“Son zamanlarda uyuşturucu kullanım yaşı 13-14’lere kadar indi. Çocuklarımızı uyuşturucu illetinden nasıl koruruz. Bir hekim olarak önerileriniz nedir?” diye sorduğumuzGaziantep Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Ilgın Türkçüoğlu, “Uyuşturucu maddelerin başta sentetik olanlar olmak üzere kolay temin edebilir olabilmesi, çocuk ve ergen yaş grubundaki akran etkileşimleri, anne ve babanın ya da her ikisinin madde bağımlısı olması, anne babanın ayrı olduğu, boşanmış ya da parçalanmış aileler, anne ve babanın sürekli olarak çalıştığı, tartıştığı ve kavga ettiği aileler, zengin çevrede yaşayan orta halli aileler, çocuğa ilgi ve sevgi vereceğine sadece maddi doyum sağlayan aile çocuklarında uyuşturucu alışkanlığı daha sık görülüyor” dedi.
Ebeveyn ve çocuk arasında iletişim ve anlayış eksikliği, yüksek heyecan arayışı, psikolojik sıkıntı ve problemlerin de uyuşturucu kullanımında etken olduğuna dikkat çeken Türkoğlu, “Uyuşturucu yaşının çok düştüğü ülkemizde uyuşturucudan arınmak ilk olarak ailenin elindedir. Çocuğunuza sahip çıkmanızona şefkat, ilgi göstermeniz ve onları utandırmamanız lazım. Onlara her zaman ne kadar iyi bir çocuk olduğunu hissettirmemiz lazım. Onlara ilgi gösterip, küçüklüğünden itibaren çok vakit geçirmeye özen göstermek ve yanında kavga etmemek lazım. Onlara aile kelimesinin ne kadar kutsal olduğunu ve insan sağlığının ne kadar önemli olduğunu anlatmak zorundayız. Çocukları içine kapanık biri olmaktan korumalı, ona özel olduğunu hissettirmeliyiz. Çocuklara akıl verir gibi değil, onlara dünya da insanlar arasında nelerin doğru, nelerin yanlış olduğunu göstermemiz lazım. Çocuklarımıza asla vurmamalı, küfür etmemeli, onlara sevdiğimizi sadece sözle değil, davranışlarımızla da belli etmeliyiz. Onlara teşvik edici ufak hediyeler alıp, kitap okumak ve bu gibi aktivitelere yönlendirmemiz uyuşturucudan uzak tutmamızı sağlayacaktır. Çocuğunun uyuşturucu madde kullandığından şüphe duyan aileler psikiyatri kliniğine başvurarak gerekli yardımları almaları mümkündür” diye konuştu.
Havaların değişken olması nedeniyle şu an en çok soğuk algınlığı hastalığının yaygın olduğuna dikkat çeken Gaziantep Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ilgın Türkçüoğlu, “Tabii bu aileleri endişelendiriyor. Bu arada gerek olmadığı halde, bir takım ilaç kullanımları veya çocuğun ateşi çıktığında antibiyotiğe başvurma gibi gereksiz ilaç kullanımları da oluyor. Soğuk algınlığı halk arasında nezle olarak biliniyor. Bunlar daha çok solunum yolu virüslerinin neden olduğu ve solunum yolunun giriş bölgesinin yani burun kısmının akut hastalığı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve öksürük eşlik ediyor” dedi.
Çocukluk çağının en sık görülen rahatsızlığından birininhiperaktivite bozukluğu olduğunu söyleyen Türkçüoğlu, “Toplumda yüzde 5 ile 7 arasında görülüyor. Son derece önemli, akademik sosyal ve psikiyatrik sorunlara yol açabilen ve olumsuz etkileri yaşam boyu sürebilen bir Nörobiyolojik rahatsızlık. Bu hastalığın temel özelliği kalıcı, sürekli olan dikkat süresinin kısalığı ve engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle ortaya çıkan ataksızlık ve huzursuzluktur” şeklinde konuştu.
Sabah-Çocuk Hastanesi olarak bölgeye mi hitap ediyorsunuz, yoksa Gaziantep’e mi?
