Değişimi kim yapar?
Yön verme insanları etkileyerek davranış değişikliğine yol açmak anlamına geliyor. Peki, bu değişikliğe kim yol açıyor?
Zil asalım!
Günlerden bir gün, fareler kedinin kovalamasından, onları köşeye kıstırıp yemesinden, ansızın karşılarına çıkıp yüreklerinin ağızlarına getirmesinden bıkıp usanırlar. “Hele bir araya gelelim bir beyin fırtınası yapalım, konu artık dayanılmaz hale geldi,” diye bayrak açarlar.
Toplanıp, en yaşlı farenin başkanlığında konuşmaya başlarlar. Değişik fikirler çıkar, herkes dişe dokunur bir şeyler söylensin diye beklerken, küçük fare ortaya atılır - “Eğer, kedinin geldiğini öğrenmek istiyorsak onun boynuna bir çıngırak asalım, böylece geldiğini duyarız tedbirimizi alırız.”
Tüm katılımcı fareler bu fikri çok beğenip, hep birlikte uzun uzadıya alkışlarlar. Alkış bitince toplantıyı idare eden güngörmüş fare söz alır ve konuşur - “Muhteşem bir öneri, pek de beğendim. Sorunu çözdük. Şimdi sıra çıngırağı kedinin boynuna kim asacak? sorusunu cevaplamaya geldi.”
Bazı işleri önermek kolay, yapmak ise çok zor olabiliyor.
İnsanları etkileme için önce güç kavramını anlamak gerekiyor. Hangi güç kaynakları var, hangileri nasıl ve ne zaman kullanılıyor. Her birinin yöntemleri farklı, her birinin kullanım yeri farklı, bilinçlendirme, anlaşılma, akılda kalma (saklanma) ve kullanım etkenlik araçları farklı. Mevkiden kaynaklanan güç, bilgi, tecrübeden kaynaklanan güç, karizma gücü, cezalandırma – ödüllendirme gücü yöneticilerin kullanabilecekleri başlıca güçler.
Ben, kas gücünün bilgi, büyüleyici özellik, mevki gücünden çok daha etkili olduğuna sayısız örnek verebilecek kadar zengin bir görgüye sahip olduğumu sanıyorum..