A la
Piramit kültürünü anlamanın bir yolu o piramidi birkaç kez dikkatlice gözlemlemekten geçiyor. Ben aynı endüstri dalında yer alan üç sanal piramit gözlemimi bitiştiriyorum - Frenk usulü Alafranga, Türk usulü Alaturka ve Amerikan usulü A la Amerikan.
Alafranga -
La Kazık adlı lüks bir Fransız lokantasına gidiyorum. Dış kapıda bir kişi beni önce bir süzüp cebi paralı müşteri olduğuma kanaat getirdikten sonra kapıyı açıyor. İçeri girip, geçkince berbat makyajlı bir madamın mumya gibi oturduğu vestiyere paltomu bırakıyorum. Şık giyimli bir maitre d’hotel beni antrede karşılıyor. Yerime oturttuktan sonra bana hizmet edecek servis ve şarap garsonunu tanıtıyor, saygı ile iyi bir akşam geçirmemi diliyor
Kaç kişi görüyorum? - Kapıdaki bodyguard bir, madama iki, Maitre üç, servis garsonu dört, şarap uzmanı beş. Görünmeyen, arkada çalışan, en az yirmi beş kişi daha var.
Alaturka -
Meşhur köşe başında mukim Bufalo kebapçısına gidiyorum. “Abi, hoş geldin” diye kaldırımdan müşteri kaldırmak işleviyle görevli çığırtkan, beni kaldırımın ortasında kapıyor. İçeride siyah elbisesi ve kravatından şef olduğunu tahmin ettiğim birisi bana lütfen yer gösteriyor. Sevimsiz bir garson derhal başınıza dikiliyor – “Ne yiyeceksiniz?” Siparişleri masaya kadar garson servis yapsın diye getiren çocuk yaşta bir komi şaşkın, bir o masa, bir bu masa, bir mutfak etrafta koşturuyor. Patron hesap kaçmasın diye kasaya çöreklenmiş gözleri fıldır fıldır etrafı süzüyor. Garson verdiğim bahşişin şişkinliğine orantılı uğurlama yapıyor.
Kaç kişi görüyorum? – Kaldırım fedaisi, bir; şef, iki; garson, üç; komi, dört; patron, beş. Görünmeyen, arkada çalışan, en az yirmi beş otuz kişi daha var.
A la Amerikan -
Yol üstündeki üzerinde ışıklı tabela ile Diner yazan lokantaya dalıyorum. Beni, ayağında hemşirelerin kullandığı cinsten rahat bir beyaz ayakkabı giymiş tertemiz üniforması içindeki en az 60lık bir hanım karşılıyor. Yer gösteriyor. Mönüyü elime tutuşturuyor. Birkaç dakika içinde elinde soğuk bir bardak suyla geri gelip soruyor – “Siparişini vermeye hazır mısınız?” Bu arada yemeklerle ilgili tavsiyesini söylemekten de geri kalmıyor. Siparişi alır almaz kaç dakikada servis yapacağını söyleyip kayboluyor. Siparişi hemen arkada yüksekçe bir banko ardında sadece kafası görünen bir aşçıya veriyor. Ben yemeğin gelmesinin beklerken madam diğer masalara hizmet ediyor. Söylediği zamanda yemeği önümü bırakıp beni uyarıyor –“Tabaklar sıcaktır, dikkat et.” Yemek bitiminde boşları alıyor, hesabı getiriyor, kasadan tahsilâtı yapıp fişimi getiriyor. Bahşişini bırakıp çıkarken mekanik gülücükle bezenmiş bir yüzle beni uğurluyor ve hatırlatıyor – “Gene bekleriz!”
Kaç kişi görüyorum? – Becerikli kadın bir, arkada aşçı iki. Belki de bir bulaşık makinesi..
Gizli ve açık işsizlerin kulakları çınlasın.