Yalancıysanız çok şanslısınız
Doğru olanı inkâr etmek, blöf yapmak, iftira atmak, saklamak, dolandırmak, ego tatmin etmek… Sizce yalan, bunlardan en çok hangisidir? Bu sorunun cevabı herkese göre değişir belki ama yine de rahat bir şekilde yalan söyleyebiliyorsanız çok şanslısınızdır demektir. Hele bir de profesyonel bir şekilde yalan söyleyip bu konuda başarılı oluyorsanız el üstünde tutulursunuz. Daha çok sevilir ve daha çok saygı görürsünüz. Sayamayacağınız kadar arkadaşınız, dostunuz olur. Çevrenizdekileri çok çabuk etkilersiniz. Yabancılık çekmez, herkese ve her ortama çok kolay ayak uydurursunuz. En önemlisi de kesinlikle daha inandırıcı olursunuz. Kendinizi kandırdığınız gibi etrafınızdakileri de inandırmayı o kadar başarırsınız ki, hani doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ya, siz o 9 köyün dokuzunda da mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşarsınız.
Yalan söylemenin artık bir marifet sayıldığı günümüzde çoğu insan, hayatını koca koca yalanların üzerine inşa etmiş durumda. Söyledikleriyle ve yaptıklarıyla büyük bir başarıymışçasına övünür, aynı zamanda da gururlanırlar. Bir süre sonra artık kimin doğru, kimin gerçek olduğunun ayrımına varamıyorsunuz ne yazık ki.
Sahte malzemelerle temeli atılan bir binanın ilkin göze çok hoş görünmesi gibidir yalan. Gittikçe büyür ve büyüdükçe de korkunç bir hal almaya başlar. Ani bir sarsıntıda yıkıldığı zaman ise etrafını facia alanına çevirir. Söylenen yalanın ortaya çıkması da işte o sarsıntıya benzer. Böylece ardı ardına facialar yaşanmaya başlar.
Herkes yalan söyler ama bazı insanlar, yalanı hayatlarına o kadar dahil etmiş ki karanlıkta mumla iğne aramak gibidir onların doğruları. Ve karanlık olduğu sürece maalesef bulamıyorsunuz o iğneyi. Bir insanın en çok da kendini kandırmasından daha korkunç bir şey var mı? Sanırım yok.
Hani nerede bizim subjektif ahlak kurallarımız, küçükken kendimize verdiğimiz sözler nerede? Nasıl oldu da bu kadar rahat bir şekilde yalan söyler duruma geldik. İşte en çok da bu noktada durup biraz daha düşünmemiz gerekir.