Türkçüoğlu-Hastanemiz bir bölge hastanesi konumunda o nedenle başta Şanlıurfa, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Kilis olmak üzere daha doğu illerine de hizmet veriyoruz. Hastanemizde 30 çocuk hekimi var ve çocukla alakalı yan dallarımız var. Kardiyoloji, Nöroloji Gastrenotoloji, Göğüs Hastalıkları, Alerjik ve Eminoloji Hastalıkları, Çocuk Radyolojisi, Çocuk Ürolojisi, Çocuk Kalp Damar Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Psikiyatrisi gibi bölümlerimiz var. Bunların yanında yeni doğan çocuk yoğun bakım ve yanık ünitemiz var.
Sabah-Hastanede kaç hekim görev yapıyor ve bu sayı yeterli mi?
Türkçüoğlu-30 Çocuk Uzmanımız var. Onun dışında diğer yan dallar var. Fizik Tedavi, Kulak Burun Boğaz Bölümü bulunuyor. Çocuk Enfeksiyon Bölümü var ve yan dallarla beraber sayımız şu an yeterli.
Sabah-Günde kaç hasta geliyor ve gelenlerin arasında Suriyeliler’in oranı nedir?
Türkçüoğlu-Günde 3-4 bin hasta hastanemize geliyor.
Sabah-Günümüzde çocuklarda en sık görülen hastalık hangisidir?
Türkçüoğlu-Şu anda bahar aylarındayız. O nedenle bugünlerde havaların değişken olması nedeniyle en çok soğuk algınlığı hastalığı yaygın. Tabii bu aileleri endişelendiriyor. Bu arada gerek olmadığı halde bir takım ilaç kullanımları veya çocuğun ateşi çıktığında antibiyotiğe başvurma gibi gereksiz ilaç kullanımları da oluyor. Soğuk algınlığı halk arasında nezle olarak biliniyor. Bunlar daha çok solunum yolu virüslerinin neden olduğu ve solunum yolunun giriş bölgesinin yani burun kısmının akut hastalığı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve öksürük eşlik ediyor. Yüksek ateş olabilir ama genellikle olmuyor. Bu aralar nezle dediğimiz soğuk algınlığı sıkça rastladığımız hastalık.
Sabah-Bu hastalıktan korunma yolları nedir ve tedavisi var mı?
Türkçüoğlu-Şimdi nezle olduğunda çocuklara bir süre istirahat etmelerini öneriyoruz. Beslenmelerine dikkat etmelerini, burun temizliği ve burnun açık tutulması önemli. Burnun açık tutulması için burun spreyleri var ve bunun kullanılması yeterli oluyor. Antibiyotik önermiyoruz. Çünkü daha önce virüslerin yaptığı bir hastalık olduğu için antibiyotik daha çok bakteriyel enfeksiyon hastalıklarında işe yarar ve virüslerde işe yaramaz. Dolayısıyla antibiyotik kullanımının faydası olmaz. Diğer yandan da her ilacın bir yan etkisi vardır. Kullanılan antibiyotik istenmeyen yan etkilerin oluşmasına da neden olabilir. Çocuğa fayda sağlayalım derken zararımız dokunabilir.
Sabah-Eskiden ilkokuldaki çocuklara aşı yapılırdı, bu uygulama halen devam ediyor mu, bize çocuk yaşta yapılan aşıların öneminden bahseder misiniz?
Türkçüoğlu-Şimdi bu aşılar halen devam ediyor. Çocukluk çağında sık görülen ve ciddi sorunlar yaratan birçok hastalık günümüzde aşı uygulamaları sayesinde azalmış durumda. İlköğretim birinci sınıfta kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşısı yapılıyor. Difteri, boğmaca ve tetanozaşısı,İlköğretim 8. sınıfta erişkin tipi difteri ve tetanoz aşısı yapılıyor. Dolayısıyla aşılanmış çocuklar sayesinde enfeksiyon etkenlerinin toplumda dolaşımı ve yayılımı engelleniyor. Özellikle aşılanmamış çocuk veya yetişkinlerin ve henüz aşılanamamış çocukların korunması da sağlanmış oluyor. Çocukluk çağındaki aşılama okul öncesi ve okul yıllarında gelişebilecek epidemilerinde önüne geçmekte.
