Tiryakilik
Stephen Covey sahneye çıktı. Herkese hitaben “Gözünüzü kapayın ve sağ elinizle kuzeyi işaret edin,” dedi.[i] Herkes gözünü yarı kapayıp, etrafı tarassut ederek sağ eliyle kuzey sandığı yöne doğru işaret etti. Covey herkese gözlerini açtırdı. Elinde tuttuğu pusulasını sahnenin ortasına yerleştirilmiş projeksiyon makinesinin üstüne yavaşça koydu ve perdeye yansıyan görüntüye baktı. Bunlar olurken, bir kaç delikanlı yönetici çaktırmadan kolunu konuşmacının gösterdiği doğru yöne gelecek şekilde etrafa çaktırmadan düzeltmeye çalıştı.
Pusulaya göre gerçek kuzeyi Covey kendi eliyle gösterdi. Salondakilerin çoğu kuzeyin yerini bilememişti. Salonda bir homurtu yükseldi. Gerçek gözüne sokulmasına rağmen sonucu kuşku ile karşılayanlar, yenilgiyi kabullenemeyenler, ya da sekiz yüz dolar ödeyerek veya birisine ödettirerek seyretmeye geldikleri bir Amerikalının kendilerini faka bastırmasını kendine yediremeyenler homurdanıyor veya yanındakine hayretle bir şeyler mırıldanıyordu. Covey, alışık olsa gerek, birkaç saniye duraksayıp hararetli tartışmaya başlamak üzere olanların sakinleşmesini bekledi. Covey, zoru başarmış, çoğunluğu emin olduğu sandığı bir şey konusunda yanılabileceğini göstermişti.
Yaşantımızı saat mi yoksa pusula mı idare ediyor? Kimimizi zaman, kimimiz pusula yönetiyor. Doğrusu her ikisi de olmalı. Stephen Covey son üç dört yılda bizde de meşhur olan önem - acillik matrisinde bunu çok iyi ifade ediyor. Hangi işleriniz çok öncelikli hangileri az öncelikli belirleyiniz diyor. Daha sonra bunlardan hangilerinin acil hangisinin acil olmadığını yazmanızı istiyor. Sonuçta elinizde “önemli – acil”, “önemsiz – acil”, “önemli – bekleyebilen” ve “önemsiz – bekleyebilen” adlarını taşıyan dört bölüm ve her birinin altında yazılı işleriniz çıkıyor.”
Akıllı bir iş. Bunu yaparken insanlar en çok nerede zorlanıyorlar? Kimisi yaptığı itfaiyeciliği, kimisi miyopluğunu, kimisi gününü geçirdiği bezginlik veren ıvır zıvır işleri yazmakta sıkıntı çekiyor, kimisi de yangın çıkmasını önleyecek işleri ayırt edemiyor. Tiryakiler bir türlü eski adetlerinden vazgeçemiyorlar. Saat farkını fark edemeyenler için durum zor.
Saat farkı?
Yöneticilik içinde çarpıcı saat farkları olabiliyor - 23. saatten sonra yapılan işler “son dakika yöneticiliği” 24. saatte yapılan işler “patrona endeksli yöneticilik” 25. saatten sonra yapılan işler “pardon yöneticiliği !” adıyla biliniyor.