1 Kasım’da yapılacak olan seçimlere, “İnadına Barış” sloganıyla hazırlandıklarını vurgulayan Prof. Dr. Mahmut Toğrul, “Kimsenin ölmesini istemiyoruz. Barış istiyoruz. Halklarımızı böldürtmeyeceğiz, çocuklarımızı öldürtmeyeceğiz. Kimsenin kimseyi yok saymadığı, ötekileştirmediği, değiştirmeye kalkmadığı bir ortak yaşamı kurmak için daha fazla çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Dünyanın hiçbir yerinde çatışmalar son terörist ölene kadar sürmemiştir
HDP Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Mahmut Toğrul, seçim sürecini Sabah’a değerlendirdi. Toğrul, tek adamlık hırsının ülkeyi çatışmalı sürece ve seçimlere götürdüğünü belirterek, “Dünyanın hiçbir yerinde son terörist ölene kadar çatışmalar sürmemiştir. Çatışma olmuştur, sonra da masaya oturulmuştur. Kolombiya gibi, Bask gibi, Ira gibi. Türkiye’de de mutlaka masaya oturulacaktır” dedi.
Gaziantep Milletvekili Toğrul, Sabah’ın sorularına çarpıcı yanıtlar verdi.
Sabah-Öncelikle 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin elde ettiği başarıyı değerlendirir misiniz? Hangi politikalar, söylemler başarı getirdi?
7 Haziran’da yüz yıldır farklılıkları yok sayan, ötekileştiren politikalara karşı toplumun tüm renklerinin sesi olarak sandığa gittik. Kimseyi değiştirmeye kalkmadan, toplumun tüm kesimlerini olduğu gibi kabul ederek ortak yaşamı anlatan bir dil kullandık. Bu dilimiz, 7 Haziran’da büyük bir karşılık buldu. Yüzde 13.2 oranında bir oy aldık.
AKP tek başına iktidarda
çatışmalar neden bitmiyor?
Sabah-Seçimlerin hemen ardından çatışmaların başlamasını ve bu noktaya gelinmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
7 Haziran seçimlerinden sonra ülkede kaos ortamı yaratılmasının tek nedeni tek adamlığı sürdürme hırsıdır. ‘Benden sonrası tufan’ diyorlar. Ama bakım bugün AK Parti tek başına iktidar. Tüm yetkiler kendilerinde. Neden bu olayları bitirmiyorlar? Engel nedir? Yaşanan bu olaylar Türkiye’de ciddi bir ayrışmaya neden oldu. Batı bölgelerindeki Kürtlere büyük saldırılar oldu. Kürtlerin işyerlerine saldırdılar, Doğu ve Güneydoğu plakalı otobüsleri taşladılar, zorla Atatürk büstünü öptürdüler ve Mudurnu’da işçiler yakılmak istendi. Seçim sonuçları, sanki halkın bir anlık hatasıymış gibi sunularak, 1 Kasım’da bu hatanın düzeltileceği gibi bir algı yaratılıyor. Her türlü yetkileri var. Tek başına iktidarlar. Buyursunlar, çatışmaları bitirsinler, biz de destek olalım. Ama yok, çatışmalı ortamdan tek başına iktidara gitmeyi hedefliyorlar. Ancak, halk bu oyunun farkında.
Anadolu tüm renkleri ve
çiçekleri ile bir manzara gibidir
Sabah-Kürtlere yönelik Batı bölgelerinde gerçekleşen saldırılar 1 Kasım seçimlerine nasıl yansır?
Batı illerinde Kürtlere saldırılar yapılırken, Kürtlerin hangi partiye oy verdiğine bakılmadı. Sadece Kürt olduğu için saldırıya uğradılar. Antalya’da Kürt sermayesine yönelik saldırılar oldu. Kürt sermayesinin el değiştirmesi planları yapıldı. Bu saldırılar toplumdaki ayrışmayı arttırdı. Ayrışma Batı bölgelerindeki Kürtlerin HDP’ye olan ilgisinin artmasına, bize yaklaşmalarına neden oldu. Bu durum her ne kadar 1 Kasım’da bize oy artışı olarak dönecek olsa da, biz ayrışmaya karşıyız. Biz birlikte yaşamdan, kimsenin kimseyi değiştirmeye kalkmadığı, olduğu gibi kabul ettiği bir yaşamdan yanayız. Anadolu tüm renkleri ile bir manzaradır. Bir çiçeğin, bir rengin eksik olması o manzara için büyük bir kayıptır.
Barış masası mutlaka
yeniden kurulacaktır
Sabah-Bölgeyi yakından tanıyan biri olarak, size göre bölgedeki olaylar ne zaman biter? Sizce çözüm süreci tekrar başlar mı?
