Denizli’de lezzet şöleni (4)

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Turfanda dut yaprakları

Karma AŞ. Denizli'nin Cankurtaran semtinde kurulmuş en önemli halı tesislerinden birisi... Ben gidip göremedim ama zor beğenen eşimi bile hayran bırakan bu tesise telefon edip Cankut Yılmaz’dan bilgi aldım. Satış mağazalarımda 20 binin üzerinde halı çeşidi bulunduran ve bunu son derece profesyonel bir şekilde sunan Cankut Yılmaz ve Selçuk Mergen yün halılara "Anadolu ezgileri", ipek halılara ise "klasik müzik" diyorlar... İpek böceğini kendileri üretip, böceklere dut yaprağı yediriyorlar. İpek böcekleri kışın serada yetişmiş dutların yapraklarını yiyor. Ünlü ressamların tabloları halılara desen olabilirken, dünya müzelerinde bulunan Anadolu kökenli Osmanlı halılarının reprodüksiyonu da Karma AŞ. halılarında yaşayabiliyor.

 

 

Lütfen yiyecek

kültürümüzü yaşatalım!

Denizli çarşısında tattığım yanık yoğurda hayran oldum. Hijyenik şartlara uygun olmadığı gerekçesiyle satışının durdurulması gündemdeymiş. Satışını durdurmak kolaycılık olur. Ama, üreticinin hijyenik yöntemi öğrenmesine katkıda bulunursanız, hem yiyecek kültürümüzü korur, hem de üreticiyi işsiz bırakmamış olursunuz. Bunun güzel bir örneği Kahramanmaraş’ta yapıldı. Üreticiler artık alfa toksinsiz biber üretir hale geldiler...

Denizli’nin Yenice köyünde müthiş bir nar ekşisi potansiyeli var. Ancak, şişelenip etiketlenmediği için bu güzel ürün tezgah altında satılıyor. Dediğim gibi standardı olmadığı için, kimisi erik ekşisiyle karıştırmış satıyor, kimisi tadından ayrıştıramadığım şekilde... Denizli’yi havlu, perde, halı merkezi haline getiren sayın sanayiciler neden yiyecek sanayisine yatırım yapmazlar?

Bu arada gördüğüm iki olaya çok üzüldüm... Birisi Delikli Çınar semtine ismini veren asırlık çınar ağaçlarını, cami manzarasını kapatıyor diye kesmeleri... Kestikleri ağaçların yerine ithal palmiyeler dikmişler!.. Onlar da bas bas bağırıyor: “Biz buraya ait değiliz!” diye... Buldan’a giderken Menderes Nehri’nin üzerinden geçtik, nehir tekstil boyası renginde akıyordu... Denizli’nin verimli topraklarını sulayan Menderes Nehri, asırlarca ne renk aktı acaba? Mavi mi, yeşil mi?

Kısa sürede kenti tanımama yardımcı olup, samimiyetle benimle ilgilenen Betül ve İbrahim Ağanoğlu’na en içten teşekkürlerimi gönderiyorum.

 

 

Buldan’da Balcan Soğan

Buldan, Denizli'nin ilk tekstil merkezlerinden birisi... Kasabada dolaşırken çoğu evden tezgah sesi geliyor... Birbirinden farklı çeşitli tekstil ürünleri dükkanlarda satılıyor. Burada İbrahim Bey vasıtasıyla Öder ailesine konuk oluyoruz. Evin hanımının ismi Saadet Öder. Mercimeği havuç, taze soğan, kırmızı biber, arpacık soğanla pişirmiş, ikram ederken erik ekşisi ilave etti. Çintar mantarını ise haşladıktan sonra yağda kavurmuş ve içerisine yumurta kırmıştı. Saadet Hanım, lahana salatasını da havuç, nar ekşisi, tuz ve zeytinyağı ilave ederek yapıyor. Bayan Öder’den bana çok ilginç gelen bir yiyecek daha öğreniyorum: Taze çağla, mevsiminde yeşilken dövülüyor. Birer porsiyonluk olacak şekilde donduruluyor. Kışın, buzu çözülüp taze soğan, maydanoz, acı biber ve zeytinyağı ile karıştırılıyor. Tercihe göre içerisine haşlanmış veya tavada pişirilmiş yumurta konuluyor. Buldan'ın çağla dövmesi, mevsiminde Çiya'da servis yapılıyor, haberiniz olsun...

Buldan'da "Balcan-soğan" diye bir restorana rastladık. Asıl amacı pizza ve fastfood satmak olan restoran, sahibi Selma Erkaraca'nın ifadesine göre Buldan'ın milli yemeği "balcan soğan" ı da servis yapıyormuş. Balcan soğanın ne olduğunu şahane yeşil gözlere sahip olan Selma şöyle anlattı: Patlıcanı közleyip, kıyıyoruz. Soğanı taze biberle yağda kavuruyoruz. Köyde yaptırdığımız yufka ekmeğine önce közlenmiş patlıcanı, üzerine kavrulmuş soğan ve biberi, onun da üzerine çökelek veya keşliği, daha sonra nar veya erik ekşisini, en üste ise yabani fıstık olan çitlenbiği dövüp koyuyoruz... Arzu eden olursa domates de koyup, dürüm yapıyoruz ve o şekilde servise sunuyoruz.

Buldan’daki ilginç adetlerden birini de Musa Dağdeviren anlattı: Buldanlılar tarhana çorbasının yanında dilimlenmiş çiğ patlıcan yiyorlarmış. İnternetten aldığım bilgiye göre "kıryer tometi" dedikleri küçük domatesleri de yeşilken toplatıp divanlarının altında bekletip kızardıktan sonra yerlermiş.

Denizli'de şarap

Küp şaraplarının sahibi Asım Altıntaş'la telefon aracılığıyla tanıştım. 1959'dan beri şarap üreten Altıntaş ailesi bana Denizli'deki şarap üretimi hakkında geniş bilgi verdi: Denizli'de "Çal karası" isimli yerel bir üzüm çeşidi var şarap üretilen... Ülkemizdeki ilk şiraz bağları 5-6 sene önce Denizli'de yetiştirildi. Bölge, üzüm üretiminde önde... Ülkemizdeki şarap

yapan firmalar, bölgeden büyük miktarlarda şaraplık üzüm alıyor. Denizli ili içerisinde 18 civarında firma var şarap üreten... Bunlardan sadece Altıntaşlar'ın Küp firması organik üretim yapıyor... Vişne, nar, karadut ve böğürtlen şarapları da yine aynı firma tarafından üretiliyor... Nasıl yapıldığına gelince: Mistel kategorisi, fermente olmamış meyve şarabı demek... Üzerine alkol ilave ediliyor ve üç sene bekletiliyor. Tüm bu ürünleri büyük marketlerde bulmanız mümkün...

Denizli’de lezzet şöleni (4)