Sabah-Bazı çocuklar çok hiperaktif bunun nedeni nedir? Bu hiperaktiflik ilerleyen zamanlarda sorun olabilir mi?
Türkçüoğlu-Çocukluk çağının en sık görülen rahatsızlığından biri hiperaktivite bozukluğu. Toplumda yüzde 5 ile 7 arasında görülüyor. Son derece önemli akademik sosyal ve psikiyatrik sorunlara yol açabilen ve olumsuz etkileri yaşam boyu sürebilen bir Nörobiyolojik rahatsızlıktır. Bu hastalığın temel özelliği kalıcı, sürekli olan dikkat süresinin kısalığı ve engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle ortaya çıkan ataksızlık ve huzursuzluktur. Nedenleri ise; genetik olabilir, geçirilmiş beyin hasarları ve psiko-sosyal nedenler olabilir. Hiperaktif çocuklar sık kaza geçirmekte acelecilik ve düşünmeden hareket etme, kurallara uymada güçlük ve konsantre olamama gibi nedenlerden dolayı hem akademikhem sosyal hem de duygusal alanlarda güçlük yaşamaktalar. Tedavi edilmeyen çocuklarda depresyon, kaygı bozukluğu ve davranış bozukluğu çocuğun toplumsal uyumunu etkileyebilir.
Sabah-Sağlıklı bir çocuğun gelişim süreci nasıl olmalıdır?
Bu konuda anne ve babaya düşen görevler nedir?
Türkçüoğlu-Gelişim bilinçsel ve sosyal yönleriyle bir süreçtir. Gelişim süreci içinde çocuklar bilişsel ve sosyal alanlarda eski bilgilerine yenilerini ekleyerek bu bilgileri içselleştirerek aktif birer rol oynarlar. Bu süreç içinde çocuklar bağımlılıktan ve özellikle benmerkezciliktenpaylaşmaya, sabırsızlıktan-isteksizlerini ertelemeye ve beklemeyi öğrenmeye, tutarsız davranışlardan-tutarlılıklara, duyguları ani değişmelerden daha dengeli bir duygu durumuna düşünceleri ise somut düşünceden soyut ve mantıklı düşünmelere doğru değişim ve gelişim gösterir. Fizyolojik ve psikolojik anlamda sağlıklı birer birey olarak yetişmesinde ve davranışlarının şekillenmesinde anne ve babanın rolü çok büyüktür. Çocukların anne ve babaların, her ikisinin de varlığında güven ve mutluluk duygularını, her ikisinin de yokluğunda aynı derece etkilendiklerinive herhangi birinin varlığı ile de rahatladıklarını ortaya koymaktadır. Anne ve babalar çocukların sosyal duygusal gelişimi üzerinde doğrudan etkilidir ve birbirlerinden bağımsız etkilere sahiptir. Çocuklarımızın içinde bulunduğu dönemin gelişim özelliklerini bilmek onları daha iyi tanımamıza ve iletişimimizin kolaylaşmasına katkıda bulunacak.
Sabah-Bazı çocuklar küçük yaşlarda obez hastalığına yakalanıyor. Bu neden kaynaklanıyor. Anne ve babanın şişman olmasının etkisi var mı?
