Türkiye toplam sağlık harcamaları içinde kamu sağlık harcamalarının payı itibarıyla OECD ortalamasını geçerek teşkilata bağlı üyeler arasında 14’üncü oldu. Toplam sağlık harcamalarının “GSYH içindeki payında” yüzde 5.4 ile sonuncu olan Türkiye Türkiye’de Ecevit hükümeti sırasında sağlığa GSYH’da yüzde 4.9’luk pay ayrılırken oranı 2009’da yüzde 6.1’e çıkarmıştı.
OECD’nin “Sağlık Sistemlerinin Mali Sürdürülebilirliği” başlıklı raporu yayınlandı.
Toplam sağlık harcamalarında kamu sağlık harcamalarının payının yüksekliği itibarıyla Türkiye, yüzde 76.8’lik payla OECD ülkeleri içinde 14’üncü oldu. Oran Ecevit hükümeti sırasında yüzde 62.9 idi. Türkiye yüzde 71.9 olan OECD ortalamasını aşarken toplam sağlık harcamalarında kamu harcamalarının en yüksek olduğu ülkeler kuzey Avrupa ülkeleri. Örneğin Danimarka’da kamu toplam sağlık harcamalarının yüzde 90’ına yakınını yapıyor. En az kamu harcaması yapılan ABD’de oran yüzde 43 dolayında.
Rapora göre sağlık harcamaları genelde ülkelerin ekonomik büyümelerini solladı. Bu nedenle de sağlık hizmeti bundan dolayı önemli bir bütçe zorluğu meydana getirdi. Raporda, “Slovak Cumhuriyeti, Türkiye, Şili ve Kore’de sağlık harcamalarının görece yüksek artışı, kısmen, zamanla nüfusun daha geniş bir kesimin kamunun finanse ettiği sağlık hizmetine artan erişiminin büyüyen kapsamını yansıtıyor olabilir” denildi.
Raporun “Harcamanın yeniden tahsisi, yeni gelir kaynakları bulunması” başlıklı bölümünde ise, kaynakları artırmanın temelde sağlık yerine maliye bakanlıklarının görevi olduğu savunuldu. Raporda Türkiye’den şöyle söz edildi:
“Birçok ülkede bakanlıklar kaynak bulmak üzere birlikte çalışıyor, özellikle de son ekonomik kriz sonrasında. İlk seçenek varolan hükümet bütçeleri içinde yeniden tahsis imkânlarını bulmak. Birçok OECD ülkesi, kamunun sağlık harcamasına OECD ortalaması olan yüzde 15’e yakın kaynak tahsis ediyor. Ancak dört ülke (Japonya, Hollanda, İsviçre, ABD) yüzde 20 ya da fazlasını tahsis ediyor ve dört ülke de (Macaristan, İsrail, Polonya, Türkiye) yüzde 12’den azını ayırıyor. Birçok ülkenin sağlığa bütçeleri içinde en fazla pay tanınması imkânı vermesine dikkat çekmek de ilgi çekici: OECD çapında sağlığın kamu harcamasındaki payı 2000-2012 arası yüzde 1.4 arttı.”
Raporda yer alan bilgilerden bazıları şöyle:
“-2000-2009 yılları arasında kişi başına reel sağlık harcamasında ortalama yıllık artış oranları itibarıyla Türkiye OECD içinde İngiltere ve Şili ile birlikte 9’uncu sırada. Bu ülkelerde 2000-2009 arası yıllık artış yüzde 5.
-Türkiye 2012’de sağlık harcamalarının ‘GSYH içindeki payında’ yüzde 5.4 ile sonuncu. Türkiye’de Ecevit hükümeti sırasında sağlığa GSYH’da yüzde 4.9’luk pay ayrılırken oran 2009’da yüzde 6.1’e çıktı, sonra düştü. İlk sırada sağlık harcamalarının GSYH’da yüzde 17’lik pay aldığı ABD var.
