“Güze: Türkiye'nin İlk Gül Müzesi” (!)

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

1962-2002 yıllarında 38 yıl bir fiil siyaset yaptığı yıllarda önce “Çoban Sülü” sonra “Baba”, 1968 öğrenci olayları için, “Yollar yürünmekle aşınmaz”, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamları için,  Bizden 3, onlardan 3", 1978 Maraş olayları için, “Bana sağcılar suç işliyor, cinayet işliyor dedirtemezsin”, 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra taraftarlarının “Bir Bilen”i ve altı kez kalktığı başbakanlık koltuğuna yedi kez oturan, her sıkıştığı olay sonrası Dün dündür, bugün bugündür” diyen, siyasette bulunduğu döneminde ülkenin gündemini özetleyen ve bir dönem çok popüler olan  Süleyman hep başbakan hep / Başbakan hep Süleyman” usta sanatçı Fikret Kızılok’un şarkısının da  muhatabı  olan Süleyman Demirel’in memleketi, Isparta’yı bilmeyen yoktur.

Isparta, aynı zamanda ülkemizin gül ve gülyağı üretim merkezidir. Anadolu’ya güller, 19. yüzyılın sonlarına doğru Bulgaristan göçmenleri tarafından getirilmiştir. Ülkemizde gül ekimi, öncelikle Bursa’da, Akdeniz ve Ege bölgelerinde yapılmışsa da başarılı olmamıştır. Daha sonra yapılan araştırmalarda Isparta ve Burdur bölgesinin toprak ve iklim koşullarının sahip olduğundan, gül ekimi Isparta yöresinde yapılmış ve yaygınlaşmıştır. Türkiye’de gül üretiminin  % 90’ı Isparta’da yapılmaktadır. Isparta’da ise ilk gül üretimi 1888’de ve gülyağı üretimi de 1892’de  “Müftüzade  (Gülcü) İsmail Efendi” tarafından gerçekleştirilmiştir.

1840’da Isparta’nın ilçesinde dünyaya gelen ve 1888’de Bulgaristan’ın Kızanlık şehrinde dış işleri görevlisi olarak bulunan Müftüzade İsmail Efendi, Gül Vadisi olarak bilinen şehrin, kendi memleketine benzerliği dikkatini çeker. Görevli bulunduğu süre içinde gül ve gülyağının üretimini öğrenir. Bulgaristan’ın koruma altında tuttuğu bölgede gül fidelerini bastonuna saklayarak memleketi, Isparta’ya getirir. Bugün Isparta’nın merkez meydanında gül bahçesi içinde heykeli bulunmaktadır.

İlde gül dikimi için en uygun zaman Kasım ve Aralık aylarıdır. Gül bahçeleri Temmuz ve Ağustos aylarında sulanır. Gül dikiminin ilk yılında ürün alınmaz.  Bir gül fidanı ortalama 5 yıl ürün verir. Gül hasadı mayıs ayı sonundan haziran ayı sonuna kadar yapılır. Gülyağı üretimi de gül çiçeğinin hasadı gibi yılda bir ay sürer. Bir dönümlük gül bahçesinden 1000 -1200 kadar gül fidanı bulunur. Gül hasadı sabah saat 05.00 - 10.00 arasında yapılır. Bununla ilgili çok bilinen hikayede bulunuyor. Gül hasadı yapılan zamanda doğan kız çocuklarına, “gül toplayan” anlamına gelen “Gülderen”, öğleden sonra gül serilmesi sırasında doğanlara “Gülseren”, akşam doğanlara da “Gülay” adı veriliyormuş. Hikaye bu!

Bir gül fidanın yıllık üretimi 500-600 gram’dır. 4 ton gülden 1 kg gülyağı elde edilmektedir. Bir kilogram gülyağının fiyatı 7.500 Euro’dur. Gülyağı genellikle parfüm sanayinde kullanır.

Türkçe Sözlük, gülü, “Gülgillerin örnek bitkisi (Rosa), Bu bitkinin katmerli, genellikle kokulu olan çiçeği” diye tanımlıyor.

