Gelecekte diyabetten kalp hastalıklarına kadar birçok hastalığın tedavisinde umut olarak görülen kök hücre naklini, ne olduğunu hakkında bilgi veren Zirve Üniversitesi Emine-Bahaeddin Nakıboğlu Tıp Fakültesi Histoloji ve Embiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayhan Bilir, kanser hastalarının yeni umut ışığıın kök hücreler olduğunu belirterek, “ Kök hücre gelecekte hasarlı organları yenilenmesinde belki de yeni bir organ yapılmasına olanak sağlayacak çağımızın buluşudur” dedi.
Aslında kök hücrelerin vücudumuzun değişik yerlerinde olduğunu belirten Bilir, “ Kök hücreler kemik iliklerimizde, dokularımızda mevcut. Fakat bunların başka türlü hücrelere dönüşme potansiyelleri keşfedildikten sonra bilimde yepyeni bir dönem başladı. Başta sinir sistemleri hastalıkları olmak üzere kalp ve damar hastalıklarına, endokrin hastalıklarının tedavisinde kök hücrelerden çok farklı dokuların onarılmasında ve yenilenmesinde yararlanılması mümkündür” diye konuştu.
Kanser kök hücresi normal kök hücresinin yolunu kullanan ama anormal bir protein üreten kök hücre tarzıdır diyen Bilir, “ Kanserlerin kökeninde kök hücre vardır. Ama normal kök hücreden farklılaşmış bir kök hücre vardır. Kemoterapi radyoterapi ve diğer tedavi şekillerinin tamamına karşı kanser kök hücreleri dirençlidir. Böylece sizin uyguladığınız modern terapilerin hepsinden sonra hatta hastayı tedavi edip gönderdikten sonra bile çok kısa sürede yeniden kanser hücresi faaliyete geçerek nüksetmiş olarak karşınıza gelebilir. Yapılması gereken şey kanser hücrelerini kökünden sistemin dışına çıkarmaktır” dedi.
Bilimsel çalışmalar devam ediyor
Bunun için çok sayıda bilimsel çalışma olduğunu belirten Prof. Dr. Bilir, “Bunların başında yeni ilaçlar keşfetmek, hedefe yönelik ilaçlar keşfetmek, sadece o hücreyi kilitleyen ilaçlar keşfetmek geliyor. Bunun yanında bir de aşılar var. Aşıların özünde kanser kök hücresini diğer kök hücrelerden ayıran bir özelliğini, yüzeyinde bulunan bir protein ya da tanıyı vücudumuzdaki bizi koruyan lenfositlere yani askerlerimize tanıtma işlemidir. Bu kulağımıza hoş gelse de uygulanabilir aşaması o kadar kolay değildir. Daha çok çalışılması gerekiyor” dedi.
Şu anda belirli kanserlere karşı aşı geliştirme çalışmalarında yol alınmıştır diyen Bilir, “ Çünkü onlarda spesifik bir protein var normal kanser kök hücrelerinde yok. Siz lenfositlere o proteini tanıtıyorsunuz. Vücudunuzda böyle bir durum olduğunda lenfositlere o hücreyi yok ediyor. Böylece cerrahi bir işlem olmadan, kemoterapi, radyoterapiye gerek kalmadan ya da bunlarla kullanılırsa da daha etkili bir şekilde kanserli hücrelerden kurtulma şansı var” diye belirtti.
İleriki zamanlarda vücudumuzda bıçak yarası olmadan , kanser olma riski taşıyan hastalarda bu tip moleküler tanılar ve aşılarla kanserlerin yok edilebileceğini düşündüğünü belirten Bilir, “ Örneğin; Beyin boşluklarımızın tabanında kök hücreler var. Beyindeki nöronlarımızın yerini kök hücreler almaktadır. Nöronlarımızın oradaki sayısız sonsuz değildir. Felç ve alzheimer gibi hastalıklarda nöronal farklılaşmayı sağlayacak kök hücreleri o bölgeye koyabilirsek bu hastalıkları yenme şansımız var. Çalışmalar bu yönde ilermeye devam ediyor. Ümit ediyorum ki bu kök hücreleri kullanarak hasarlı organların yenilenme süreci belli bir sure sonar başarılacağına inanıyorum.