Türkçüoğlu-Farklılaşan yaşam alışkanlıkları ve hatalı aile tutumları çocuklarda obezite artış sorunları nedenleri arasında yer alıyor. Okul öncesi dönemdeki çocukların beslenmesi aile bireylerinin beslenme alışkanlıklarının bir yansımasıdır. Genelde bu yaş grubunun kilo alım sorununu ailesel alışkanlıkların etkilediği görülmektedir. Bu dönemde çocukların ilgisini çeken renkli görüntülerin bol olduğu, televizyon izlerken yemek yedirmek, o arada çocuğun ne yediğini anlamadan ağzına tıkıştırmak çoğu zaman yemek yediremediğimiz de seçtiğimiz yanlış bir yöntemdir. Çocuk büyüdükçe bu reklamlar ve abur-cubur dediğimiz beslenme alışkanlığının kazanılmasına ve pekişmesine destek olmaktadır. Bunlarda gereksiz boş enerji kaynakları olduklarında kilo alma sorunu yaratıp sağlıklı beslenmeyi engellediği için gelişim sorunlarıyla baş başa kalmamıza yol açmaktadır. Kahvaltı ettirme alışkanlığını mutlaka kazandırmamız lazım. Kahvaltı ağırlıklı bir öğün olabilir. Su içme alışkanlığı kazandırılmalı, kola, meşrubat ve hazır meyve sularından uzak tutmalıyız. Çok iyi çiğnemeyi öğretmeliyiz, çocuğumuzun duyularına dikkat edip doydum diyorsa yemesi için zorlamamalıyız. Gelişme çağında boş verin yesin diye düşünmeyin. Kilolu olmasının sağlıklı olacağı anlamına gelmeyeceğini bilmeliyiz ve herhangi bir spor dalına yönelmesini desteklemeliyiz. Bu gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. Televizyon ve bilgisayar karşısında yemek yemesine izin vermemeliyiz. Çocuğumuza belli alışkanlıklar kazandırırken bunu yasaklarla yapmayıp neden ve niçinlerinionlarla paylaşmalıyız. Tabağında kalan yemeği bitirmesi için baskı yapmayıp bir sonraki sefer daha az almasını sağlamalıyız ya da evvelki öğünden tabağında kalan besini bitirterek başlayınız. Aralarda meyve tüketmelerini desteklemeliyiz. Hangi yaş döneminde olursa olsun yemeği ödül ya da ceza olarak göstermemeliyiz. Pek çok bilimsel araştırma şişmanlığın ailevi olduğunu kanıtlar. Bir ebeveynde şişmanlık varsa çocukta risk yüzde 40 iken iki ebeveynde varsa bu oran yüzde 80 olmaktadır. Şişmanların fazla yeme isteğinin beslenme biçiminin aile çevresinden edinilen bir alışkanlık olduğu ileri sürülmektedir. Fiziki aktivite eksikliği, aşırı televizyon izleme ve bilgisayar kullanma gibi çocuğu hareketsizliğe iten, alışkanlıklarda çoğu kez aile yaşamı yaşanılan ortam ile ilişkilidir. Şişman aileler tarafında evlat edinilmiş çocuklarda da şişmanlığın sık görülmesi aile çevresinin etkisini kanıtlayan bir diğer bulgudur. Hüseyin Karataş-Arzu Bulut
Ebeveyn ve çocuk arasında iletişim ve anlayış eksikliği, yüksek heyecan arayışı, psikolojik sıkıntı ve problemlerin de uyuşturucu kullanımında etken olduğuna dikkat çeken Türkoğlu, “Uyuşturucu yaşının çok düştüğü ülkemizde uyuşturucudan arınmak ilk olarak ailenin elindedir. Çocuğunuza sahip çıkmanızona şefkat, ilgi göstermeniz ve onları utandırmamanız lazım. Onlara her zaman ne kadar iyi bir çocuk olduğunu hissettirmemiz lazım. Onlara ilgi gösterip, küçüklüğünden itibaren çok vakit geçirmeye özen göstermek ve yanında kavga etmemek lazım. Onlara aile kelimesinin ne kadar kutsal olduğunu ve insan sağlığının ne kadar önemli olduğunu anlatmak zorundayız. Çocukları içine kapanık biri olmaktan korumalı, ona özel olduğunu hissettirmeliyiz. Çocuklara akıl verir gibi değil, onlara dünya da insanlar arasında nelerin doğru, nelerin yanlış olduğunu göstermemiz lazım. Çocuklarımıza asla vurmamalı, küfür etmemeli, onlara sevdiğimizi sadece sözle değil, davranışlarımızla da belli etmeliyiz. Onlara teşvik edici ufak hediyeler alıp, kitap okumak ve bu gibi aktivitelere yönlendirmemiz uyuşturucudan uzak tutmamızı sağlayacaktır. Çocuğunun uyuşturucu madde kullandığından şüphe duyan aileler psikiyatri kliniğine başvurarak gerekli yardımları almaları mümkündür” diye konuştu.
