Antep’te hamam gelenek ve görenekleri (3)

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Hamama gelmek

Bu bölümü Hamamcı bir ailenin ferdi Salim Erdem’le konuşarak ve Kevork Sarafian’ın kitabının yanısıra Kültür Dergisinde konu hakkında çıkan yazılardan esinlenerek yazdım.

 

 

 

Sabah namazından önce hamam açılır. Gusül amacıyla gelenler çok olurdu sabahtan. Ondan sonra yavaş yavaş kadınlar gelir. Ondan sonra akşam işte,-mevsime göre- kışın, 7-8 oldu mu daha kadınların içerde olduğunu bilirim ben. Bir kadın oraya geldi mi, rahat bir 7-8 saatını orada geçirirdi. İşte onun için su dayandıramadık ya.

-Varlıklı aileler bir gün önceden natıra[1] haber vererek eşyalarını koyduklatı torbalarını almalarını isterlerdi. Durumu biraz zayıf, eşyası az olanlar kendi eşyalarıyla gelirlerdi. Ama önce torbalar, sonra müşteriler gelirdi. Kilimlerini kendileri getirirler. Kil leğenleri vardı. Her torbada üç tane bohça olurdu: bir temiz elbise bohçası; bir temiz çamaşır bohçası; bir de sabunluk, lif falan konulan bohça olurdu. Bu bohçalardan elbise olanı işlemeliydi. Biraz lükse kaçardı. Hanımların çehizinden olurdu. Müşterinin statüsüne göre açık alanlar veyahut localar vardı. Müşterinin statüsüne veya kalabalıklığına göre onlara yer verilirdi. Müşterilerin hepsinin yeri belliydi. Mesela Kumruoğulları gelecek, onlar küçük kurna isterler, küçük yer isterlerdi. Onlar çok çabuk yıkanır giderlerdi. Çok su kullanmayan bir aileydi. Kürtdepeliler gelirdi, onlar geniş yer isterler. Dolayısıyla onlara açık alan verirdik. O torbanın ağzında bir uçkur vardı. O uçkura kil leğeni bağlanır, etrafından geçirir natır sırtına atardı onu. Onu sırtına atar, üzerine de müşterinin durumuna göre kilim veya halı atılırdı. O halı sekiye açılır. Ondan sonra müşteri yavaş yavaş geldikçe orası dolardı. O halıyı veya kilimi, getirdiği eşyaları koymak için kullanırlardı. Kadınlarda bu açık alanlarda sadece tahta sedirler vardı. Kadınlar oraları kendileri döşerdi.

 

 

Hamama gitmek sosyal bir olaydır

 

Hamama gitmek, temizlenmek veya rahatlamak olduğu kadar dikkat edilmesi gereken sosyal bir olaydır da. Hamamda başkaları da olacağı için götürülen eşya, yiyecekler ve davranışlara çok dikkat edilmesi gerekirdi. Gerek kız gelin edilirken, gerekse oğlan evlendirilirken hamamcının önerileri dikkate alındığından, özellikle kız anneleri hem hazırlanırken hem de hamamda çok dikkatli davranırlardı.

 

 

 

Hamama gidildiğinde bütün gün kalınacağından o gün çalışmalar güneş doğmadan başlardı. Hanımlar, neredeyse yarım günlerini hazırlıkla geçirirler. Önce hamam bohçası hazırlanır. Gelenek olarak her varlıklı hanımın altın tel kadife ve mongol birman olmak üzere iki ayrı tür hamam bohçası olur. Bu bohçaların içerisine temiz elbise (asbap)[2] havlu, iç çamaşırları ve benzeri gerekli eşyalar konur. Kenarı altın tel veya başka türlü işli havlular da yine statü belirlemek için kullanılması için verilen, hamam halısı veya kilimi de bohçaların üzerine eklenir. Bazı insanlar kil leğeni ve hamam kazanı da götürürlerdi.

