ANASAYFA arrow right Röportaj

Ağrının önemli bir özelliği duyusal bir olgu olmasıdır

Ağrının önemli bir özelliği duyusal bir olgu olmasıdır
YAYINLAMA: 17 Nisan 2020 / 21.30
GÜNCELLEME: 17 Nisan 2020 / 21.30
SEV Amerikan Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Mehmet Ali Elmacıoğlu ile ağrı ve ağrı tedavileri üzerine konuştuk

SEV Amerikan Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Mehmet Ali Elmacıoğlu ile ağrı ve ağrı tedavileri üzerine konuştuk

Ağrının vücudumuzun bir korunma mekanizması ve yardım isteme sesi olduğunu belirten Elmacıoğlu, “Ağrı, insanın geçmiş deneyimlerinden (ruhsal, travmatik, kaza), hasarlı veya hasarsız bir dokudan kaynaklanabilir. Ağrının önemli bir özelliği duyusal, yani sinir lifleri ile taşınan öznel bir olgu olmasıdır. Diğer bir özelliği ise duygusal ve çevre koşulları gibi faktörlerden etkilenmesidir. Bu özellikleri, ağrıyı diğer birçok hastalık belirtisinden farklı olarak kişiye özgü hale getirir. Nöralterapi ve ağrı girişimleri, kas iskelet sistemini de içine alan bedensel ağrı şikayeti olan hastalarda en sık uyguladığım yöntemlerdendir” dedi.

Sabah-Daha çok hangi hastalıklara yönelik tedavi uyguluyorsunuz?

Elmacıoğlu-Migren ve baş ağrılarının tedavisi, çağımızın hastalığı olan Kronik Yorgunluk Sendromu, boyun, sırt ve bel ağrıları gibi kas kökenli ağrıların tedavisi, bel ve boyun fıtıklarında ağrının giderilmesi ve tedavi edilmesi, ameliyat sonrası geçmeyen ağrı şikayetleri, kas eklem hastalıkları (Omuz ve diz Ağrıları),sporcu sakatlıkları, alerjik astım ve alerjik rinit gibi allerjik kökenli hastalıkların regulasyon tedavisinde (bağışıklık sistemindeki denge bozukluğu), fibromyalji (yaygın kas ağrıları), devamlı yorgunluk hissi ve halsizlik tedavisi, kronik kabızlık tedavisi, bağırsak hastalıklarının destek tedavisi (irrtabl kolon sendromu, ülseratif kolit ve crohn), trigeminal nevralji tedavisi, vertigo (Baş Dönmesi), zona kaynaklı geçmeyen ağrılar, dolaşım bozukluğuna bağlı problemler (Nörolojik Hastalıklar sonrası veya damarsal problemlerle birlikte olan), vücudun toksinlerden arındırılması (Detoksifikasyon), anti-aging (yaşlanmanın önlenmesi) uygulamaları ve sağlıklı yaşam danışmanlığı.

Sabah-Tedavilerinizde hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?

Elmacıoğlu-Öncelikle tedavide vazgeçilmez olan, doğru teşhis ve tedavi yaklaşım planının oluşturulmasıdır. Detaylı bir hastalık geçmişi ve hastalığın ortaya çıkış süreci sorgulanmalı ve hasta muayene edilmelidir. Klasik tıbbi muayenelerin yanı sıra Manuel Terapi, AplliedKinesiology (AK), Yamamato, Body Mapping ve Biorezonans teknikleri ile detaylı incelemeler yapmaktayım. Tedavi için kullanılan yöntemler ise hastaya özel olmak durumundadır. Bu nedenle detaylı bedensel analizler kan ve sistem analizleri kullanılarak hastalığın alt yapısını oluşturan parametreler ön plana çıkarılmalıdır. Bunlardan sonra tedavi planı kişiye özel olarak belirlenir. Uyguladığım tedavi yöntemleri; Nöralterapi ve Girişimsel Ağrı (Algoloji) işlemlerinin yanı sıra, Ozon tedavileri, Mezoterapi, Proloterapi, kişiye özel düzenleme tedavileri (bedensel Detoks, Bağırsak Detoksu), ve Sağlıklı Yaşam Danışmanlığı tedavide sıklıkla kullandığım metotlar içerinde yer almaktadır.

