Merhaba

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Sabah gazetesinde “köşe yazıları yazmam teklif edildiğinde, doğrusunu isterseniz çok düşündüm. Bunun birkaç sebebi vardı: Birincisi, bende oldum olası var olan “eğer bir iş yapıyorsam o işin hakkını vermeliyim” fikri.. İkincisi, biraz sivri dilli olmam ve söyleyeceklerimi en net ve en keskin kelimelerle ifade etme tarzım…Ve üçüncüsü de,  ilk iki özelliğim nedeniyle acaba yazı yazdığım kuruma bu nedenle bir zararım olur mu endişesi..

-Kendimi asla öyle görmediğimi ve haddimi bildiğimi baştan belirtmek kaydı ile- “bu ülkede yazar olma”nın ve yazı yazmanın çok ama çok zor ve çok cesaret isteyen bir iş olduğunu da biliyorum. Çünkü, eğer “vicdan sahibi” iseniz mutlak surette birilerini rahatsız etmeniz de kaçınılmazdır. Bu birileri, bazen bir esnaf, bazen bir siyasetçi, bir bürokrat,  bir iş adamı ya da bazen bir şirket de olabilir. Hal böyle olunca da yazarlık hayatınız boyunca bol bol düşman biriktirmiş olursunuz. Elbette vicdan sahibi ve objektif bir okur kitleniz de oluşur bir süre sonra. Ama çıktığınız yolu yürürken ve hatta yolun sonuna geldiğinizde , “Bu ülkede ne çok korkak ve ikiyüzlü” insan varmış diye şaşırırsınız. Ama ben şaşırmayacağım. Çünkü yola çıkarken -ne yazık ki- bunu biliyorum ve ben belki de  “yel değirmenleri ile savaşmaya”  geliyorum.

Çıkacağımız bu yolculukta, her şeyi konuşacağız sizlerle…Eğitimi, sağlığı, siyaseti, şiiri, müziği, sanatı, demokrasiyi… Ama en çok konuşacağımız ve üzerine diğer bütün fikirlerimizi inşa edeceğimiz bu yolculuğumuzun temelinde AHLAK ve ERDEM olacak…Yani bugün ülke olarak en çok ihtiyacımız olan ve yarın da en çok ihtiyacımız olacak değerleri konuşacağız en çok.

Çok sert bir şekilde eleştirdiğim bir belediye başkanını, bir başka gün yaptığı çok iyi bir icraattan dolayı alkışlarsam ve översem şaşırmayın lütfen. Hele bunu sakın yalakalık olarak değerlendirmeyin. Yazımın başlangıcında kendimi size tanıtmaya çalışırken, “vicdan” dan söz etmiştim. İşte bu vicdanım hayatım boyunca peşimi bırakmadı. Bunun sebebi de budur efendim. Asla bir “ince hesap” değildir, olmayacaktır. Burada okuyacaklarınız, “sipariş edilmiş”, “dikte ettirilmiş”, “bir pazarlığın gereği” olan şeyler olmayacak asla!

Dedim ya azıcık serttir üslubum. Bunun sebebi sadece karakterimin öyle olması değil elbette. Buna birçok sebep var. Ama bunun en büyük sebebi, “menfaati öyle emrettiği” için bütün değerleri yerle yeksan edip, hedeflediği amaca ulaşmak için herkesi ve her şeyi ezip geçen ve “öteki” lerin de bu gücün etrafında , -elbette onlar da kendilerini ve menfaatlerini korumak adına- toplanmaları.. Bu verdiğim örnek, 3-5 kişilik küçük bir grupta da aynı, koca bir ülkede de aynı ne yazık ki.

Çıktığımız bu yolculukta benim amacım ve dileğim onuncu köyü bulabilmek. Ne dersiniz? Onuncu köyü hep beraber arayalım mı? Bana bu yolculukta yorum ve eleştirilerinizle yol arkadaşı olmanız dileklerimle vira bismillah!!!

Merhaba