Siyaset başka bir şeydir…
"Üzülmek, yarının sıkıntısından bir şey eksiltmez, sadece bugünün gücünü tüketir." A.J. Cronin
Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Ecevit’in yüzüne fırlattığı anayasa kitapçığının nedenini öğrenince neredeyse küçük dilimi yutacaktım, çok üzüldüm.
Anayasa fırlatma olayının ardından Türkiye büyük bir krize girdi.
Borsa yüzde 14.6 düştü, repo faizleri yüzde 760'a fırladı, 7.6 milyar dolarlık döviz çıkışı oldu. 510 bin kişi daha işsiz kaldı.
10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 16 yıl sonra Anayasa kitapçığını neden fırlattığını, gazeteci Emin Özgönül’e şöyle açıkladı:
“Sayın Ecevit 2 kez bana gelip Fazilet'in kapatılmamasını ve Anayasa Mahkemesi (AYM) üyelerine telkinde bulunmamı istedi, ikisinde de reddettim ve aramızda büyük gerginlik oldu. Bu gerginlik sürerken, Anayasa kitapçığı olayı yaşandı. Asıl neden, Ecevit'in FP konusundaki isteğiydi.”
Pes doğrusu!
Saygın bir ülkenin, saygın Cumhurbaşkanı, saygın Başbakanı’nın suratına değil anayasa kitapçığı hiçbir şey fırlatamaz! Nokta!
Çok ayıp!
Hayatı boyunça hakimlikten başka bir şey yapmamış, hiçbir sosyal yaşantısı olmamış, siyasi tecrübesi bulunmayan bir insanı birkaç dakikanın içinde Cumhurbaşkanı yaparsanız, böyle olaylarla karşılaşmanız sürpriz olmaz.
Üstelik o sıralar partiler arası anlaşmada sıkıntı yaşandığı için Cumhurbaşkanı bir türlü seçilemezken Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’i bizzat Ecevit önerdi ve seçilmesi için ağırlığını koydu. Nokta!
Örneğin Almanya’da, cumhurbaşkanları siyasilerden seçiliyor. Yüksek yargı kurumlarından veya benzeri kurumlardan değil!..
Gerçi artık yeni sistemimizde bu zaten söz konusu bile olmayacak.
‘Yerli ve milli’ araba ve Almanların VW’sı…
‘Yerli ve milli’ araç fikri kulağa hoş geliyor, insanın egosunu okşuyor.
Ancak kazın ayağı pek öyle değil gibime geliyor!
Yetkin kişiler bu projenin maliyetleri ve kapasitesi konusunda kaygıları olduğunu açıklıyorlar. En az 10 milyar dolarlık bir maliyetten söz ediyorlar.
Bu kadar bir kaynak yaratabiliyorsak, daralan bir pazar yerine daha başka, katma değeri yüksek yani inovativ konulara eğilsek ülkemiz açısından daha iyi olmaz mı?
Endişem, bu projenin ‘köprü’ olayını andırır olması!
Şimdi yatırımcılara bir sürü teşvikler ve uygun krediler verilecek, kolaylıklar sağlanacak. Belki de ‘köprü’de olduğu gibi ‘satış’ garantisi de verilecek. Peki, ya satılmazsa!
Benim aklıma iyi bildiğim başka bir konu geliyor.
Almanlar’ın, Avrupa’nın en çok satan arabasını bilirsiniz, Volkswagen!
Almanca ‘volks’ halk demektir, ‘wagen’ da araba!
Yani ‘Halkın arabası’…
Almanya’da zamanın Başkanı hep hayalinde canlandırdığı böyle bir ‘Halk arabası’nın yapımını uygun bulduğu bir vakitte (1937) emretmiş ve ortaya bugünün devi, en çok sevilen markası çıkmıştır.
Türkiye’ye en çok, açık ara, ithal edilen araba VW’dır. Siz bakmayın Gaziantep’te az olduğuna, buradaki yetkili satıcısı çok pasif, oysa diğer illerde en çok satan Avrupalı VW.
Bir de…
‘Yerli ve milli’ araba işinde Konukoğlu da vardı ve istekliydi.
Ama bir şartları vardı: Yabancı ortak da olacak!
Açıklanan 5 ismin içinde olmadıklarına göre, demek ki istemediler.
Konukoğlu yabancı ortak konusunda çok deneyimli. Bu işi en iyi bilenlerden.
İnegöl’deki İSKO, Oxford sözlüğüne de girmiş, kendi inovasyonları ‘jeggings’ teknolojisi ile denim kumaş üreten dünyanın en büyük kuruluşu. Yabancı ortakları ünlü bir İtalyan firma.
Yani, bu şartlarda doğru karar verdiklerini düşünüyorum.