Sabah-Uyguladığınız tedavi yöntemleri konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Elmacıoğlu-Bu sorunuza cevap vermeden önce “Ağrı nedir” sorusuna yanıt vermek gerekir. Ağrı, vücudumuzun bir korunma mekanizması ve yardım isteme sesidir aslında. Ağrının oluşmasında vücuttaki birçok karmaşık mekanizma devreye girer. Ağrı, insanın geçmiş deneyimlerinden (ruhsal, travmatik, kaza), hasarlı veya hasarsız bir dokudan kaynaklanabilir. Ağrının önemli bir özelliği duyusal, yani sinir lifleri ile taşınan öznel bir olgu olmasıdır. Diğer bir özelliği ise duygusal ve çevre koşulları gibi faktörlerden etkilenmesidir. Bu özellikleri, ağrıyı diğer birçok hastalık belirtisinden farklı olarak kişiye özgü hale getirir. Nöralterapi ve ağrı girişimleri, kas iskelet sistemini de içine alan bedensel ağrı şikayeti olan hastalarda en sık uyguladığım yöntemlerdendir.

Sabah-Nöralterapi, migren ve baş ağrıları, bel ve boyun fıtıkları, kas eklem ağrıları ve Fibromyalji hakkında bilgi verir misiniz?

Elmacıoğlu-Nöralterapi; WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından kabul edilen, hekim olanların ciddi bir eğitim sürecini gerektiren (2 yıllık Türkiye ve Almanya’da tamamlanan eğitim sonrası yapılan 3 aşamalı sınavda başarı şartı gerekmektedir) bir Tamamlayıcı Tıp yöntemidir. İsviçre Almanya, Avusturya, İspanya ve Güney Amerika’da birçok ülkede üniversite düzeyinde kliniklere sahip olan bir bilim dalıdır. Nöralterapilokalanestezik ilaçların bedenin nöroanatomik bağlantıları kullanılarak yapılan bir düzenleme tedavisidir. Aynı zamanda hem tanı koydurucu, hem de tedavi amaçlı uygulanmaktadır. Uygulandığı bölgede kan akımını arttırır, oksijen geçişini arttırır, hücre zarının elektriksel çalışma potansiyelini düzeltir. Bu sayede uygulandığı bölgeden başlayan bu uyarı vücudu ağ gibi saran otonom sinir sistemi aracılığıyla saniyeler içinde çok uzaktaki bir refleks alanda da aynı iyileşmeyi başlatır. Migren baş -boyun ağrıları, Fibromyalji, bel ve boyun fıtıkları, kas-eklem ağrıları ve nedeni bilinmeyen ağrılar hasta grubumun önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Migren genellikle başın tek tarafında yer alan birlikte bulantı, kusma ve görme sorunları gibi diğer belirtilerin eşlik ettiği şiddetli bir baş ağrısıdır. Ağrı enseden veya göz çevresinden başlayarak yayılır. Sıklıkla zonklayıcı özelliktedir. Orta veya şiddetli derecede olabilir ve fiziksel aktiviteler ağrının şiddetini arttırır. Kişinin günlük aktivitelerini sürdürmesini kısıtlar veya engeller. Migren yüzde 70 oranla kadınlarda daha sık olarak görülmektedir. Migren baş ağrısı ataklar halinde ortaya çıkar. Erişkinlerde 4-72 saat sürebilir. Hastalardaki atak sıklığı haftada 1 veya yılda birkaç kez olabilir. Bazı gıdalar (alkol, hazır gıdalar, kızartmalar, fazla peynir tüketimi), iklim değişiklikleri, aşırı egzersiz, yetersiz su tüketimi, keskin kokular migren atağını tetiklemektedir. Halk arasında her baş ağrısı migren olarak değerlendirilebilmektedir. Bu doğru bir yaklaşım değildir.