Son dönemlerde savaşın kızışmasıyla, ‘Son terörist ölene kadar çatışmayı sürdüreceğiz’ söylemleri artmaya başladı. Ama dünyada son terörist ölene kadar süren bir çatışma yok. Çatışmışlar, sonra mutlaka barış masasına dönmüşler. Biz de bir gün mutlaka barış masasına oturacağız. Tıpkı Kolombiya’daki FARC gibi, IRA gibi, Bask gibi. Ancak son aylardaki çatışma sürecinde masaya oturmayı zorlaştıracak adımlar atılıyor. Bizim değerlerimize saldırılıyor. Mesela cesetler panzerlerin arkasında sürükleniyor, kadın gerillaların cesetleriyle poz veriliyor, mezarlıklar yok ediliyor. 7 Haziran’dan sonra yaşanan bu ölümlerin hiçbiri olmayabilirdi. Asker de, polis de, sivil vatandaş da, gerilla da bu ülkenin insanı. Bu ölümler arasında ayrım yapmıyoruz. Hepsi yoksul halk çocukları. Kimse ölmesin istiyoruz.
Çözüm süreci üçüncü bir gözün
hakemliğinde devam etmeli
Sabah-Çözüm süreci neden başarısız oldu? Başarılı olması için neler yapılmalı?
Mutlaka bizim ülkemizde de bir gün barış masasına oturulacaktır. Oturmak zorundayız. Zaten bir barış süreci vardı. O süreç kaldığı yerden devam etmeli. Bu anlamda Dolmabahçe Sarayı’ndaki tablo önemli. O barış zemini duruyor. Ancak sayın Cumhurbaşkanı bireysel ihtiraslarını bırakırsa barış süreci kaldığı yerden devam eder. Ancak bu süreçte üçüncü bir gözün, tarafız bir hakemin olması çok önemli. Tarafların taahhütlerine uyması açısından önemli. Üçüncü gözün illa yurt dışından olması şart değil. Meclis içinden de olabilir ya da bir heyet de oluşturulabilir. Sürecin başarıyla sonuçlanması için mutlaka bir üçüncü göz olmalıdır.
Sabah-1 Kasım seçimlerinin partiniz ve ülke için önemi nedir?
1 Kasım’da sadece yeni milletvekillerini seçmeyeceğiz. 1 Kasım seçimlerinde aynı zamanda, AKP’nin başkanlık sistemi adı altında getirmek istediği diktatoryal yönetimi ve tek adamlığı da oylayacağız. Ancak toplumumuzun tek adam diktatoryasına fırsat vereceğini sanmıyorum. Toplum buna izin vermez. Bu nedenle 1 Kasım seçimleri ülkemiz için kader anlamına gelebilecek bir seçimdir. Çatışmalarda her gün insanlarımız hayatını kaybediyor. Ancak, çatışmalar konusunda HDP, AK Partiyi, AK Parti, HDP’yi suçluyor. Çatışmaları kim istiyor? İnsanlar tek adamlık hırsına kurban gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’da yaptığı konuşmada, ‘Terörü sandıkta bitirebilirsiniz’ dedi. Yani AKP’nin tek başına iktidarında terörün biteceğini söyledi. Burada şu soruyu sormak gerekiyor: Şu anda Sayın Cumhurbaşkanının hangi yetkisi yok? Eksik olan nedir? Asker, polis, tüm kamu kurumları, emrinde değil mi? Yani tek başına iktidar olan bir parti var. Neden çatışmalar bitmiyor da artıyor? Bunu kamuoyu iyi sorgulamalıdır.
AKP parti değil, tek adamlık
yönetiminin olduğu bir yapıdır
AK Parti adında parti kelimesi olsa da aslında bir parti değildir. Tek adam yönetiminin olduğu bir yapıdır. Tek adamlığı partiymiş gibi gösteren, uygulamada da başkanlık sisteminin olduğu bir yapıdır Ak Parti. Tartışılmayan, her söylediği emir telaki edilen sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi zaten başkanlık sistemi gibi bir sistemle yönetiyor, yönetmek istiyor. Ülkede adeta tek adam diktatoryası var. Zaten 7 Haziran seçimlerinden çıkan sonuç bu tek adamlığı sürdürmeye yetmediği için hemen ülkeyi seçime götürdü.
Siz Cizre’de uzun süre kaldınız. Gözlemleriniz nedir?
Ben çatışmalı bölgede uzun süre kaldım. Sadece Cizre’de en gergin günlerde tam 9 gün kaldım. Cizre’de 35 günlük bebeğin de, 85 yaşındaki dedenin de keskin nişancı kurşunuyla öldüğüne şahit oldum. Ve bu bebeğin de dedenin de içinde olduğu insanlar terörist diye kamuoyuna yansıtılmak istendi.
Halkları böldürtmeyeceğiz
çocuklarımızı öldürtmeyeceğiz
Seçimlere kısa süre kaldı. Seçim çalışmaları sırasında hangi konulara vurgu yapıyorsunuz? Hangi sloganları kullanıyorsunuz?
Her şeye rağmen biz 1 Kasım’da yine İnadına Barış diyeceğiz. Bizim barış dilinden başka dilimiz yok. Tıpkı Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi ‘Halkları böldürtmeyeceğiz, çocuklarımızı öldürtmeyeceğiz.’ Barış için daha fazla, daha inatçı bir şekilde ısrar edeceğiz. Üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getireceğiz.
Sabah-Teşekkür ederiz.