Wikipedia’ya göre, gül, “Gül, gülgiller (Rosaceae) familyasının Rosa cinsinden güzel kokulu bitki türlerine verilen ad. Anavatanı Anadolu, İran ve Çin'dir ama başka yerlerde de yetişir. Çok güzel ve kıymetlidir. Park ve bahçelerin süslenmesinde kullanıldığı gibi odaları, balkon ve terasları süsler. Birçok rengi vardır. Kesme çiçekçilikte çok talep edilen bir çiçektir.”

Gül deyince çocukluğum gelir aklıma. Doğduğum toprakları terk ettiğim yıla kadar, ilkokul 2.sınıfa kadar her günüm gül bahçesinin içinde geçti. Dedemin evinin bahçesinde, köyümüzün tek gül bahçesi bizimdi. Her sabah onun kokusuyla uyanırdım. Gül şurubu ve reçeli mutfağımızın vazgeçilmezlerindendi. Kerpiç evimizin damında kuruttuğumuz güllerin arasındaki anlarım çocukluğumun unutulmaz anılarıdır. Aradan yıllar geçti; dedem öldü, eve yerleşen amcalarım bütün gül bahçelerini söküp attılar, züccaciye dükkanına girmiş fil gibi. Ne zaman gül görsem aklımdan bunlar geçer. Aklımdan geçenleri de kimseler bilmez, ilk defa sözcüklere döküyorum.  

Eski Yunan filozofu Epictetus dediği gibi; “Bir insanın anavatanı çocukluğudur.” Gül bahçesi de benim anavatanımın parçalarından biridir. Ne zaman gül bahçesi görsem ya da lafını duysam içim sızlar. Kendimi anavatanından ayrı düşmüş mülteci gibi hissederim.

Isparta’nın gül ve gülyağlı üretim merkezi olan Gönen ilçesine bağlı Güneykent kasabasında gül müzesinin açılması yerinde oluyor. Güneykent ekmeğini gülden kazanıyor. Ekmeğini kazanırken doğan kız çocuklarına bile bununla ilgili isimler veriyor. Güze, Türkiye’nin ilk gül müzesi olmakla beraber, dünyanın da ilk gül müzesidir. Müze adını Isparta şivesindeki “Güzel” ve “Gül Müzesi” tabirlerinden alıyor.

“Güze, Türkiye’nin İlk Gül Müzesi”ni açılışından 1 yıl sonra ziyaret ediyorum. Müze kasabanın merkezinde, güzel bir bahçe içerisindeki binada yer alıyor.  Güze’de, gülün tarihsel gelişim süreci, serüveni, ekimi, hasadı, işlenmesi, kültürel, maddi ve manevi değerleri kasabaya gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere tanıtılması amaç ediniyor. Aradan geçen zaman içerisinde müze kaderine terk edilmiş bir görünüm sergiliyor. Müzenin içinde bulunduğu bahçe oldukça pis durumda bulunuyor. Müzede herhangi bir görevli bulunmuyor. Müzenin kapısı her daim açık duruyor ve müze hakkında bilgi alabileceğiniz görevli ya da tanıtım broşürü bulunmuyor. Hepsinden de öte, yerli ve yabancı ziyaretçilere verilmesi düşünülen bilgiler, objeler ve malzemeler ortada bulunmuyor. Müze olarak kullanılan bina oldukça küçük bir yapıdır. Müze bu haliyle açılış amacına uygun hizmet vermesi mümkün görünmüyor.

Oysa Türkçe Sözlük, müzeyi, ”Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı” olarak tanımlıyor.

Gerek Isparta İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü gerekse Güneykent Belediye internet sayfalarında gül müzesine ilişkin herhangi bir bilgi bulunmuyor. Ayrıca Güneykent Belediyesi iletişim adresine mesaj yazarak, gül müzesine ilişkin bilgi talebime yanıt bile verme nezaketi gösterilmiyor.

Sahi unutmadan söyleyeyim, Güneykent Belediyesi her yıl 8-9 Haziran tarihleri arasında Gül Festivali yapıyor. Bu tür festivallerde festivalin adına uygun güzellik yarışması, konser ve havai fişek gösterileri güzel (!) oluyor.

“Güze: Türkiye'nin İlk Gül Müzesi” düşünce olarak çok güzel olsa bile uygulamasıyla kötü bir örnek olarak önümüzde duruyor.

Duyduk duymadık demeyin!





“Güze: Türkiye'nin İlk Gül Müzesi” (!)