Gerilim tipi baş ağrısı, Baş boyun bölgesinde yer alan kaslarda aşırı kasılma, küme baş ağrısı, diş çene eklem problemlerinden kaynaklanan baş ağrıları adet döneminde görülen baş ağrıları hiç de azımsanacak düzeyde değildir. Ayrıca yetersiz su tüketimi, bazı gıda duyarlılıklarının neden olduğu baş ağrıları, bağırsak florasının sağlıksız olması ve vücutta biriken yıkım ürünlerinin artışı en sık karşılaştığımız nedenlerdir. Kısacası baş ağrılarında kişiye özel bir yaklaşım gerekmektedir. Detaylı kişisel analizler (Vega Test, biyolojik frekans karşılaştırmaları) yapılarak ağrı kaynağı tespit edilmelidir. Bunlara yönelik enjeksiyon, beslenme düzenlenmesi, Mikro sistem akupunkturu, manuel terapi, mezoterapi tedavide kullandığımız yöntemlerdendir. Bel ağrısı bütün dünyada iş gücü kaybına neden olan en önemli hastalıklardandır. Bel fıtığı, bel kaslarından kaynaklı yayılan ağrılar, omurilik kanalında daralma, belde yer alan küçük eklem bozuklukları (faset dejenerasyonu), Sakroilyak eklem ağrıları, omurgada kireçlenme, siyatik sinir sıkışmasının yarattığı ağrılar en sık oranda karşılaştığımız nedenleridir. Bu hastaların radyolojik bulgularının yanı sıra detaylı bir kas-iskelet sisteminin muayenesi gerekmektedir. Bel ağrılarında uzak noktalardan köken alabileceği unutulmamalıdır. Tedavisinde ağrıya neden olan bölgelerin sağlıklı çalışmasını sağlayacak enjeksiyon tedavileri uygulanmaktadır. Hastadan alınan kanın işlemden geçirilerek yeni doku oluşumu için faktörler oluşturularak hastaya verilmesi (PRP, CGF) önemli yöntemlerden biridir. İlgili bölgede ozon uygulamaları da tedavi için destek olmaktadır. Ayrıca bu hastalarda film makinesi altında (floroskopi) anlık film çekilerek enjeksiyon yapmaktayız. Bu yöntemle bel fıtığının baskı yaparak ağrı oluşturduğu siniri tespit ederek tedavi yapmaktayım. Kas ve eklem ağrıları en sık özellikle sırt ve omuz bölgesinde yer alan, halk arasında kulunç tabir edilen ağrılar ile karşılaşmaktayız. Bu bölge kaynaklı ağrılar sadece kaslardan değil bazı durumlarda iç organların düzensiz çalışmasından köken alabilmektedir. İç organların kaslarda oluşturduğu ağrı yanıtları özel muayene ve tanı yöntemleri kullanılarak değerlendirilmektedir. Vücudun zararlı maddeleri yeterince uzaklaştıramadığı durumlarda kaslarda krampla, kasılma ve ağrı üçlüsü ile karşılaşırız. Bu nedenle beslenme sistemimizi bizim için zararlı olan maddeler, yiyecekler ve vücudun gerçek su-mineral ihtiyacını özel analiz yöntemleri kullanarak belirleyerek kişiye özel bir tedavi planı uygulamaktayım. Hastaların tedavisinde enjeksiyon, ozon, PRP-CGF, mezoterapi, proloterapi ve manuelterapi yöntemlerini birlikte kullanmaktayım. Fibromyalji de vücuttaki kaslarda yer alan yaygın bir ağrı şeklidir. Hastalar bu durumu “her yerim ağrıyor” olarak ifade ederler. Bu hastalarda ağrı oluşturan en önemli nedenlerden birisi yetersiz su tüketimi, fazla şeker ve rafine karbonhidrat ile beslenmenin ortaya çıkardığı zararlı yıkım ürünlerini vücudun yeterince temizleyememesidir.

Uyku bozukluğu ve hareket kısıtlılığı da hastaların yaşam kalitesini bozmaktadır. Ağrı kaynağının detaylı analiz yöntemleri ile (kişiye özel testler Vega Test, biyolojik frekans karşılaştırmaları) tespit edilmesi ve bu ağrıyı oluşturan nedenlere yönelik enjeksiyon, MikroSistem Akupunkturu, kişiye özel Ağrı Serumları, Ozon Tedavisi, Mezoterapi ve Manuelterapi uygulamalarının birlikte kullanılmasının daha iyi ve hızlı yanıt verdiğini söyleyebilirim. Ayrıca Nöralterapi ve Regulasyon Tıbbı uygulamalarında Bağırsakların Sağlıklı olmasının; kişilerdeki yaşam kalitesini arttırdığı, bağışıklık sistemini daha güçlü kıldığı ve nedeni belli olmayan birçok ağrının da Bağırsak sisteminin düzenlenmesi ile ortadan kalktığı bilinmektedir. Kliniğimizde Bağırsak Detoksu uygulamalarının yanı sıra, Sağlıklı Yaşam Çözümleri konusunda hastalarımıza destek vermekteyiz.

