BU DÜNYADAN STEVE ESTEPHANİAN GEÇTİ (7)

YAYINLAMA: 06 Mart 2022 / 16.40 | GÜNCELLEME: 06 Mart 2022 / 16.40

steve 2

Babama yemek götüreceğime, köylülerle halay sektim

-Kazları besleyip yer miydiniz?

-Evet. Kazın nasıl pişirildiğini hatırlamıyorum. Hindi getirirlerdi bazen. Onu tahta bir kafese korlardı. Hindiye zorla ceviz yedirirlerdi. Ceviz yedire yedire hindi şişman olurdu. O şişman şeyle yemekler yapıp yerdik. Ondan sonra kazı da korlardı, bulamaç yapardı annem hamurla.

-Bu yiyecekleri belli mevsimlerde mi, Noel veya Paskalya gibi mi pişirirdi?

-Tabii, Paskalyada veya bir misafir gelirse... Ben en çok Şeker bayramında yapılan kömbeyi severdim. Herkes yapardı. Bütün ahali gelir, fırınların önünde sabaha kadar kömbe yaparlardı. Onlar çok lezzetli olurdu. Büyük büyük kömbeler, hem onun kokusu, tadı çok başka olurdu. Görüyorsun insan çocukluğunda alıştığı şeyleri unutamıyor.

-Av eti olarak domuzdan başka geyik eti yer miydiniz?

Yok hiç yemedik. Yalnız kışın avcılar ördek getirirdi. Çok av eti yemezdik.

-Öyle vakti ne yerdiniz?

Öyle yemeği pişerdi. Babam bazen eve gelirdi. Bazen de ben babamın yemeğini sefer tasıyla götürürdüm. Bir gün babamın yemeğini aldım götürüyorum. Baktım ki bir sürü davul zurna gelmiş, pazarda halay çekiyorlar. Ben de yemeği bir tarafa koydum, onlarla halay çektim! Hay o yana, hay bu yana, babam yemek bekliyor! Aç kalmış, o arada kalfayı yolluyor, “Get bu piç nerde kaldı bak” diyor! Bir de baktım ki geldi, benim yakamdan çekti, “yemek nerde oğlum?” dedi. Dedim ki “orda köşede”. “Baban seni öldürecek” dedi.

-Akşam ne yerdiniz? Aynı öğlenki yemeğimi yerdiniz?

Zannetmem.. Bazen.

-Yeni yılda ne yerdiniz? Bir de senin ailen Ortodox değil mi?

Evet. Ben sana bir şey söyleyeyim mi? Ben kendi ailemden çok fazla dini eğitimi almadım. O kadar sofu değillerdi. Fakat bir aşure vardı, anuş abur-tatlı yemek- demektir. Onu yaparlardı, meyve korlardı, kestane, ceviz, portakal, armut gibi birçok meyveler konurdu. Bu meyvelere pariyentam diyorduk. Küçüklüğümde hissediyorum, Fransızların mektebine gittiğimde orada onlar çok sofuydu. Her gün kiliseye gitmezsem bana ceza veriyorlardı. Benim beynimi o kadar yıkadılar ki böyle Meryem Ana’nın fotoğrafına çok baktığım için, onun benimle konuştuğunu gördüm! Hayal ediyorum tabii. O zaman anladım ki insanın beyni yıkanarak böyle şeyler yapılabilir.

-Partagandan başka yemek pişmez miydi?

Annem bazen hoşaf yapardı. Bazen de bir pilav yapıyordu, o pilav tatlı oluyordu. İçerisinde kayısı, badem olan bir yemek yapıyordu, ne olduğunu bilmiyorum.

-Et olarak ne yapardı?

Eti kıyma veya kuşbaşı olarak kullanırlardı. Bu iki çeşit kullanılırdı, yani hep sebzeyle karıştırılarak.

-Hiç kebap yemez miydiniz?

Çok az, yalnız domuz falan vurduklarında o zaman kebap yerdik. 

-Bir de kebap olarak, Arap kebabını yedin!

Evet. Kebapçının dükkanında kebap yemek için paran olması gerekir. Hani şimdi bakıyorum da eti sebzeyle karıştırıp yemek daha iyi, şimdiki gözlükle baktığımda öyle görüyorum.

-Zadig, Paskalya’da ne yerdiniz?

Hatırlamıyorum.

-Bir de Agustos’ta bayramınız var sizin., ismini bilmiyorum.

Bilmiyorum. Ben sürekli dini adamlarla kavga ettiğim için bunları hiç bilmiyorum.

-Alışverişi kim yapardı?

Annem yapardı. Çarşıdan alınan sebzeleri falan annem alırdı, yalnız eti ben alırdım. Ya da babam alırdı. O zamanlarda kadınların çarşıya gidip et alması ayıptı.

-Annen sebzeyi pazardan mı alırdı?

Evet.

-Oraya hep kadınlar mı giderdi?

Kadınlar da erkekler de giderdi.

-Peki satıcılar kimdi?

-Köylüler.

-Kadın satıcılar var mıydı?

Evet, kadın da vardı erkek de.. Bütün köylerden köylüler gelir ve o pazarda herşey satılırdı. Antakya’dan, köylerden her taraftan. Haftanın her günü bir yerde pazar kurulurdu. O zaman malzemeyi bir haftalık alırlardı. Evet, ama bizim orada bakkallar da vardı. O bakkallardan da alışveriş ederlerdi.

BU DÜNYADAN STEVE ESTEPHANİAN GEÇTİ (7)