-2012’de Türkiye ile birlikte Polonya ve İsrail’de toplam kamu harcamaları içinde sağlık harcamalarının payı yüzde 11. Son sıradaki Macaristan’ın yüzde 10. Kamu harcamalarının içinde sağlığın en fazla pay aldığı ülke yüzde 22 ile İsviçre. OECD ortalaması ise yüzde 15.” (ANKA
OECD’nin “Sağlık Sistemlerinin Mali Sürdürülebilirliği” başlıklı raporu yayınlandı.
Toplam sağlık harcamalarında kamu sağlık harcamalarının payının yüksekliği itibarıyla Türkiye, yüzde 76.8’lik payla OECD ülkeleri içinde 14’üncü oldu. Oran Ecevit hükümeti sırasında yüzde 62.9 idi. Türkiye yüzde 71.9 olan OECD ortalamasını aşarken toplam sağlık harcamalarında kamu harcamalarının en yüksek olduğu ülkeler kuzey Avrupa ülkeleri. Örneğin Danimarka’da kamu toplam sağlık harcamalarının yüzde 90’ına yakınını yapıyor. En az kamu harcaması yapılan ABD’de oran yüzde 43 dolayında.
Rapora göre sağlık harcamaları genelde ülkelerin ekonomik büyümelerini solladı. Bu nedenle de sağlık hizmeti bundan dolayı önemli bir bütçe zorluğu meydana getirdi. Raporda, “Slovak Cumhuriyeti, Türkiye, Şili ve Kore’de sağlık harcamalarının görece yüksek artışı, kısmen, zamanla nüfusun daha geniş bir kesimin kamunun finanse ettiği sağlık hizmetine artan erişiminin büyüyen kapsamını yansıtıyor olabilir” denildi.
Raporun “Harcamanın yeniden tahsisi, yeni gelir kaynakları bulunması” başlıklı bölümünde ise, kaynakları artırmanın temelde sağlık yerine maliye bakanlıklarının görevi olduğu savunuldu. Raporda Türkiye’den şöyle söz edildi:
“Birçok ülkede bakanlıklar kaynak bulmak üzere birlikte çalışıyor, özellikle de son ekonomik kriz sonrasında. İlk seçenek varolan hükümet bütçeleri içinde yeniden tahsis imkânlarını bulmak. Birçok OECD ülkesi, kamunun sağlık harcamasına OECD ortalaması olan yüzde 15’e yakın kaynak tahsis ediyor. Ancak dört ülke (Japonya, Hollanda, İsviçre, ABD) yüzde 20 ya da fazlasını tahsis ediyor ve dört ülke de (Macaristan, İsrail, Polonya, Türkiye) yüzde 12’den azını ayırıyor. Birçok ülkenin sağlığa bütçeleri içinde en fazla pay tanınması imkânı vermesine dikkat çekmek de ilgi çekici: OECD çapında sağlığın kamu harcamasındaki payı 2000-2012 arası yüzde 1.4 arttı.”
Raporda yer alan bilgilerden bazıları şöyle:
“-2000-2009 yılları arasında kişi başına reel sağlık harcamasında ortalama yıllık artış oranları itibarıyla Türkiye OECD içinde İngiltere ve Şili ile birlikte 9’uncu sırada. Bu ülkelerde 2000-2009 arası yıllık artış yüzde 5.
-Türkiye 2012’de sağlık harcamalarının ‘GSYH içindeki payında’ yüzde 5.4 ile sonuncu. Türkiye’de Ecevit hükümeti sırasında sağlığa GSYH’da yüzde 4.9’luk pay ayrılırken oran 2009’da yüzde 6.1’e çıktı, sonra düştü. İlk sırada sağlık harcamalarının GSYH’da yüzde 17’lik pay aldığı ABD var.
-2012’de Türkiye ile birlikte Polonya ve İsrail’de toplam kamu harcamaları içinde sağlık harcamalarının payı yüzde 11. Son sıradaki Macaristan’ın yüzde 10. Kamu harcamalarının içinde sağlığın en fazla pay aldığı ülke yüzde 22 ile İsviçre. OECD ortalaması ise yüzde 15.” (ANKA