Sabah-Az önce bağırsakların sağlıklı olmasının öneminden bahsettiniz, bu konuyu biraz açabilir misiniz?

Elmacıoğlu-Bağırsaklar vücudumuzda yer kaplayan en büyük organımızdır. Yaklaşık 200-400 metrekarelik bir alan oluşturabilir. Bağırsaklarımız sadece vücudun atılım organı değildir. Bağırsakların iç yüzeyinde bulunan bize ait olan doğal bir bakteri topluluğu barındırmaktadır. Bu bakterilere biz “dost-probiyotik bakteriler” adını veriyoruz. Probiyotik bakteri sisteminin en önemli görevi bağışıklık sistemimizin sağlıklı çalışmasını sağlamaktır. Bağırsaklar bağışıklık sistemini en büyük organıdır. Kendine ait bir sinir sistemi vardır. Son dönemde yapılan çalışmalarda bağırsaktan beyine giden sinyallerin beyinden bağırsağa gelen sinyallerden daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Dolayısı ile beyin bağırsaklardan aldığı emir sinyalleri ile birçok biyolojik olayı düzenlemektedir.

Sağlıksız bir bağırsak yapısı dost bakterilerin azalması ve zararlı bakterilerin artışı sonucu meydana gelir. Doğal ve mevsiminde olmayan gıdalar, katkılı hazır ürünler, rafine karbonhidrat, yetersiz su içilmesi, hızlı yemek yeme alışkanlığı, sık antibiyotik ve ağrı kesici ilaç kullanımı, diğer sindirim organlarındaki problemler bu doğal bağırsak yapımızı bozar, zararlı bakteri sayısı artar ve bağırsak sindirim-üretim görevini tam anlamıyla yapamaz hale gelir. Bunun sonucunda bağırsaklar tam anlamıyla sindirimi tamamlanmamış gıdaların yıkım ürünlerini sızdırmaya başlar. Bu tablonun gelişimi sonucu yorgunluk, sürekli uyku hali, bitkinlik, enerji eksikliği, tükenmişlik hissi, genel keyifsizlik, şişkinlik gaz hali, tatlıya karşı düşkünlük, uyku bozukluğu, ağız aft, bağırsaklarda kramplar, anüste kaşıntı, depresyon, sinirlilik hali, konsantre olamama, alerjilerde alevlenme ve artma, besin ve kimyasallara duyarlılık, ağrı, adalelerde kasılması, cilt hastalıklarının ortaya çıkması veya alevlenmesi, egzema, sedef, ağız kokması, eklemlerde şişkinlik ve ağrı, kadın hastalıklarında yaygın hale gelme, hormonal dengesizlik, huzursuz bağırsak sendromu benzeri şikayetlerin olması, karaciğer enzimlerinde artış, pankreas enzimlerinde azalma, kilo alma, şişmanlama, asitleşen beden gibi bulgular sıklıkla bir arada bulunurlar. Kliniğimizde bu hasta grubuna yönelik olarak bağırsak flora analizleri ve kişiye özel gıda duyarlılık tabloları belirleyerek tedavi yapmaktayız.

Sabah-Ozon Terapisi hakkında bilgi verir misiniz?

Elmacıoğlu-Yaşam süresinin kaliteli bir şekilde uzaması daha dinç ve daha enerjik olmak için yapılması gereken destek tedavilerden biri de medikal ozon tedavisidir. Günümüzde sağlıklı kalmak ve sağlıklı yaşlanmak modern insan için en önemli faktördür. Ozon tedavisi ile bağışıklık sisteminin güçlenmesi, metabolizmada hızlanma, eklem kıkırdak dokusunun yenilenmesi, bedensel enerji artışı, damar hastalıklarında damarsal yenilenmeye destek olması, dokudaki oksijenlenmenin arttırılması, karaciğer dokusundaki yenilenme özelliği ile vücudun kendini yenileme mekanizmasının aktive edilmesi sağlanmaktadır.

