İki yüzlü
Yüz nakli ameliyatını merakla izliyorum.
Ameliyatı gerçekleştiren ekibin mutlaka başarılı olacağını bildiğim için sevinç ve gurur duyuyorum ama biraz da içimi hınzırlık kaplıyor!
***
İnsanın yüzüne yeni bir yüz nakil etmek, bu nasıl bir teknoloji ve maharet gerektirir, biraz zor hayal ediyorum.
Bu başarılı operasyonu kendi doktorlarımızın yapması, bütün dünyanın dikkatinin üzerimizde olması beni daha da duygusallaştırıyor.
İlk kalp transplantasyonu, yani nakli 2 Aralık 1967 yılında Dr. Christian Barnard tarafından Güney Afrika’nın Cape Town kentinde yapılmıştı.
Ben o tarihte Londra’da öğrenciydim. Dr. Barnard kalp naklini gerçekleştirdikten hemen sonra, o sıralar dünyanın en iyi hekimlerinin yer aldığı ‘Kalp Vakfı’ tarafından Londra’ya davet edildi. O da hemen geldi. Ne de olsa bütün dünyanın konuştuğu, merak ettiği bir insandı.
***
Aman Allahım, önce gazetelerde, sonra televizyonda adamı kepaze ettiler!
Yaptığı işin ‘çok ahlaksız’ bir iş olduğunu, moral değerlere hiç değer vermediğini, insan hayatını hiçe sayan utanmaz, sahtekar bir adam olduğunu suratına söylediler!
O hiç efendiliğini bozmadı. Hep, bunun bir başlangıç olduğunu, doktorların kıskanmaması gerektiğini, gelecekte bu tip nakillerin sıradan olacağını, bunu anlamaları gerektiğini sakin ve sabırlı anlatıp durdu.
***
Benim o zamanki değerlendirmem, dünyanın bir numaralı sağlık merkezi olan Londra dururken, bu işin Cape Town’da yapılması ünlü ve asil doktorları çok kızdırmıştı. O zamanlar ‘Harley Street/Caddesi’nde dünyanın en ünlü doktorlarının muayenehaneleri vardı. Ultra zenginler, Kralllar. Sultanlar hep oraya gelirlerdi. Ahlaktan, utanmazlıktan, sahtekarlıktan sözediyorlardı ama asıl neden kıskanıyorlardı.
Kalbi yenilenen adamcağız da 18 gün sonra vefat edince, haliyle kıskanç doktorların hepsi neredeyse bayram etmişti.
Aradan tam 45 yıl geçti, neredeyse yarım asır...
Bugün durum çok farklı.
Kalp nakli artık sıradan operasyon haline geldi, yeter ki donör bulunsun.
Johs Hopkins’in sitesine girdim, kalp nakli yapılanların yüzde doksanı ayağa kalkıyor. Daha birkaç ay önce toplanan ‘Canadian Cardiovascular Congress/Kalb Kongresi’nde açıklanan istatistikler çok çarpıcı.
25 yıl öncesinden bu tarafa yapılan kalp nakillerinde durum şu:
1 yıl yaşayan yüzde 86
5 yıl yaşayan yüzde 75
10 yıl yaşayan yüzde 62
15 yıl yaşayan yüzde 47
20 yıl yaşayan yüzde 36
Şimdi, bu dehşet güzel rakamları çeyrek asrın rakamları olarak düşünmelisiniz. Yani, bugünden on yıl sonrasını düşünün, yüzdeler çok artacaktır.
Yüz naklini bu duygularla yorumladım hep.
Antalya’da yapılan bu önemli operasyonu dünya nasıl karşılayacak derseniz, cevabı hazır!
Alkışlayanlar da olacaktır, kıskançlıktan abuk sabuk açıklamalar yapanlar da çıkacaktır. Ama, kalbin tecrübesini düşünerek, yüz nakli belki de kısa bir zaman dilimi sonrasında sıradan hale gelecektir.
Nasıl çeyrek asır sonra Dr. Christian Barnard’ı minnet duyguları ile anıyorsak, Prof. Dr. Ömer Özkan da aynı şekilde nesiller boyunca minnet ve gururla anılacaktır.
Yazımın başında, hınzır duygulardan bahsetmiştim. Onu da anlatmamak olmaz!
Yüz nakli genelde yanık, kimyasal maddelere maruz kalma gibi sebeplerden deforme olan yüzlere yapılıyor.
Ama hiç şüpheniz olmasın, bu nakillerde sıradan hale gelince, yüz nakli yalnız deforme suratlara değil, astarsız suratlara da yapılacaktır!
Yüzsüzler, hele de paralıysa mutlaka kendilerine plastik cerrahlara yeni bir yüz naklettirip, eskiyene kadar kullanacaklardır.
Belli mi olur, az eziyetli bir operasyon haline gelirse, ikinciden sonra üçüncüyü de naklettirebilirler.
Şaka söylemiyorum, benim tanıdığım bazı adamlar var, çok pahalı olmazsa hemen yenisini naklettirebilir!