Ben almayayım!
21 Numaranın öyküsü...
21 Numara işinden sıkılıyordu. Ivır zıvır ne kadar işi olan varsa hep onu buluyorlardı. O daha çok sorumluluk taşıyacağı kendini göstereceği önemli işlere layıktı ama bir fırsat verilmemişti henüz. Verilen işleri verenler bile kolayca yapabilirdi, ancak kimse elini bile sürmüyordu.
Hep onun angaryayı öyle veya böyle üstlenmesini istiyorlardı. İş bitince de bir araba fırça atıyorlardı. “Yok, orası niçin şöyle oldu; Daha dikkatli çalışamaz mıydın? Daha erken gelseydin!; “Fazla süre çalışsaydın, filan falan.”
Sabahtan akşama bir itiş bir kakış içinde yaşıyordu. O da son bir kaç aydır sudan bahanelerle işten kaytarıyordu.
Bu öyküyü duyunca hemen teşhisimi koydum. Bu bir tür davranış bozukluğu olan boşa dolaşma olayı gibi geldi bana. Boşa dolaşma davranışına, işten sıkılma, işe karşı kayıtsız kalma, herhangi bir taahhüt altına girmeme algı ve duyguları neden oluyor. Bu hastalığa yakalanan insanlar işi istediği için değil, yapması gerektiği için yapan kişiler. Boşa dolaşanlar, işe karşı ilgileri birinci sırada iken bu ilgileri ikinci sıraya düşen çalışanlar.
Bu hastalığı tedavi etmek için ben şu ilaçları kullanıyorum –
21 Numaraya bir imkân tanırım - sorunları çözmeye katkısını sağlayabilirim, kararlara dâhil edebilirim, standartların konması sırasında katılımını gerçekleştirerek kişinin öz kontrolünü kendisinin yapmasını sağlayabilirim.
Baktım olmuyor – “Boşa dolaşan, faydadan çok zarar getirir o halde tek ve etkili klasik çözümü uygularım - 21 Numarayı sorgusuz sualsiz öbür tarafa havale ederim.”
Kolayı varken birinci ilacı denemeye değer mi?