Havaların değişken olması nedeniyle şu an en çok soğuk algınlığı hastalığının yaygın olduğuna dikkat çeken Gaziantep Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ilgın Türkçüoğlu, “Tabii bu aileleri endişelendiriyor. Bu arada gerek olmadığı halde, bir takım ilaç kullanımları veya çocuğun ateşi çıktığında antibiyotiğe başvurma gibi gereksiz ilaç kullanımları da oluyor. Soğuk algınlığı halk arasında nezle olarak biliniyor. Bunlar daha çok solunum yolu virüslerinin neden olduğu ve solunum yolunun giriş bölgesinin yani burun kısmının akut hastalığı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve öksürük eşlik ediyor” dedi.
Çocukluk çağının en sık görülen rahatsızlığından birininhiperaktivite bozukluğu olduğunu söyleyen Türkçüoğlu, “Toplumda yüzde 5 ile 7 arasında görülüyor. Son derece önemli, akademik sosyal ve psikiyatrik sorunlara yol açabilen ve olumsuz etkileri yaşam boyu sürebilen bir Nörobiyolojik rahatsızlık. Bu hastalığın temel özelliği kalıcı, sürekli olan dikkat süresinin kısalığı ve engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle ortaya çıkan ataksızlık ve huzursuzluktur” şeklinde konuştu.
Sabah-Çocuk Hastanesi olarak bölgeye mi hitap ediyorsunuz, yoksa Gaziantep’e mi?
Türkçüoğlu-Hastanemiz bir bölge hastanesi konumunda o nedenle başta Şanlıurfa, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Kilis olmak üzere daha doğu illerine de hizmet veriyoruz. Hastanemizde 30 çocuk hekimi var ve çocukla alakalı yan dallarımız var. Kardiyoloji, Nöroloji Gastrenotoloji, Göğüs Hastalıkları, Alerjik ve Eminoloji Hastalıkları, Çocuk Radyolojisi, Çocuk Ürolojisi, Çocuk Kalp Damar Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Psikiyatrisi gibi bölümlerimiz var. Bunların yanında yeni doğan çocuk yoğun bakım ve yanık ünitemiz var.
Sabah-Hastanede kaç hekim görev yapıyor ve bu sayı yeterli mi?
Türkçüoğlu-30 Çocuk Uzmanımız var. Onun dışında diğer yan dallar var. Fizik Tedavi, Kulak Burun Boğaz Bölümü bulunuyor. Çocuk Enfeksiyon Bölümü var ve yan dallarla beraber sayımız şu an yeterli.
Sabah-Günde kaç hasta geliyor ve gelenlerin arasında Suriyeliler’in oranı nedir?
Türkçüoğlu-Günde 3-4 bin hasta hastanemize geliyor.
Sabah-Günümüzde çocuklarda en sık görülen hastalık hangisidir?
Türkçüoğlu-Şu anda bahar aylarındayız. O nedenle bugünlerde havaların değişken olması nedeniyle en çok soğuk algınlığı hastalığı yaygın. Tabii bu aileleri endişelendiriyor. Bu arada gerek olmadığı halde bir takım ilaç kullanımları veya çocuğun ateşi çıktığında antibiyotiğe başvurma gibi gereksiz ilaç kullanımları da oluyor. Soğuk algınlığı halk arasında nezle olarak biliniyor. Bunlar daha çok solunum yolu virüslerinin neden olduğu ve solunum yolunun giriş bölgesinin yani burun kısmının akut hastalığı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve öksürük eşlik ediyor. Yüksek ateş olabilir ama genellikle olmuyor. Bu aralar nezle dediğimiz soğuk algınlığı sıkça rastladığımız hastalık.
Sabah-Bu hastalıktan korunma yolları nedir ve tedavisi var mı?