Ozon tedavisinin dolaşım bozukluklarındaki başarısı yapılmış birçok sayıda tıbbi çalışma ile kanıtlanmıştır. Ozon klasik medikal tedaviye ek olarak veya tamamlayıcı olarak kombine kullanılabilmektedir. Huzursuz bacak sendromu ozon tedavisi ile dolaşım ve dokuların oksijenlenmesi sağlanarak, destek tedavilerle birlikte kullanılmaktadır. Diabet (Şeker hastalığı) Pankreas hücrelerinin yenilenmesi ile doğal insülin salınımını arttırarak hastanın ilaç ihtiyacını azaltmaktadır. Şeker hatalığına bağlı yaralarda ve diabetiknöropatik ağrı (Ayaklarda yanma hissi). İnsülin direncine bağlı kilo artışında, İlaç ihtiyacını azaltılmasında kullanılır. Fibromyalji, kronik yorgunluk, kıkırdak doku kaybı ile (erken dönem) birlikte ortaya çıkan diz-kalça ve kas-eklem sistemi kaynaklı ağrı hastalıklarında, Antiaging ve sağlıklı yaşam desteğinde, enfekte yaralarda (özellikle Diabet hastalarındaki kapanmayan yaralarda), bağırsak hastalıklarında (Chron, Ülseratif Kolit) destek tedavisinde, ve Antiaging ve sağlıklı yaşam desteğinde; “Sağlıklı bir Yaşam ve Sağlıklı bir Beden” sloganı ile kullanmaktayız.

Sabah-Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Elmacıoğlu-Aslen Gaziantep’liyim. Gaziantep Anadolu Lisesi mezunuyum. Uzmanlık eğitimini Anesteziyoloji ve Reanimasyon dalında yaptım. İhtisas döneminde Algoloji (Ağrı Bilimi) ile ilgilenmeye başladım. Ağrı ve Algoloji sertifikasyonlarını Türkiye ve yurt dışı çalışmalarla tamamladım. Türk Algoloji Derneği, WIP (World Institute of Pain-Dünya Ağrı Enstitüsü) ve IAPS (International Associationfort he study of Pain- Uluslararası ağrı araştırmaları Birliği) üyeliklerime ve buna bağlı çalışmalara devam etmekteyim. Geçen yıllar sürecinde Tamamlayıcı Tıp ve Nöralterapi ile tanıştım. Bu alandaki eğitimlerimi Türkiye ve Almanya’da aldım. Manuel Terapi Diplomasını FİMM (Federation of International Manuel/MusculoskeletalMedicine) eğitimleri sonrasında almaya hak kazandım. Halen Türkiye Bilimsel Nöralterapi veRegulasyon Derneğinde, IGNH (Almanya Nöralterapi Derneği) ve IFMANT (Uluslararası Nöralterapi Federasyonları) düzeyinde eğitmen olarak görev almaktayım.

Tamamlayıcı Tıp ve Algoloji alanında basılı makale, olgu/poster sunumlarım mevcuttur. Bu konuda birçok dergide Bilim Kurulunda Danışman olarak görev yapmaktayım. Tamamlayıcı ve Regulasyon Tıbbı alanlarında; Uluslararası/Ulusal birçok kongre ve sempozyumlar da, Sempozyum Başkanlığı, Oturum Başkanlığı, konuşmacı, Workshop uygulayıcısı ve poster sunumları ile yer almaktayım. Halen Nöralterapi, Ağrı ve Tamamlayıcı Tıp alanlarında eğitmen olarak görev yapmaktayım. Ayrıca Ozonterapi, Mezoterapi, Proloterapi, Fitoterapi ve Tıbbi Kupa tedavileri konusunda sertifikasyonlarım bulunmaktadır. Yaklaşık 17 yıldır Türkiye’de ve Avrupa’da Ağrı bilimi ve Tamamlayıcı Tıp ile ilgili çalışmalarım halen devam etmektedir. 14 yıldır Gaziantep Amerikan hastanesinde çalışıyorum.

Sabah-Peki son olarak hastalar size nasıl ulaşabilir?

Elmacıoğlu-Halen SEV Amerikan Hastanesi Ağrı polikliniğinde görev yapmaktayım. Hastanemiz direkt randevu hattından, kişisel web sayfamdan (drmalielmaci.com) ve Doktor takvimi aracılığı ile bana ulaşarak randevu oluşturabilirler.

Röportaj Adem KESENEK

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *