Çevre

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Yaşam süreci içinde bir çok konuya duyarlı davranırız amma, konu hakkında detaylı bilgimiz olmadığından her konuda olur olmaz fikir beyan ederiz. Geçtiğimiz aylarda gittiğim iş seyahatlerimde bilhassa Istanbul şehrinde araç kullanmamaya gayret etmekteyim. Bu nedenle trafik içinde yaya olarak kat ettiğim yollarda şehrin çarpıklıkları gözüme hatta kulağıma takılmakta. Şehirde siz yürürken neye dikkat edersiniz bilmiyorum, amma benim yolda yürürken karşı yönden gelen taksi ve dolmuşların bana korna çalmalarını kabul edemiyorum. Ters yönde yürümekte olan bir insana, nasıl bir zihniyettir, korna ile yolda yürüyen vatandaşı müşteri arama adına rahatsız edilmesini kabul etmek mümkün değil.
Durumu en üst makam olarak İçişleri Bakanına, Çevre Bakanına birer dilekçe ile yazıp, derdimi anlatmaya çalıştım. Benim olayları kelimelerle ifade edebilme yeteneğimin olduğunu düşünerek yazmış olduğum dilekçeyi bütün ilgililere gönderdim. Dört ayrı birimden almış olduğum yazıları sizlere aktarmak istemiyorum fakat, ülkemdeki yetki ve görev karmaşası olduğunu anlatan bu yazılardan sizlere bahsetmek istiyorum.
Benim gönderdiğim yazıdaki konu ile ilgilenilmesi için İstanbul Valiliği, İl Çevre Müdürlüğüne aktarmış. O kadar basit bir yazı ile aktarmışki sanki Sayın Valimiz Istanbul’da yaşamamakta, bir başka kentte ikamet etmekte olduğunu sanırsınız. Sayın Valimize ‘’Evinizin bir penceresini açıpta Istanbul’u Orhan Veli gibi bir dinleyin’’ diye yüzüne haykırmak geliyor içimden. Hemen Vali yardımcısını aradım Erol beyi. Kendisine durumu izah ettim. ‘’ Bakın siz Istanbul’da yaşamıyorsanız benim söyliyeceğim sözüm yok, amma Istanbul için sorumluluğunuz olması gerekir’’ dedim. ‘’ Gerekli talimatları verdim başka ne istiyorsunuz ‘’ demezmi.
Koskoca bir Istanbul’da bir tek kornanın bile çalınmadığı, hatta kornaların kablolarının çıkartılmış olduğu günleri hatırlarım. Vali yardımcısına sadece vapurların acı düdüklerinin yırttığı sessizlikler içinde yaşanan Istanbul’u hatırladığımı da söyledim. Bu konu kendisini pek fazla ilgilendirmediğini beyan etti.
Ertesi günü bir mektup aldım Çevre İl Müdürlüğünden tam iki cümlelik. Topu Istanbul İl Emniyet Müdürlüğüne atan bir yazı. İl Müdürü Prof.Dr. Mehmet Emin bey, oda sanki Istanbul’da yaşamamakta olduğunu ifade eden bir yazısını aynen aktarıyorum: ‘’Metin Atamer’in ilgi yazısında Istanbulda çalışan minibüslerin korna çalarak gürültü oluşturdukları bahsedilmekte gerekli denetimlerin yapılması ‘’ denmekte. Istanbulun neresinde yaşadığını bilmediğim bu yetkilinin ‘’Bu Şehri Istanbul’da’’ yaşamadığını düşünmekteyim. Kendisi bu durumdan hiç rahatsız değilde bir tek benmi rahatsızım diye kendimden şüphe etmeye başladım.
Bir kaç gün sonra Istanbul Emniyet Müdürlüğünden bir mektup aldım. Bu mektup gerçekten ülkemde ne kadar gevşek bir idare olduğunu ortaya koymakta. Emniyet Müdürlüğü 2918 Sayılı Kanun’a dayanarak ‘’Ses, gürültü ve buna benzer hususlarda kanuna aykırı davranışlarda bulunan 4000 kişiye ceza uyguladıklarını” ifade eden bir yazı olmaktan ileriye gitmemekte. Mühim olan kaç adet ceza kesildiğinden ziyade, korna ile gürültü üretilmesinin önüne nasıl geçeceklerini ifade eden bir yazı beklemekteydim.
Umutsuzca Istanbul Emniyet müdürlüğünden yetkili Murat Şengün’ü aradım. ‘’Bizim görevimiz cezayı uygulamak ‘’ diye konuya hiç sahip çıkmadığını üzülerek izledim. Aynı hafta bu sefer Istanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Dairesinden bir yazı aldım. İşte gelen yazı bu şehirdeki komediyi ortaya koymaktaydı. Yazıda benim mevcut şikayetim ile ilgili 2872 Sayılı Kanun’dan bahsetmekteydi. Ya Istanbul Emniyet Müdürlüğü bu kanundan haberi yoktu, yahut Belediye Çevre Koruma Dairesi 2918 Sayılı Kanun’dan haberi yoktu. Her halde her ikiside bir birinden haberi yoktu.
Çevre kanununda 26’ıncı maddesinin c. fıkrasında araçlarda egzos susturucuların çıkarılmasını ve aracın mevcut kornasının değiştirilmesini yasaklamakta. ç maddesinde ise ‘’Zorunlu haller dışında korna veya ses çıkaran başka cihaz çalınması yasaktır‘’ denilmekte. Denetleme Bilgi verme yükümlülüğü konusu madde 12 ile Çevre Bakanlığı yetkili kılınmış, fakat ceza uygulama hükmü bulunmamakta. Yasada, ‘’Bu görev Bakanlığın uygun göreceği kurum ve kuruluşlara devredilir ‘’ denilmekte. Yetki devrinde ise Bakanlık hangi şehirde hangi kurumu görevli kıldığından kurum veya kuruluşlar haberdar olmadığını düşünmekteyim. Bu şehirde yukarıdaki kanunun yasakladığı her konuya uymayan onbinlerce örnek göstermek basit, aramanıza gerek yok. Bir Ülkede Devletin varlığını, böyle kanunlara kaç kişinin uyduğu oranla hissedersiniz.
Benim anladığım, bir ülke kadar büyük olan bu şehri Istanbul’un ne sahibi bulunmakta ne de bir kuruluş sahip çıkmakta. Hani derler ya ‘’Devenin hörgücü neden eğri ‘’ diye, bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.


Çevre