Aklı mı fazla?
Re-organizasyon çalışmalarda yol göstermek üzere birkaç danışman firma ile görüş talimatı alıyorum.
Akıl satıcılığı, danışmanlığı daha önceleri de müşavirlik adıyla bilinen işin bence daha iyi ifade eden bir deyim. Danışman deyince aklıma önce etrafı yoklayan sonra elini ateşe sokmadan akıl veren kişi geliyor.
Yöneticilik, ecirlik, liderlikten sonra danışmanlığı da mercek altına alıyorum; zira beşi bir yerde içinde önemli bir açığı kapatıyor. Akıl satıcılığı endüstrisinin iş hacmi, bizim ülkemizin ölçülerine göre, akıllara sığamayacak kadar büyük. Özellikle yurt dışında isim yapmış bazı akıl satıcı kuruluşların iki şirket birleşmesi işlemlerinden milyarlarca dolar akıl verme ücreti almaları yadırganmıyor. Bizim gibi fakir yörelerde bu paralar söz konusu olmaz sanılsa bile yabancı isimli akıl satıcıları, yerli isimli akıl satıcılarına göre daha yüksek ücret alıyorlar. Hele yabancı sermayeli kuruluşlar “Alın teriyle kazandığımız paracıklarımız yerlilere (onlara göre yabancılara) gitmesin,” diye hep yabancı akıl satıcı kuruluşlara iş yaptırıyor. Kocaman kamu kuruluşlarımız bile el âlem akıl satıcılarına meftun.
Danışma sözcüğü, akıl alma, fikir edinme, seçenek sorma, bilgilenme sözcükleri ile eş anlamlı. Danışmanlık bu sanal işleri yerine getirme işine verilen ad. Akıl satıcısı piramitlerde mukim yönetici, lider, ecirlere istenen konularda bilgi, tecrübe, deneyim, tecrübelerini aktarır, önerilerde bulunur. Uygulama sorumluluğu piramidin emir komuta zincirindeki sorumlulara aittir.
Danışmanların akıllarının çok olduğu sanılır, bilinmeyeni bildikleri düşünülür. Danışmanlık bizim ülkemizde hak ettiği şöhretin yüksek mertebelerine pek ulaşamamıştır zira her tarafından akıl akan insanların bıkmadan usanmadan sebil (kutsal günlerde tanrı rızası için dağıtılan su) gibi akıl dağıttığı yerlerde, akıl satmak tutulacak pek akıllı bir olmasa gerek!!!