Altı patlar
Kovboylar için en etkili ve tek davranış biçimi kendine özgü davranışlarıyla kovboyculuk.
Kovboy her sorunu altı patlarla ateş edip çözüyor. Tek başına çalışıyor. Kendi kendilerine - en iyisini onlar bildiği için - yetiyor, güçlü. Bulundukları çevrenin ve etraftaki insanların sahibi gibi davranıyor. Sorun ne olursa olsun zorla, irade veya korkutma güçleri ile başkalarını sindirerek çözüyor. Takım çalışmasını, açık iletişimi, kadınları hor görüyor. “Biz,” üçüncü çoğul şahıs yerine “Ben,” birinci tekil şahıs kullanıyor. Zaman zaman kısa vadeli çıkar birliğe yönelik olarak diğer kovboylarla bir araya gelseler dahi iş bitince yolları ayrılıyor. Şarkıları bile “Ben yalnız bir kovboyum” dizesi ile başlıyor. Kovboy ucuz konuşma yapıyor; esas oğlanlığı kimselere bırakmıyor. Beyaz şapkalı kovboylar beyaz perdede görününce alkış ile ödüllendiriliyor, siyah şapkalılar protesto sesleriyle cezalandırılıyor. Salaş meyhaneye adımlarını atınca herkes sessizliğe bürünüyor, yer açıyor, kovboyun ne istediğini anlamaya çalışmadan en kısa yoldan kendini dışarı atmanın yolunu arıyor.
Kısaca, kovboyların tartışılmaz üstünlüğü herkesçe malum. Günümüzde kovboylar artık meralarda, derme çatma kasabalar, meyhane ve hanlarda değil vahşi batının law and order denilen yasa ve düzen ile medenileşmesi sayesinde modern sosyal yaşantıya ayak uydurarak günlük yaşantımızda ve yönetici olarak sanal piramitlerde cirit atıyor. Kravat takıyor, giyimde en son modayı izliyor, dünyayı dolaşıyor, batılı yakın dostları ile sık sık istişarelerde bulunuyor, bilgisi olmadığı halde üstün fikir üretme yeteneklerinden dolayı en kestirme çözümleri ayaklarımızın önüne sunuyorlar.
Bizim gibi ülkelerde yönetici kovboylar dış görünüşte modern olsalar bile dış görünüşü ile iç görünüşünü paralel değiştiren batı kovboyları ile irtibatları fiziki - dış görünüş-boyutlarda kaldığı ve zihni boyutlara erişemediği için hala kovboyculukları ile 21. yüzyılda da alın yazımız olmayı sürdürüyorlar.
Yönetici kovboylar, çoğu kez çalışan (ast) davranışlarının değiştirilmesinin çok zor olduğu ve insanların ne gördüyse onu yapacakları hakkında kendilerini mazur gösterecek derin ve kesin bir kanaate sahip oluyorlar. Onlara göre çalışan davranışlarının kök nedeni, yönetici kovboyların davranış biçimleri değil, çalışanların aile kültürü, yaşantı tarzı ve görgüsü.
Bunlar da değişemeyeceğine göre yönetici kovboylar için çalışanlarla uğraşmak gereksiz zaman kaybı oluyor. Çalışanların bir kuruluşta yaşadıkları negatif duygular ve deneyimler davranışlarını etkiliyor. Astlarda negatif duyguları oluşturan nedenlerin köküne inildiğinde -hangi duyguların hangi davranışa yol açtığı saptandığında - bunları ortadan kaldıracak hiç olmaz ise azaltacak yolların keşfi ve uygulanması mümkün olabiliyor.
Çalışanların davranışlarını kovboy yöneticiler gibi "Hamuru böyle, ne yapayım,” diyerek altı patlarla çözülecek seviyeye veya öbür tarafa göndermek tam anlamıyla kovboyculuğa yakışıyor. Kovboylar, çoğu kez önce altı patları ile korkutarak sonra öbür tarafa gönderiyor, zaman zaman da hiç ıslah olmayacaklar için her ihtimale karşı önce öbür tarafa gönderiyor, otoritesini sağlıyor, diğerlerine iyi ve kalıcı örnek oluyor, diğerleri başlarına geleceklerini peşinen biliyorlar.
Diğer çözümler aklına gelmediği için de kovboy yöneticiler zaman içinde başkalarına layık gördükleri akıbete uğruyorlar - daha güçlü biri çıkıp onları önce korkutuyor sonra gözünü kırpmadan öbür tarafa gönderiyor veya kesin çözümü daha baştan tatbik ediyor - ibreti âlem olsun diye önce öbür tarafa gönderiyor sonra duruma bakıyor. Her ne olursa olsun kovboyculuk ruhu daha uzun süre devam edeceğe benziyor, bir kovboy sahne alıyor bir diğeri toz duman içinde kaybolup gidiyor.
Aynı şeyler Tarzanlık ruhu ve Tarzan için de geçerli değil mi?