Dinlemenin bedeli...
“Dinlemeyi severim. Dikkatle dinlemekten çok şey öğrendim. İnsanların çoğu asla dinlemez.” Ernest Hemingway
Dinlemenin sözlük anlamı kulak vermek. Kulak sözünün yanına gelecek olan sözcük anlamı çok değiştirebiliyor. Kulak vermekten kulak vermeye fark olduğunu hepimiz biliyoruz. Kulak vermek olduğu gibi kulak kabartmak da bir dinleme şekli. Bir yerde okumuştum dinlemenin bedeli varmış ve hesabı basitmiş, bir sonraki adım için her adımın yarısını alacakmışız; hazım ancak böyle gerçekleşebiliyormuş –
Dinlemenin bedeli...
Bir kişinin 15 dakika “dinlediğini hatırlaması” için 30 dakika “dinlediğinin içeriğine inanması”; 30 dakika “dinlediğinin içeriğine inanması” için, 60 dakika “dinlediğini anlaması”; 60 dakika “dinlediğini anlaması” için, 2 saat “gerçekten dinlemesi”; 2 saat “gerçekten dinlemesi” için 4 saat “dinlediğini duyması” ve 4 saat “dinlediğini duyması” için de 8 saatini “dinlemeye harcaması” gerekiyor. Bu hesaba göre günde 15 dakikalık ‘anlama’ için 8 saat “dinleme” yapmak gerekiyor. Verim sadece yüzde 3 kadar...
Bu ince hesaba kulak verilse fena olmayacak galiba...
Araştırmacılar sözel iletişimin yüzde 75'inin yanlış anlaşıldığı, dikkat edilmediği veya kolayca unutulduğunu tahmin ediyorlar.
Birisi konuştuktan, hemen sonra vasat bir dinleyici söylenenin yarısını hatırlarmış, konuşmayı izleyen sekiz saat içinde konuşulanın üçte biri ile yarısı hatırlanırmış, 24 saat içinde ise ilk konuşulanın sadece yüzde 20'si akılda kalır, yüzde 80'i unutulurmuş.
Aksini iddia edenler hemen bir deneme yapabilir.