Türkçüoğlu-Şimdi nezle olduğunda çocuklara bir süre istirahat etmelerini öneriyoruz. Beslenmelerine dikkat etmelerini, burun temizliği ve burnun açık tutulması önemli. Burnun açık tutulması için burun spreyleri var ve bunun kullanılması yeterli oluyor. Antibiyotik önermiyoruz. Çünkü daha önce virüslerin yaptığı bir hastalık olduğu için antibiyotik daha çok bakteriyel enfeksiyon hastalıklarında işe yarar ve virüslerde işe yaramaz. Dolayısıyla antibiyotik kullanımının faydası olmaz. Diğer yandan da her ilacın bir yan etkisi vardır. Kullanılan antibiyotik istenmeyen yan etkilerin oluşmasına da neden olabilir. Çocuğa fayda sağlayalım derken zararımız dokunabilir.
Sabah-Eskiden ilkokuldaki çocuklara aşı yapılırdı, bu uygulama halen devam ediyor mu, bize çocuk yaşta yapılan aşıların öneminden bahseder misiniz?
Türkçüoğlu-Şimdi bu aşılar halen devam ediyor. Çocukluk çağında sık görülen ve ciddi sorunlar yaratan birçok hastalık günümüzde aşı uygulamaları sayesinde azalmış durumda. İlköğretim birinci sınıfta kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşısı yapılıyor. Difteri, boğmaca ve tetanozaşısı,İlköğretim 8. sınıfta erişkin tipi difteri ve tetanoz aşısı yapılıyor. Dolayısıyla aşılanmış çocuklar sayesinde enfeksiyon etkenlerinin toplumda dolaşımı ve yayılımı engelleniyor. Özellikle aşılanmamış çocuk veya yetişkinlerin ve henüz aşılanamamış çocukların korunması da sağlanmış oluyor. Çocukluk çağındaki aşılama okul öncesi ve okul yıllarında gelişebilecek epidemilerinde önüne geçmekte.
Sabah-Bazı çocuklar çok hiperaktif bunun nedeni nedir? Bu hiperaktiflik ilerleyen zamanlarda sorun olabilir mi?
Türkçüoğlu-Çocukluk çağının en sık görülen rahatsızlığından biri hiperaktivite bozukluğu. Toplumda yüzde 5 ile 7 arasında görülüyor. Son derece önemli akademik sosyal ve psikiyatrik sorunlara yol açabilen ve olumsuz etkileri yaşam boyu sürebilen bir Nörobiyolojik rahatsızlıktır. Bu hastalığın temel özelliği kalıcı, sürekli olan dikkat süresinin kısalığı ve engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle ortaya çıkan ataksızlık ve huzursuzluktur. Nedenleri ise; genetik olabilir, geçirilmiş beyin hasarları ve psiko-sosyal nedenler olabilir. Hiperaktif çocuklar sık kaza geçirmekte acelecilik ve düşünmeden hareket etme, kurallara uymada güçlük ve konsantre olamama gibi nedenlerden dolayı hem akademikhem sosyal hem de duygusal alanlarda güçlük yaşamaktalar. Tedavi edilmeyen çocuklarda depresyon, kaygı bozukluğu ve davranış bozukluğu çocuğun toplumsal uyumunu etkileyebilir.
Sabah-Sağlıklı bir çocuğun gelişim süreci nasıl olmalıdır?
Bu konuda anne ve babaya düşen görevler nedir?
Türkçüoğlu-Gelişim bilinçsel ve sosyal yönleriyle bir süreçtir. Gelişim süreci içinde çocuklar bilişsel ve sosyal alanlarda eski bilgilerine yenilerini ekleyerek bu bilgileri içselleştirerek aktif birer rol oynarlar. Bu süreç içinde çocuklar bağımlılıktan ve özellikle benmerkezciliktenpaylaşmaya, sabırsızlıktan-isteksizlerini ertelemeye ve beklemeyi öğrenmeye, tutarsız davranışlardan-tutarlılıklara, duyguları ani değişmelerden daha dengeli bir duygu durumuna düşünceleri ise somut düşünceden soyut ve mantıklı düşünmelere doğru değişim ve gelişim gösterir. Fizyolojik ve psikolojik anlamda sağlıklı birer birey olarak yetişmesinde ve davranışlarının şekillenmesinde anne ve babanın rolü çok büyüktür. Çocukların anne ve babaların, her ikisinin de varlığında güven ve mutluluk duygularını, her ikisinin de yokluğunda aynı derece etkilendiklerinive herhangi birinin varlığı ile de rahatladıklarını ortaya koymaktadır. Anne ve babalar çocukların sosyal duygusal gelişimi üzerinde doğrudan etkilidir ve birbirlerinden bağımsız etkilere sahiptir. Çocuklarımızın içinde bulunduğu dönemin gelişim özelliklerini bilmek onları daha iyi tanımamıza ve iletişimimizin kolaylaşmasına katkıda bulunacak.
