, çevreye, insan haklarına duyarlılar.
Genel olarak aktivistler. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorlar.
Algıları çok açık, çok hızlı öğreniyorlar.
Sabah 9, akşam 5 tipi işlerde çalışmak istemiyorlar. Yaratıcı, yükselen trendi olan, uluslararası işlerle ilgileniyorlar.
Konut alıp hayat boyu ev kredisi ödemek istemiyorlar. Air-bnb gibi ev kiralama sistemleri ile dünyanın her tarafında yaşayabiliyorlar. (Bu sistemin ileride şehir otelciliğini bitireceği konuşuluyormuş bu arada. Çok daha makul fiyatlarda Paris’in göbeğinde bir evde kalabiliyorsunuz)
Evlenip tek bir kişi ile ömür geçirmeye sıcak bakmıyorlar. Evlenirlerse de uzun sürmüyor, bir kaç yılda boşanıyorlar.
Çocuk sahibi olmaya da sıcak bakmıyorlar. Daha ileri yaşlarda, belki bir çocuk.
Lüks araba alıp borç ödemek istemiyorlar. Bu sistem hantal geliyor onlara. Duruma göre bisiklet, motosiklet, taksi ve metroyu tercih ediyorlar.
Haute Coutere denilen lüks giyime de bakış açıları farklı. İmkanları olsa bile bu markalara büyük paralar harcamak istemiyorlar. Onun yerine şık, spor, rahat kıyafetleri seçiyorlar. Slogan ‘Ulaşılabilir Lüks’(Geçenlerde haber olmuştu üst sınıf markası Balmain, H&M için uygun fiyatlı koleksiyon hazırladı. Çünkü pahalı ürün satan markaların satışlarında düşüş varmış ve daha geniş kesimlere mal satmak istiyorlarmış. Muhtemelen yok olma tehdidi ile karşı karşıyalar.)
Teknolojiye ve iletişime sınırsız para harcayabiliyorlar, çünkü bu onlar için özgürlük demek.
Konuta, arabaya, lüks giyime para harcamak yerine eğlenceye, yeme-içmeye ve seyahate para harcıyorlar.
Bir kaç yıl çok çalışırlarsa sonraki bir iki yılı dünyayı gezmek için para ayırmayı hedefliyorlar.
Emekli olarak ve konut alarak güvence sağlamakla ilgilenmiyorlar.
Bunun yerine yükselen trendi olan işlerde yaratıcı buluşlar ve işler yaparak hayatları boyunca yetecek paraları kazanmayı hedefliyorlar. (Bir aile dostumuzun oğlu 20 yaşında ABD’de okurken beyazperde.com’u kurdu ve o yaşta siteyi 3 milyon dolara sattı. Şimdi dünyayı geziyor.)
Anı yaşıyorlar.
Tasarruf yapmıyorlar.
Yani kısacası hayatlarını ev, araba, okul taksitlerine gömmeyi istemiyorlar. Dolayısıyla genel ekonomi kuramlarında geçen “şu koşullar gerçekleşirse tasarrufa ya da tüketime yönelme olur” gibi teoriler işlememeye başlıyor. Çünkü tüketici profili değişiyor. Dünya ekonomisinde durgunluk baş gösteriyor. Klasik tüketim düşüyor. İlerde bu konuda yazılan teorilerin Nobel Ekonomi Ödülü alacağı söyleniyor.
Yukarda bahsedilen profil, Gezi olaylarında ortaya çıkan ve hepimize “bunlar da kim” sorusunu sorduran gençlerin profili aslında. Daha fazla özgürlük talep ediyorlar.
Futbol dünyası bu sorunu çözmeli
Gaziantepspor kimin takımı?
Bizim takımımız, Gaziantep’in takımı.
Bu takıma artık İbrahim Kızıl’ın takımı diye tavır alan olursa yanlış yapar.
Gaziantepspor hasım değil, bizim öz kendi takımız. Başından kötü olaylar geçmiştir, talihsiz olaylar olmuştur, gırtlağına kadar borca batmıştır vsvs. Ama Kırmızı-Siyah formalı Gaziantepspor bizim öz varlığımızdır.
Gaziantepspor’un futbolcuları perişan, meydanda hiçbir varlık yok, para-pul yok...
Futbolun tarihinde görülmedik bir eylem yapılıyor, Gaziantepsporlu futbolcular sırtlarını yönetime dönüyor, dikkatleri üzerlerine çekerek sorunlarının çözülmesini bekliyorlar. Hem de ilginç ve masum bir eylemle..
Futbol dünyası bu eyleme sessiz kalmamalı.
Eski yönetim mahkemeye verilmeli. Burası Patagonya değil, bu sorunu çözerek, Gaziantepspor’u dışlayarak değil, bütün ülkeye, hatta dünyaya örnek olmalıyız.
DIESEL
Yılda 2 milyar Euro ciro yapan Diesel markası İtalya’da doğdu. Bütün dünyada yüzlerce mağazası var.
Prestijli denim kot giyim deyince akla gelen ilk markalardan birisi. Biraz pahalı ama çok şık koleksiyona sahip bir moda ve tasarım firması.
Napalım yani bize ne derseniz hemşehrimizi üzersiniz!
Anlatılan doğru mu bilemem ama Diesel’in önemli ortaklarından birisi Antepliymiş.
Bunu söyleyene, “Kim bu Antepli”diye sordum.
Tümısrarıma ragmen, “Sonra söylerim” dedi…
Merakla bekliyorum...