Beyin boşluklarımızın tabanında kök hücreler var. beyindeki nöronlarımızın yerini kök hücreler almaktadır. Nöronlarımızın oradaki sayısız sonsuz değildir. felç ve alzeimer gibi hastalıklarda nöronal farklılaşmayı sağlayacak kök hücreleri o bölgeye koyabilirsek bu hastalıkları yenme şansımız var. Çalışmalar bu yönde ilerlemeye devam ediyor. Ümit ediyorum ki bu kök hücreleri kullanarak hasarlı organların yenilenme sürecini belli bir süre sonra başarılacağına inanıyorum” şeklinde konuştu. Adem Kesenek
Aslında kök hücrelerin vücudumuzun değişik yerlerinde olduğunu belirten Bilir, “ Kök hücreler kemik iliklerimizde, dokularımızda mevcut. Fakat bunların başka türlü hücrelere dönüşme potansiyelleri keşfedildikten sonra bilimde yepyeni bir dönem başladı. Başta sinir sistemleri hastalıkları olmak üzere kalp ve damar hastalıklarına, endokrin hastalıklarının tedavisinde kök hücrelerden çok farklı dokuların onarılmasında ve yenilenmesinde yararlanılması mümkündür” diye konuştu.
Kanser kök hücresi normal kök hücresinin yolunu kullanan ama anormal bir protein üreten kök hücre tarzıdır diyen Bilir, “ Kanserlerin kökeninde kök hücre vardır. Ama normal kök hücreden farklılaşmış bir kök hücre vardır. Kemoterapi radyoterapi ve diğer tedavi şekillerinin tamamına karşı kanser kök hücreleri dirençlidir. Böylece sizin uyguladığınız modern terapilerin hepsinden sonra hatta hastayı tedavi edip gönderdikten sonra bile çok kısa sürede yeniden kanser hücresi faaliyete geçerek nüksetmiş olarak karşınıza gelebilir. Yapılması gereken şey kanser hücrelerini kökünden sistemin dışına çıkarmaktır” dedi.
Bilimsel çalışmalar devam ediyor
Bunun için çok sayıda bilimsel çalışma olduğunu belirten Prof. Dr. Bilir, “Bunların başında yeni ilaçlar keşfetmek, hedefe yönelik ilaçlar keşfetmek, sadece o hücreyi kilitleyen ilaçlar keşfetmek geliyor. Bunun yanında bir de aşılar var. Aşıların özünde kanser kök hücresini diğer kök hücrelerden ayıran bir özelliğini, yüzeyinde bulunan bir protein ya da tanıyı vücudumuzdaki bizi koruyan lenfositlere yani askerlerimize tanıtma işlemidir. Bu kulağımıza hoş gelse de uygulanabilir aşaması o kadar kolay değildir. Daha çok çalışılması gerekiyor” dedi.
Şu anda belirli kanserlere karşı aşı geliştirme çalışmalarında yol alınmıştır diyen Bilir, “ Çünkü onlarda spesifik bir protein var normal kanser kök hücrelerinde yok. Siz lenfositlere o proteini tanıtıyorsunuz. Vücudunuzda böyle bir durum olduğunda lenfositlere o hücreyi yok ediyor. Böylece cerrahi bir işlem olmadan, kemoterapi, radyoterapiye gerek kalmadan ya da bunlarla kullanılırsa da daha etkili bir şekilde kanserli hücrelerden kurtulma şansı var” diye belirtti.
İleriki zamanlarda vücudumuzda bıçak yarası olmadan , kanser olma riski taşıyan hastalarda bu tip moleküler tanılar ve aşılarla kanserlerin yok edilebileceğini düşündüğünü belirten Bilir, “ Örneğin; Beyin boşluklarımızın tabanında kök hücreler var. Beyindeki nöronlarımızın yerini kök hücreler almaktadır. Nöronlarımızın oradaki sayısız sonsuz değildir. Felç ve alzheimer gibi hastalıklarda nöronal farklılaşmayı sağlayacak kök hücreleri o bölgeye koyabilirsek bu hastalıkları yenme şansımız var. Çalışmalar bu yönde ilermeye devam ediyor. Ümit ediyorum ki bu kök hücreleri kullanarak hasarlı organların yenilenme süreci belli bir sure sonar başarılacağına inanıyorum.
Beyin boşluklarımızın tabanında kök hücreler var. beyindeki nöronlarımızın yerini kök hücreler almaktadır. Nöronlarımızın oradaki sayısız sonsuz değildir. felç ve alzeimer gibi hastalıklarda nöronal farklılaşmayı sağlayacak kök hücreleri o bölgeye koyabilirsek bu hastalıkları yenme şansımız var. Çalışmalar bu yönde ilerlemeye devam ediyor. Ümit ediyorum ki bu kök hücreleri kullanarak hasarlı organların yenilenme sürecini belli bir süre sonra başarılacağına inanıyorum” şeklinde konuştu. Adem Kesenek
RSS