Sabah-Bazı çocuklar küçük yaşlarda obez hastalığına yakalanıyor. Bu neden kaynaklanıyor. Anne ve babanın şişman olmasının etkisi var mı?
Türkçüoğlu-Farklılaşan yaşam alışkanlıkları ve hatalı aile tutumları çocuklarda obezite artış sorunları nedenleri arasında yer alıyor. Okul öncesi dönemdeki çocukların beslenmesi aile bireylerinin beslenme alışkanlıklarının bir yansımasıdır. Genelde bu yaş grubunun kilo alım sorununu ailesel alışkanlıkların etkilediği görülmektedir. Bu dönemde çocukların ilgisini çeken renkli görüntülerin bol olduğu, televizyon izlerken yemek yedirmek, o arada çocuğun ne yediğini anlamadan ağzına tıkıştırmak çoğu zaman yemek yediremediğimiz de seçtiğimiz yanlış bir yöntemdir. Çocuk büyüdükçe bu reklamlar ve abur-cubur dediğimiz beslenme alışkanlığının kazanılmasına ve pekişmesine destek olmaktadır. Bunlarda gereksiz boş enerji kaynakları olduklarında kilo alma sorunu yaratıp sağlıklı beslenmeyi engellediği için gelişim sorunlarıyla baş başa kalmamıza yol açmaktadır. Kahvaltı ettirme alışkanlığını mutlaka kazandırmamız lazım. Kahvaltı ağırlıklı bir öğün olabilir. Su içme alışkanlığı kazandırılmalı, kola, meşrubat ve hazır meyve sularından uzak tutmalıyız. Çok iyi çiğnemeyi öğretmeliyiz, çocuğumuzun duyularına dikkat edip doydum diyorsa yemesi için zorlamamalıyız. Gelişme çağında boş verin yesin diye düşünmeyin. Kilolu olmasının sağlıklı olacağı anlamına gelmeyeceğini bilmeliyiz ve herhangi bir spor dalına yönelmesini desteklemeliyiz. Bu gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. Televizyon ve bilgisayar karşısında yemek yemesine izin vermemeliyiz. Çocuğumuza belli alışkanlıklar kazandırırken bunu yasaklarla yapmayıp neden ve niçinlerinionlarla paylaşmalıyız. Tabağında kalan yemeği bitirmesi için baskı yapmayıp bir sonraki sefer daha az almasını sağlamalıyız ya da evvelki öğünden tabağında kalan besini bitirterek başlayınız. Aralarda meyve tüketmelerini desteklemeliyiz. Hangi yaş döneminde olursa olsun yemeği ödül ya da ceza olarak göstermemeliyiz. Pek çok bilimsel araştırma şişmanlığın ailevi olduğunu kanıtlar. Bir ebeveynde şişmanlık varsa çocukta risk yüzde 40 iken iki ebeveynde varsa bu oran yüzde 80 olmaktadır. Şişmanların fazla yeme isteğinin beslenme biçiminin aile çevresinden edinilen bir alışkanlık olduğu ileri sürülmektedir. Fiziki aktivite eksikliği, aşırı televizyon izleme ve bilgisayar kullanma gibi çocuğu hareketsizliğe iten, alışkanlıklarda çoğu kez aile yaşamı yaşanılan ortam ile ilişkilidir. Şişman aileler tarafında evlat edinilmiş çocuklarda da şişmanlığın sık görülmesi aile çevresinin etkisini kanıtlayan bir diğer bulgudur. Hüseyin Karataş-Arzu Bulut