 

--------

 

Kadınlar hamamına 5 yaşından büyük erkek çocuk giremez

 

Hamama eskiden 7-8, şimdi 5 yaşından yukarı erkek çocuk anne ile giremez. Yıkanan hanımlar ve hamamcı çocuğun yaşına itiraz için “babasını da getirseydin” der. Ramazan ve Kurban Bayramları’ndan önce hamamlar çok kalabalık olur. Hamama gidiş sıklığı her aileye göre değişir. Kimisi iki-üç haftada bir kere gelirken, kimisi bayramdan bayrama gelir.

 

 

Tabii evde o zaman her odada bulunan eşiklik, aynı zamanda banyo görevi gördüğü için, çoğu kez ihtiyaç o şekilde giderilirdi.

 

İki Kapılı Hamam’ı işleten Ömer Hıdıroğlu, ailesinin geçen yüzyılda da aynı hamamı işlettiğini belirterek, asrın başında İki Kapılı Hamam’ın, Müslüman personelle Müslümanları, Ermeni personelle Ermenileri kabul ettiğini belirtti.

 

Aşağıda yazdığım hikayeyi anlayabilmeniz için bir-iki ayrıntı daha vermem gerekiyor: Hamamlara, sabah namazından önceden saat 09:00’a kadar erkekler, 09:00-18:00 arası hanımlar gider. Diğer zamanlar, örneğin akşamları erkekler için tahsis edilmiştir. Hamamcılar bu yüzden genellikle karı-koca çalışırlar. Yani, hanım kadın hamamını idare eder, erkek ise erkek hamamını...

 

Hamamda dış bölümde çalışan temizlik görevlilerine natır/natra denilir. İç avluda ter atma ve kese yapılan yerdeki çalışan görevlilerin ismi ise gaymedir.

Natralara bahşiş olarak bulgur verilmesi

 

Bulgurun ücret olarak verildiği birkaç gelenek daha Kevork Sarafian’ın Batmuçyun Antebi Hayots kitabının II. cildinde yazılan Noel geleneklerinde kayıtlı. Gaziantep’te hamamda kadınları yıkayan, keseleyen hanıma gayme denir. Sarafian’ın yazdığına göre müslüman olan gaymeler, noel, yani yeni yıl zamanı gelince müşteri olan Ermeniler’in evlerini ziyaret edip, yeni yıllarını hayırlayıp karşılığında da bulgur, tatlı sucuk, meyve ve para alırlardı. Gaymeler, bir şükran ifadesi olarak da, yaşı biraz büyümüş erkek çocukları hamama götürmek problem olduğundan, “Gelin, hamama gelirken erkek çocuklarınızı da getirin, bir yolunu bulur yıkarız” derlerdi. (Gaziantep’te evin erkek çocuğuyla evlenmiş, yani eve gelin olarak gelmiş, tüm hanımlar ölünceye kadar gelin olarak anılır) Aldıkları bulguru ve diğer yiyecekleri de ya önlüklerinin cebine ve çarşaflarının altına koyarlardı. Salim Erdem’e bu soruyu yönelttiğimde aldığım cevap: “Evet, ben de gayet net hatırlıyorum, gaymeler dini bayramlarda özellikle zengin müşterilerini ziyaret edip, bulgur alırlardı” oldu.

 

Kevork Sarafian kitabında, fakir olan Ermeni veya Müslüman tüm insanların yeni yıl arefesinde 30 Aralık’ta zengin Ermenilerin kapısına giderek istedikleri yiyecek bağışını şöyle manilerle taleb ettiklerini yazmış:

“Aba, aba seneniz hayırlı olsun.

Allah çoluk çocuğunuzu bağışlasın:

Damda bastık, sucuk sereler, ondan bana verenler,

Verene güzel bir kız, vermeyene sirkeli bir kız”.



[1] Natır: Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın.

[2] Asbap:Esbap, elbise Gaziantep Ağzı III.cilt

 

Antep’te hamam gelenek ve görenekleri (3)